Nihat Kaşıkcı

Nihat Kaşıkcı

Terör örgütü İsrail laftan anlamaz

İran, İsrail terör örgütünün ilk gün saldırılarıyla yaşadığı şaşkınlığı üzerinden atıp toparlanmaya başladı. Kendisine yönelik ahlâksız saldırılara, Müslümanlığın gerektirdiği ahlâkî sınırları zorlamamak kaydıyla karşılık veriyor.

Sürekli vurguluyoruz; İran, maalesef büyük hatalar yaptı. Dost ve düşman ayrımını doğru yapmadı. Adı her ne kadar ‘İslam Cumhuriyeti’ olsa da Müslümanlığa bir bütün olarak değil, mezhebî taassupla yaklaştı. Şiî Hilali hevesleriyle, coğrafyamızda milyonlarca Müslümanın kanına girdi.

Bu yanlışları yaparken, sözde çatıştığı Haçlı-Siyonist cephesiyle açık veya örtülü ittifaklar yürüttü. Son örnek: Karabağ Savaşı’nda, Azerbaycan’a karşı Ermenistan’ı destekledi.

Yazının Devamı

Sırada hangi ülke var?

Siyonaziler, sadece ABD’yi değil, Avrupa ve Ortadoğu’daki birçok ülkenin yönetimlerini de esir almış.

ABD Başkanı Trump, her ne kadar aksini söyleyerek seçilmiş olsa da, ‘müesses nizam’ denilen Yahudi aklına bir ölçüde tabi olmuş görünüyor. Gün içinde birbiriyle çelişen tuhaf açıklamalar yapıyor. İran Dini Lideri Ali Hamaney’i ‘şimdilik öldürmeyeceklerini’ söyleyebiliyor.

Netanyahu katili de Hamaney’i öldürmekten dem vuruyor.

Yazının Devamı

Takkeyi önümüze koyma zamanı

Anlaşıldı; Siyonaziler, dünyayı ateşe atmaktan çekinmeyecek kadar çıldırmış. Şımarmış ve azmış da diyebilirsiniz.

Geride kalan 4 günlük vahşetin bilançosu, İran bakımından oldukça ağır. İsrail için de hiçbir şey güllük gülistanlık değil.

Her iki ülkenin karşılıklı hava unsurlarıyla sürdürdüğü saldırılar, her an yeni ve ağır sonuçları ortaya koyuyor.

Yazının Devamı

İran: Kayıkçı kavgasıyla buraya kadar

İsrail adlı terör örgütü, Ortadoğu’yu kana bulamak için tüm kozlarını masaya sürdü. 1979’dan bu yana, İran ile İsrail arasında devam eden kayıkçı kavgası, farklı bir aşamaya evirildi.

Mahallenin kuduz köpeği, sahibinin yol vermesiyle, mahallenin kof kabadayısına saldırdı. Aslında her ikisi, birbirinin varlık gerekçesi. Bugüne kadar, özellikle İsrail’in ufak tefek çizik atmaları olsa bile, aradaki ilişki, bir nevi danışıklı dövüş niteliğindeydi.

Bu defa İsrail, İran’a ağır bir darbe indirdi. Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları Komutanı, dinî liderin bazı danışmanları, önde gelen nükleer bilim adamları, İsrail saldırılarında hayatlarını kaybetti.

Yazının Devamı

İnsanlık bu utancı temizlemeli

İsrail adlı terör örgütü, iyice gemi azıya aldı. Uluslararası bir grup sivil toplum örgütünün işbirliğiyle, Türkiye’den Filistin’e insanî yardım götüren Mavi Marmara adlı gemiye 31 Mayıs 2010’da yaptığı korsan saldırıyla, 10 aktivisti katletmiş, 56’sını da yaralamıştı.

Bu defa İsrail korsanlığı, Gazze’ye simgesel miktarda da olsa insanî yardım ulaştırmak üzere İtalya’dan yola çıkan Madleen adlı gemiyi, Akdeniz’in uluslararası sularında yakaladı.

Gemide, içlerinde dünyaca tanınmış isimlerin de olduğu, 2’si Türk 12 aktivist bulunuyordu.

Yazının Devamı

Dikkat! Bürokrasi vatandaşı taciz ediyor

Ağır bir enflasyon süreci yaşadık. Halen de bitmiş değil.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, hâlihazırda Mehmet Şimşek marifetiyle uygulanan ‘faiz temelli’ ekonomi politikalarına karşı olduğu, bir sır değil.

Tüm dünyanın maruz kaldığı Covid Salgını ve Türkiye’nin başına gelen asrın felaketi 6 Şubat Depremleri, o dönem uygulamada olan Türk Tipi Ekonomi Modelini akamete uğrattı.

Yazının Devamı

Çıkış yolu CHP’yi kapattırmak mı?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolsuzluk-hırsızlık-rüşvet içerikli soruşturmanın ilk dalga operasyonları, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in muvazenesini sarsmıştı.

İlk tepki olarak Özgür Bey, soruşturmaları dumura uğratma umuduyla, sokağı harekete geçirdi. Hatırlayınız; Saraçhane’de binlerce CHP’liyle birlikte, memlekette ne kadar aşırı sol örgütler varsa, cümlesini gazlamış ve gazlatmıştı.

Soruşturma sürecinde itirafların başlamasıyla, Özgür Özel, adeta freni patlamış kamyona dönmüştü. Sadece fren patlak olsa… Direksiyon da Silivri’deydi.

Yazının Devamı

İstanbul gerçekten ‘nimet’miş

Kazandığı seçim sürecinde, şimdi unuttuğu bir yığın uçuk vaadini hangi kaynaklarla hayata geçireceği sorulduğunda; “İstanbul nimettir, nimet…” karşılığını vermişti. Biz saf vatandaşlar da bütün iyi niyetimizle, ‘nimet’ tanımlamasının, tüm İstanbul ahalisinin derdine derman görüldüğünü sanmıştık.

Fena halde keklenmişiz. Adam, ‘nimet’ derken, çöküp de nemalanacakları bir tükenmez kaynak niyetine kullanmış o güzelim kelimeyi.

Şimdi savcılık nereye el atsa, o devasa nimetlerin ‘el konulmuş’ bir kısmıyla karşılaşıyor. İtiraflar çorap söküğü gibi geliyor. Kimse ‘masumiyet karinesi’ filan gibi naif laflar etmesin. Ortada masumiyet filan kalmamış. Olsa olsa, yenilip içilen bazı haltların, yargı önünde ispat imkânının bulunamamasından söz edilebilir.

Yazının Devamı

Sütte leke olur, onda olmaz

Özgür Özel, freni patlamış kamyon misali, salmış gidiyor. Kendisinin ve partisinin tek gündemi var: ‘Ekrem Başkan’…

Sanırsınız ki, Ekrem İmamoğlu, bir millî şairin yazdığı kahramanlık şiirini miting meydanında okuduğu için tutuklanmış ve belediye başkanlığından azledilmiş.

Bunca hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, irtikâp, ihaleye fesat, haraca bağlama, maaşa bağlama, terör örgütüne finans aktarımı iddiaları, zinhar ‘Ekrem Başkan’la ilgili değil. Hatta savcıya ne demiş, suçlandığı bir konuda İmamoğlu? “Ben bu soruyu muhatap almıyorum.”

Yazının Devamı

Hayrola, yürek mi yediniz?

Ağzını açan, riyakâr bir üslupla, “İsrail’in güvenliğini önemsiyoruz…” diye mıymıylanıyordu.

İşi o kadar pespayeleştirmişlerdi ki; “Bugün kanlı ay tutulması olacak…” deseniz, ne dediğinizi anlamadan, “Ama İsrail’in güvenliği…” diye saçmalıyorlardı.

Bir İspanya Başbakanı Pedro Sanchez vardı, Türkiye ile aynı istikamete bakan… Galiba ‘faturayı’, ülke genelindeki elektrik sabotajıyla ödettiler.

Yazının Devamı

Darbeleri bitiren millet

Türkiye’de, meşru yönetimlere karşı yapılan cuntacı darbelerin ‘anası’ sayılan 27 Mayıs 1960 darbesinin yıldönümüydü, dün.

Bu millet için sadece kötü bir anı değil; aynı zamanda, milletin iradesiyle seçilmiş meşru yönetimlere çizilen sınırın ve gösterilen sopanın da adıydı, 27 Mayıs cunta darbesi.

Türk Milleti’nin iradesine indirilen o darbe, tarihimizin ilk cunta darbesi değildi. Son da olmadı…

Yazının Devamı

CHP’yi feda etmek

Biliyorum; CHP’yi konuşmaktan, tartışmaktan bütün Türkiye yorgun düştü.

Ne var ki, ülkenin Anamuhalefet Partisinde yaşananları yok saymak, futbol tabiriyle, topu taca atmak olur.

Son yapılan yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkmış… Şimdilik 2028 yılı Mayıs ayına tarihlenen bir sonraki Cumhurbaşkanlığı Seçimi için iddialı… Ve kendi içinde, ölüm-kalım meselesi boyutunda tartışmalara gebe bir siyasî yapıyı görmezden gelmek doğru olmaz.

Yazının Devamı

O kadar basit değil Ekrem Bey

CHP sosyolojisi, fena halde efsunlanmış durumda. Gerçeklerden kopuk, kendi iç dünyasında yaşayan bir büyük kitleden bahsediyoruz.

Yıllardır aralıksız sürdürülen Erdoğan düşmanlığıyla zehirlenmiş…

Gettolaşmak suretiyle, genel toplumsal yapıdan izole halde yaşayan…

Yazının Devamı

Dünya bu yükü taşıyamaz

Terör örgütü İsrail’in Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırımı hız kesmeden devam ediyor.

Devlet kılıfına bürünmüş bu terör örgütü, son bir haftadır, saldırılarında vites yükseltti. Caniler güruhu, her gün ortalama 130 Filistinli sivili katlediyor.

Neredeyse 20 ayı dolduran İsrail saldırılarında ölen masum Gazzelilerin sayısı, resmî verilere göre, 53 bini buldu. Bu, toplanabilen ceset sayısı. Bir de yıkıntıların altında kalanlar var. Ki, katledilen masumların sayısı 100 bini bulursa şaşmamak lazım.

Yazının Devamı

Ya İmamoğlu da itirafçı olursa?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in işi çok zor. Hem de çok…

Ortada bir minare var ki, ne kılıf yeter ne de kılıfa sığar…

Zavallı Özel, o minareye kılıf geçirmek için çırpınıyor, kendini helak ediyor. Fakat geriye döndüğünde, geçirdim sandığı kılıfın, orasından burasından patladığını görüyor.

Yazının Devamı

Bunlar sahiden şizofren

Sosyal medyadaki paylaşımlarına bakarsanız, Türkiye ‘teslim bayrağını’ çekmiş.

Sanki silahlarını bırakıp kendini fesheden, PKK terör örgütü değil de Türkiye Cumhuriyeti…

Her zaman olduğu gibi, bu meczup tayfası, CHP’li ya da oraya müzahir unsurlardan oluşuyor.

Yazının Devamı

Diyarbakır Annelerine vefa… MHP Diyarbakır’a çıkarma yapmalı

Bölücü terör örgütü PKK’nın silah bırakma ve kendini fesih kararına dair tartışmalar sürüyor.

Örgütün, silahlarını teslim etme noktasında ayak sürümesi ihtimali de gündemde.

Diğer taraftan, yaşadığı ağır yenilgi ve zamanın dışında kalması sebebiyle varlığına son vermek zorunda kalsa da, örgütün sözcüleri, deyim yerindeyse ‘kuyruğu dik tutma’ çabasını sürdürüyor.

Yazının Devamı

Bilge Lider Dr. Bahçeli, bir özrü hak etmiyor mu?

TBMM yeni yasama yılı açılışında, DEM Parti milletvekillerinin sıralarına giderek, onlarla tokalaştı.

Herkes şaşkındı. Türk Milliyetçiliğinin simge isimlerinden biri olan, Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli, 40 yıldır ayrılıkçı terör yürüten kanlı örgütün siyasî temsilcilerine el uzatmıştı.

Sonra, birileri bu uzatılan eli istismar etmeye kalkıştı. Kendisini ‘daha milliyetçi’ diye pazarlayanlar, Dr. Bahçeli’yi eleştiriyor; PKK’ya müzahir unsurlar ise uzatılan elden ‘meşruiyet devşirmek’ istiyordu.

Yazının Devamı

Oyun kuran ülke

Çok değil, 20 yıl kadar önce ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, hatta Hollanda ve Danimarka gibi nakıs ülkeler bile oyun kurar, bize de orada verilen figüranlık rolü düşerdi. Ne hikmetse, figüranı olduğumuz tüm oyunlar da günün sonunda Türkiye’nin aleyhine sonuçlanırdı.

Devletimiz, bu adaletsiz ve hain oyunun elbette farkındaydı. Hatta tüm oyunun, Türkiye’yi bir şekilde ‘istenilen çizgide tutmak’ uğruna kurulduğunu da bilirdi. Buna rağmen, o oyunları bozacak güç, kudret ve siyasî irade mevcut olmadığından, hep yutkunurduk.

Bugün durum çok farklı… 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında, basit telsiz muhaberesini bile yapacak imkân ve kabiliyetimiz olmadığından, kendi savaş gemimiz Kocatepe’yi batırmıştık. Şimdi, gökyüzüne konuşlandırdığımız kendi öz imalatımız uydularımızla, bırakın muhabereyi, dünyanın dört bir köşesini ‘rasat’ altında tutuyoruz.

Yazının Devamı

Şu ‘cezasızlık’ ve ‘sosyal yardımlar’ meselelerini konuşmayacak mıyız?

Merhum babam, “Ben olsam zengine hapis, fakire para cezası veririm…” derdi. Anadolu geleneğinde de, “Fakiri döveceğine, gömleğini yırt…” diye özetlenir, cezalandırma konusu.

Kendi öz evlatlarına kıymış bir mahlûku konuşuyoruz günlerdir. İki evladını öldürüp, diğer ikisini de yaralamış bir sapık, ağırlaştırılmış müebbet cezası alıyor. Sonra, hangi iyi halleri görülüyorsa, ceza normal müebbede döndürülüyor. Cezaevinde sadece 16 yıl kaldıktan sonra, gelip aramıza karışıyor.

Lakin gene boş durmuyor. Dosya kabarık. Bir yığın suçtan söz ediliyor. Buna rağmen, o mahlûkun ‘şartlı tahliyesi’ iptal olmuyor. Şahsi kanaatim, zaten dosyasına eklenen diğer suçlar da, kuvvetle muhtemeldir ki, çıktığı deliğe tekrar girmek içindir.

Yazının Devamı

Âhir

İrfan geleneğimiz, kişinin bugün sahip olduklarının yarın elinden çıkabileceğini işaretle, “Ne oldum deme, ne olacağım de…” öğüdünü verir. Derviş gönüller ise, “Günün hayrolsun…” dileğine, “Akıbetimiz hayrolsun…” karşılığını verir.

Bir de, “Zulüm ile abat olanın Âhiri berbat olur…” özdeyişimiz var.

Bu dünyadan bir Sırrı Süreyya Önder gelip geçti.

Yazının Devamı

Bu mızraklar o çuvala sığmaz

Kamuoyuna yansıyan iddialar yenilir yutulur gibi değil. Öyle birkaç gizli tanığın beyanlarına dayandırılmıyor o suçlamalar.

Savcılık soruşturması; MASAK raporları, onlarca tanık ifadesi, bizzat CHP ve İBB içinden şahısların ifadeleri, kendisinden rüşvet ve haraç istendiğini dile getiren müteahhitlerin iddiaları ve nihayet güvenlik birimlerinin teknik takibi gibi, çok sayıda delile dayanıyor.

Gün geçmiyor ki, İBB ekseninde yaşanan yolsuzluk, rüşvet, irtikâp, haraca bağlama, gazetecileri maaşa bağlama, kişisel verilerin hukuksuz yere toplanması ve sonucu belirsiz mecralarda değerlendirilmesi çabaları ortalığa saçılmasın…

Yazının Devamı

Köyünüze dönmek için tabutunuzu mu bekliyorsunuz?

Doğurganlık oranları azalıyor, nüfusumuz yaşlanıyor. Ve bir de gecikmiş bir kentleşme sürecini, neredeyse 70 yıldır sürdürüyoruz. Bir türlü tamamlayamadık. Daha doğrusu, kırsaldan kentlere göçecek insan kalmadı; fakat kentlere boca olan kitleler, bir türlü ‘kentli’ olamadı.

Önümüzde, çözümü pek kolay görünmeyen, çetin meseleler var. Çalışma hayatını noktaladığı, ununu eleyip eleğini duvara astığı halde, kent yaşamından bir türlü kopamayan bir emekli kitlemiz var. Şehirde yapacak hiçbir işleri kalmadığı halde… Hatta boşluktan ve sıkıntıdan patlayacak hale gelmelerine rağmen…

Siyasî iktidar ve şehir yönetimleri, şehirlerde ‘fuzulî işgalci’ durumunda olan bu kitleyi taşraya yönlendirmek için hiçbir tedbir/teşvik uygulamıyor. Tam tersine; bedava ulaşım, dişe dokunur katkı payı olmaksızın hastane kabulleri, emlak vergisi muafiyetleri, ücretsiz ‘güngörmüşler konağı’ uygulamaları ve evde yaşlı bakımı gibi hizmetlerle, şehirde yapacak işi kalmamış kitlenin taşraya dönüşünü caydırıcı uygulamalar söz konusu.

Yazının Devamı

Nüfus ve kalkınma ilişkisi üzerine

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yıllardır bir ‘nüfus mücadelesi’ veriyor. Ülkenin sadece bugününden değil, geleceğinden de sorumlu bir devlet adamı olarak, giderek varkalım (beka) sorunu haline gelen nüfus yaşlanmasına çözüm arıyor.

Buna karşılık CHP’nin başını çektiği, içinde en naifinden en radikaline bir yığın sorunlu ve sorumsuz örgütlerin bulunduğu tuhaf muhalefet, ülkenin tehlike işaretleri veren demografik yapısı konusunda bile ters köşe yapmayı beceriyor. Yazık ki, bu güruh da Türk Milleti’nin kaderinin bir parçası…

Nüfusun yaşlanması ve beraberinde azalmaya yüz tutması, ülke ve millet için gerçek bir tehlikedir. Yakın zamana kadar, Avrupa ülkeleri karşısında genç nüfusumuzla övünmekteydik. Fakat son istatistikler, artık Türk toplumunun çocuk yapmama eğilimine girdiğini gösteriyor.

Yazının Devamı