İstanbul gerçekten ‘nimet’miş
Kazandığı seçim sürecinde, şimdi unuttuğu bir yığın uçuk vaadini hangi kaynaklarla hayata geçireceği sorulduğunda; “İstanbul nimettir, nimet…” karşılığını vermişti. Biz saf vatandaşlar da bütün iyi niyetimizle, ‘nimet’ tanımlamasının, tüm İstanbul ahalisinin derdine derman görüldüğünü sanmıştık.
Fena halde keklenmişiz. Adam, ‘nimet’ derken, çöküp de nemalanacakları bir tükenmez kaynak niyetine kullanmış o güzelim kelimeyi.
Şimdi savcılık nereye el atsa, o devasa nimetlerin ‘el konulmuş’ bir kısmıyla karşılaşıyor. İtiraflar çorap söküğü gibi geliyor. Kimse ‘masumiyet karinesi’ filan gibi naif laflar etmesin. Ortada masumiyet filan kalmamış. Olsa olsa, yenilip içilen bazı haltların, yargı önünde ispat imkânının bulunamamasından söz edilebilir.
Onu da geçelim, hâlihazırda belgelerle, tanıklıklarla, itiraflarla ispatı edilebilenleri bir araya toplasak, herhalde Yenikapı Meydanı’na dolduracak kadar hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, irtikâp ve dahi bilmem ne suçlarından tepeler kurulur.
ONLARDAN BAŞKA HERKES SUÇLU
Ortalığa saçılan bilgi, belge, tanıklık ve itiraflar, böylesi soruşturmalarda bugüne kadar görülmemiş sayıda ve ciddiyette… Fakat CHP ve medyası açısından bunun bir kıymeti yok. Varsa yoksa, “Gelecek Cumhurbaşkanının önünü kesmek için siyasî operasyon yapılıyor…” lagalugası… Eh, bu desteksiz atışların alıcısı da mebzul miktarda olunca, CHP’nin iç iktidarı her şeye değer.
MASAK raporları mı dediniz? Zaten üzerinde Bakan imzası yok…
Gizli tanıklar mı dediniz? Hepsi de ‘odun’…
Alenî tanıklar mı dediniz? Kesinlikle AKePe’ye çalışan ‘satılmışlar’…
İtirafçı müteahhitler mi dediniz? Paçalarını kurtarmak için ona buna iftira atan müfteriler… (İyi de, ortada bir suç yoksa, bu adamlar, paçalarını nelerden kurtarmaya çalışıyor?)
‘Sistem’in en tepesindeki, bizzat İmamoğlu tarafından göreve getirilmiş, ama şimdi itirafçı olmuş ‘yaran takımı’ mı dediniz? Canım onlar zaten meczup…
Ha, bir de delegelerin satın alındığı iddiaları üzerinden kurultay iptaline doğru giden bir başka davası var, CHP’nin.
AKEPE BU İŞİN NERESİNDE?
Genel Başkan Özgür Özel’e sorarsanız, o dava da ‘Saray Yargısının’, AKePe’nin amaçlarına hizmet için yürüttüğü bir siyasî operasyon…
İyi de…
O davanın ‘Davacısı’, CHP’nin eski Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş…
O davanın baş ‘Şüphelisi’, CHP’li sabık İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu…
O davanın ‘Mağduru’, CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu…
O davanın ‘Tanıkları’, CHP’nin ‘pavyonda ağırlanmış’ ve cep harçlığı olarak biner dolarlık zarflarla memnun edilmiş Kurultay delegeleri…
Peki, AK Parti veya Cumhur İttifakı, bu davanın neresinde?
Bir de Özgür Özel’in bir ‘alın karışlama’ tehdidi var: Seçim olmaksızın CHP’nin başına geçmeye kalkışan olursa, 2 milyon üyeleriyle birlikte, gidip alnını karışlayacaklarmış.
Hoş, sert bir darbe içermediği müddetçe, bu ‘alın karışlama’ eyleminin, muhatabına zarar vereceğini sanmıyorum. Belki bilmediğimiz bir veçhesi vardır da Özgür Bey gösterdiğinde anlarız.
KİMİN ALNINI KARIŞLAYACAKSINIZ?
Yahu muhterem, kimin alnını karışlıyorsun?
Devam eden Kurultay iptal davasında, hukuk dilinde ‘mutlak butlan’ denilen hüküm verilirse, anılan kurultay öncesi duruma dönülecek. Yani Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkan, sen de onun yardımcısı pozisyonuna döneceksin.
Mahkeme, sizin adınıza kurultay yapıp da size ‘seçilmiş Genel Başkan’ hediye edecek değil. Ki, bunu da zaten siz kabul etmezsiniz.
Neticede, kurultay iptal edilirse, ya Kılıçdarıoğlu bıraktığı yerden devam edecek, ya da mahkeme bir kayyum atayacak.
Peki siz, bunlardan hangisinin alnını karışlamayı düşünüyorsunuz? Eğer içinizdeki ‘tükürükçü lamalara’ bakılırsa, niyetiniz Kemal Kılıçdaroğlu’nu bir güzel pataklamak. CHP medyası ve trollerini ciddiye alırsak, Kılıçdaroğlu’nu zor günler bekliyor.
CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem’in, o trol ordusu için 46 milyon lira aktarıldığı iddiasını da yabana atmayın.
Nitekim Kılıçdaroğlu da birkaç gün önce yaptığı zehir zemberek açıklamada, kendisinin ölümle tehdit edildiği ve aile fertlerine ağır hakaretlerde bulunulduğu iddiasını dile getirmişti.
ŞİMDİLİK ‘KİTLE’ MÜSAİT DE…
Tekrar soruşturmalar meselesine dönersek… Müteahhit ve ‘Sistem’ unsuru sanıkların ifade ve itirafları, yolsuzluk soruşturmasını CHP’nin Genel Başkan Yardımcıları düzeyine kadar çıkardı.
Bazı ilçe belediye başkanlarıyla birlikte, bir önceki dönemin en önemli Genel Merkez figürlerinden olan birisi de tutuklandı.
Buradan mantık yürütürsek, sırada, İmamoğlu’nun ve hâlihazırda CHP Genel Merkezinin ‘Para kasası’ olan şahıs var. O da tutuklanır, hatta itirafçı olursa ne yapacaksınız?
Erdoğan düşmanlığıyla efsunlanmış CHP tabanı, ‘tuvalet terliğine oy vermek’ dâhil, her türlü ‘ikna edilmeye’ hazır olduğundan, şimdilik Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun oynayacak yeri geniş.
Lakin çember giderek daralıyor. ‘Siyasî operasyon’ söylemlerinin işe yaramayacağı günler çok uzak değil. Hele yaz sonuna doğru ‘İddianame’ ortaya çıksın… ‘Sistem’in bazı önemli parçaları daha itirafçı olsun… Ve Kurultay iptal davasında ‘beklenen’ gelişme ortaya çıksın… Siz ondan sonra seyreyleyin CHP’deki cümbüşü.
TÜRK DEVLETİ UYUMAZ
Sahi, İstanbul gerçekten ‘nimet’miş. Sorun şu ki, ‘cağ kebabı’ ustalığına soyunanlar, mal bulmuş Mağribî aculluğuyla, lokomotif kazanına kömür kürekleyenler gibi davrandılar. Sadece kişisel cukkacılık değil; derenin taşıyla tepenin kuşunu avlamayı da hedeflemişler. Yani bu İstanbul’un ‘nimetleriyle’, Türkiye’nin yönetimine çökme hevesi…
Meydanı o kadar boş görmüşler yani… Türk Devleti’nin sabır ve müsamahasını, ‘uyuduğuna’ yormuşlar.
Oysa Türk Devleti hiçbir zaman uyumaz; sadece ‘nereye kadar uzanacaklarını’ gözlemler. Sonra da adalet kılıcını indirir.
Böyle bir karaktere sahip olduğu için, bunca düşmana rağmen binlerce yıldır ayakta kalmayı başarmış, hakiki bir devletten bahsediyoruz…