Hayrola, yürek mi yediniz?

Nihat Kaşıkcı

Nihat Kaşıkcı

Tüm Yazıları

Ağzını açan, riyakâr bir üslupla, “İsrail’in güvenliğini önemsiyoruz…” diye mıymıylanıyordu.

İşi o kadar pespayeleştirmişlerdi ki; “Bugün kanlı ay tutulması olacak…” deseniz, ne dediğinizi anlamadan, “Ama İsrail’in güvenliği…” diye saçmalıyorlardı.

Bir İspanya Başbakanı Pedro Sanchez vardı, Türkiye ile aynı istikamete bakan… Galiba ‘faturayı’, ülke genelindeki elektrik sabotajıyla ödettiler.

Ha, bir de İrlanda Başbakanı Leo Varadkar; İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma itiraz eden. O da Siyonist baskıya dayanamayıp istifa etti.

Hatırlayın; bir önceki Alman Şansölyesi, zavallı Olaf Sholz, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın kameralar önünde attığı fırça karşısında, gözleri yalanlasa da “İsrail’in güvenliği bizim için önemli…” lafından başka cümle kuramıyordu.

Şimdi tuhaf bakışlı, “Aslında benim bu makamda ne işim var?” der gibi duran yeni Alman Şansölyesi Friedrich Merz, sabah kahvaltısında yürek yemiş gibi konuşmuş. İsrail’i, ‘Gazze’de uluslararası insancıl hukuku ihlal etmekle’ eleştiren Merz, bu saldırıların artık terörle mücadele diye meşrulaştırılamayacağını ‘fehmetmiş’.

FATURA MASUMLARA

Günaydın Sayın Şansölye… Sizin tarih boyunca Yahudilere yaptıklarınızın faturasını, masum Filistinliler ödüyor.

Hem Gazze’de ne zaman ‘uluslararası insancıl hukuk’ oldu ki? Aslında sizin ‘insancıl hukukunuz’, sadece kendiniz ve sizinle aynı familyadan gelenler için geçerli. Di mi yani? Geçelim…

Bir de Kralın Başbakanı Keir Starmer İsrail’e laf etmiş. Hem de lafın hası… (!) “Gazze halkının açlıktan ölmesine izin vermeyeceğiz…”

Breh breh breh… Galiba o da sabah Şanlıurfa’ya uğramış; kahvaltıda yürek sipariş etmiş.

İngiliz Başbakan Starmer, bir de somut adım atmış; İsrail ile olan ticaret anlaşması müzakerelerini askıya almış.

Fransa ve Kanada da İsrail’i uyaran bazı açıklamalarda bulundular. Hatta Avrupa Birliği adına da terör örgütü İsrail’e karşı düşük profilli eleştiriler gelmeye başladı.

ONCA BOMBAYI SİZ VERMEDİNİZ Mİ?

İnsan sormadan edemiyor:

Bre riyakârlar!... İsrail’e kızgın yal içirip, Gazzeli masumların üzerine kışkırtan siz değil misiniz?

Gazze’yi haritadan silmek için 100 bin tondan fazla dehşet bombaları kullanan İsrail’e, o mühimmatı siz vermediniz mi? İsrail, sahip olduğu tüm demir-çelik ve patlayıcıları kullansa bile o kadar bombayı imal edemez.

En az 100 bin Filistinli masum sivilin İsrail adlı terör örgütü tarafından soykırıma tabi tutulmasının doğrudan sorumlusu, ABD ile birlikte siz Avrupa’nın derebeyleri değil misiniz?

Elbette bu emperyalist ülkelerin halklarını, yöneticilerinden ayrı tutmak gerekiyor. Avrupa ve ABD’nin yüzlerce üniversitesi, İsrail’in yürüttüğü soykırıma karşı ayaklandı. Binlerce üniversite öğrencisi ve akademisyen, sırf İsrail’i eleştirdikleri ve Filistinli mazlumlara destek çıktıkları için tutuklandı.

Vicdan sahibi milyonlarca insan, sokaklarda gösteri yaparak, hem kendi yöneticilerini protesto etti, hem de Filistinli mazlumlara destek verdi.

EBSTEIN DOSYALARI MI?

Bu süreçte, İspanya ve İrlanda başbakanları gibi istisnalar dışında, bütün Batılı yöneticiler, binlerce Filistinli bebek, çocuk ve kadınların katledildiğini gözleriyle gördükleri halde, yaşanan vahşeti, ‘İsrail’in güvenliği’ parantezine bağlamayı tercih etti.

Peki onca ülke lideri, sanki sözleşmişçesine, aynı saçma gerekçenin arkasına sığınarak İsrail vahşetine ortak olması neyle izah edilebilir? Mesela ‘Ebstein Dosyaları’ gibi bazı Mossad şantajlarının etkisinden söz edilebilir mi? Eh, tarih bunu da yazacaktır.

Soru şu: Ne oldu da, Batılı liderler, 600 günlük katliamın ardından, İsrail’e karşı seslerini yükseltmeye başladı.

Yok, insafa geldiklerini, vicdanlarının sızladığını filan düşünmüyoruz. Zira onların hiç birinde vicdan yok.

Muhtemelen Avrupa riyakârlığı yeni bir oyun kurguluyor. Aklımıza yatan ihtimal, 100 bini aşan masum Filistinlinin tüm günahını katil Netanyahu’ya yükledikten sonra, ellerini yıkayıp kenara çekilmek niyetidir.