Pandemi ile birlikte kaynakların kullanımı konusunda algımız tamamen değişti. Yokluk algısı hepimizi sardı ve çıkış yolları aradık. Kimi bağ-bahçe aldı kimi stok yaptı kimi hiç oralı bile olmadı. Yüksek binalar ve betonlar arasında öyle bir dünyamız vardı ki toprağın bereketini hepimiz unuttuk. "Kaynak az, insan çok" algısı zihinlere ve ruha korku olarak yerleştirilmeye çalışıldı. Oysa toprak olan her yerde tarım yapılabilirdi ve bizde de öyle verimli araziler var ve verimsiz olsa da teknolojiyle verimli hale getirilebilecek öyle çok toprağımız var ki... Sorun kaynak azlığı değil sorun kaynakları ve onları nasıl kullanacağını bilmeyen bir nesil olarak yetişmemiz.
Kıymetli anne ve babalar, çocuklarımızın geleceği tehlike altında ve bu işin aslı yokluktan dolayı değil bilgisizlikten dolayı. Çöllerin bile yeşertildiği dünyamızda ülkemizin verimli kaynaklarını kullanabilme, sürdürülebilir bir ekonomi süreci inşa edebilmek için çocuklarımızı bilinçlendirmek zorundayız. Bu nedenle erken yaşlarda çocuklarımıza finansal okur-yazarlık öğretmeli ve doğayla buluşturup doğanın bereketini, gücünü hissettirmeliyiz.
Günümüzde finansal okuryazarlık, bireylerin erken yaşlarda kazanması gereken hayati becerilerden biri haline gelmiştir. Parayı anlama, tasarruf etme ve bilinçli harcama alışkanlıkları, bireylerin yaşam boyu finansal başarılarında büyük rol oynar. Ancak bu beceriler, sadece yetişkinlikte değil, okul öncesi dönemde de temelleri atılabilir.