YouTube artık birçok çocuğun öğretmeni…

Ali Murat Karabağ

Ali Murat Karabağ

Tüm Yazıları

Bugün sınıfa girip çocuklara “Dün akşam ne izlediniz?” diye sorduğunuzda, artık neredeyse hiçbiri televizyondan, diziden, hatta bazen kitaptan bile bahsetmiyor.

Cevaplar genelde aynı: “YouTube’da bir video izledim… Şu fenomenin kanalına baktım… Bir şeyler öğrendim…”
Ve tuhaf olan şu ki; çocukların “öğrendim” dediği şeylerin önemli bir kısmı, okulda saatlerce anlatılan konulardan daha kalıcı, daha akılda kalıcı ve daha eğlenceli oluyor.

Artık YouTube birçok çocuğun öğretmeni.
Hem de bazen öğretmenlerinden daha etkili, daha sabırlı, daha renkli bir öğretmen…

Ama bu durum sadece YouTube’un başarısını anlatmıyor; aynı zamanda bizim eksikliğimizi de hatırlatıyor.

Dijital bir çağın çocuklarıyla hâlâ analog yöntemlerle konuşmaya çalışıyoruz

Bugünün öğrencisi hızlı düşünüyor, hızlı tüketiyor, hızlı sıkılıyor. Bir videoya ilk üç saniyede bağlanamıyorsa kaydırıp geçiyor. Okulda ise çoğu kez 40 dakika boyunca tek bir konuya sabitlenmesi bekleniyor.
YouTube çocuğa “Sana uygun hızda anlatırım” diyor.
Okul ise hâlâ “Hepiniz aynı hızdasınız” diye ısrar ediyor.

YouTube çocuğa “İstediğin kadar tekrar edebilirsin” diyor.
Okul "Anlamadıysan teneffüsten sonra bir daha sor” diyor.

YouTube renkli, oyunlu, sesli, hareketli…
Okul çoğu zaman kural dolu, aynı sırada oturmalı, sessiz olmalı.

Sonra da dönüp “Neden dikkati dağınık?”, “Neden derse ilgisi az?” diye soruyoruz.

Sorumlu YouTube değil, gerekli dönüşümü yapamayan biziz

YouTube ne iyidir ne kötüdür; sadece güçlü bir araçtır.
Bir çocuğu geliştirebileceği gibi, yanlış içeriklerle köreltebilir de.
Tam da bu nedenle mesele YouTube’un popüler olması değil;
çocukların YouTube’dan aldığı bilgiyi okulla kıyasladığında neden daha faydalı bulduğudur.

Sorun, okulun çocuk için çekici olmaktan çıkmasıdır.

Çocukları suçlayamayız. Çünkü onlar neyin kendilerine hitap ettiğini çok iyi biliyor.

Peki çözüm? Teknolojiyi yasaklamak değil, eğitimin içine taşımaktır

Çocukları YouTube’dan uzaklaştırmaya çalışmak, suyu elle tutmaya çalışmak gibidir.
Kaçacak bir yol bulur, yine akar.
Ama suyu kanala yönlendirebilirsen güç üretir.

Öğretmen, dersinin içine 2 dakikalık etkili bir video eklediğinde sınıf canlanır.
Bir konuyu YouTube’daki bir örnekle bağladığında çocuk anlamaya başlar.
Hatta bazı öğretmenler kendi mini videolarını çekip sınıfla paylaşıyor ve inanılmaz geri dönüşler alıyor.

Eğer çocukların dünyasına giremiyorsak, suçu çocuklara değil; eski yöntemlerde ısrar eden bize bakmalıyız.

Çocukların ilk öğretmeni yine biz olabiliriz — yeter ki onların dilinden konuşalım

YouTube, çocuklara bir şey öğretebilir.
Ama bir çocuğa merakı aşılayacak olan yine öğretmenidir.
Bir çocuğa doğru içerikle yanlış içerik arasındaki farkı gösterecek olan yine ailesidir.
Bir çocuğa eleştirel düşünmeyi, sorgulamayı, kaliteyi ayırt etmeyi öğretecek olan yine biziz.

YouTube onların öğretmeni olabilir, bu doğru.
Ama rehberi, pusulası, yol göstereni hâlâ biz olmalıyız.

Çünkü teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, hiçbir ekran bir öğretmenin göz temasının sıcaklığını, bir velinin ilgisini, bir insanın rehberliğini tamamıyla yerine koyamaz.