Öğretmenlik mesleği sosyal medya şakasının malzemesi değildir!

Ali Murat Karabağ

Ali Murat Karabağ

Tüm Yazıları

Son yıllarda “öğrencilerin dikkatini çekmek için” kılıktan kılığa giren öğretmen videolarını sıkça görüyoruz. Bir yere kadar anlarım: mizah olur, enerji olur, gençlere yakın durma çabası olur… Fakat artık öyle videolar dolaşıyor ki, eğitimin ciddiyetine, mesleğin onuruna, kurumun saygınlığına yönelen bir dalga hâline gelmiş durumda.

Geçen gün karşıma çıkan bir video bunun en net örneğiydi. Bir okulun *resmî* sosyal medya hesabında iki öğretmen çıkmış, okulun içindeki öğretmenleri kategorize ediyor: “En dedikoducu öğretmen, en cimri öğretmen, en geveze öğretmen…” Kahkahalar eşliğinde, birbirlerini ve meslektaşlarını karikatürize ettikleri bir video. Üstelik bunu özel hesapta değil, bizzat okulu temsil eden resmî kanalda paylaşıyorlar.

Şimdi soruyorum:

Bu mudur bir okulun duruşu?

Bu mudur öğretmenlik mesleğinin saygınlığı?

Bu mudur eğitim adına ortaya koyduğumuz vizyon?

Eğer amaç “komiklik”se, kimse kusura bakmasın ama yanlış yerdesiniz.

Eğer amaç öğrencilerin dikkatini çekmekse, eğitim denen işi magazin malzemesine dönüştürüyorsunuz.

Eğer amaç takipçi toplamaksa, bunu öğretmenlik sıfatıyla yapmanız en hafif tabiriyle büyük bir yanılgıdır.

Bir mesleğin itibarı önce kendi mensuplarının davranışlarıyla yükselir.

Aynı şekilde yine kendi davranışlarıyla yerle bir olur.

Bugün öğretmenler birbirini “espri” adı altında çekiştiren, etiketleyen, küçük düşüren videolar çekerse; yarın öğrenciler neden öğretmene saygı duysun?

Öğretmenler birbirine gülüp geçerken; öğrenciler neden bize güven duysun?

Biz kendimizi hafife alırken; topluma öğretmenlik mesleğinin ağır sorumluluğunu nasıl hatırlatalım?

Eğitim ciddi bir iştir.

Eğitim geleceğe müdahaledir.

Eğitim, dikkatsizce çekilen videolara, okul içi magazin yarışmalarına indirgenecek bir alan değildir.

Buradan açıkça söylemek gerekiyor:

Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda acilen devreye girmelidir.

Okulların sosyal medya kullanımı, resmi hesaplarda paylaşılacak içeriklerin niteliği, öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyen içeriklere yönelik yaptırımlar net şekilde belirlenmelidir.

Bugün müdahale etmezsek, yarın sosyal medyada “like” için çizgiyi tamamen kaybetmiş bir eğitim ortamına uyanırız.

Bugün sınır konulmazsa, yarın okulların sayfası öğretmenler arası magazin programına döner.

Bugün uyarı yapılmazsa, yarın mesleğin saygınlığını geri kazanmak için çok geç olabilir.

Öğrenciye örnek olmak, sadece sınıfta anlatılan konularla olmaz.

Örnek olmak, davranışla olur.

Duruluşla olur.

Sorumlulukla olur.

Bu nedenle tekrar vurguluyorum:

Öğretmenlik mesleği sosyal medya şakasının malzemesi değildir.

Okul ise hiçbir zaman düzensiz bir eğlence sahnesi olamaz.

Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin'in bu konularda ne kadar hassas olduğunu bilerek isteriz ki;

Öğretmenlik mesleğinin itibarını korumak için sosyal medya paylaşımlarına ilişkin daha sıkı, daha net ve daha bağlayıcı tedbirler alınmalıdır.

Bu yalnızca öğretmenler için değil, öğrenciler için, eğitim sistemi için, geleceğimiz için zorunluluktur.

Çünkü ipin ucu çoktan kaçtı.

Daha fazla gevşemesine izin vermemek hepimizin sorumluluğu.