Ruhu paslanan çocuklar

Ali Murat Karabağ

Ali Murat Karabağ

Tüm Yazıları

Çocuk artık elleriyle değil, ruhu paslanarak büyüyor…
Ne toprak kokusuna karışıyor, ne de düşe kalka öğreniyor hayatı. Oyun alanı dört duvar arasına sıkıştırılmış; bahçelerin cıvıltısı, sokakların hareketi, akranlarla paylaşmanın sıcaklığı bir ekran ışığının loşluğuna teslim edilmiş durumda.

Anne babaların iç huzuru için “sessizleştirme” tuşu gibi kullanılan dijital oyunlar, aslında çocukların en gürültülü çığlıklarıdır. Video izleyerek vakit geçiren, sanal kahramanların yerine kendi hayallerini feda eden çocuk, kendi iç dünyasında yalnızlaşıyor. Kendi gözlerinin ışığını unutuyor; başkasının kurgusuyla üretilmiş parıltılara bakarken.

Oysa çocuk dediğimiz varlık, sadece akademik başarıya koşan bir makine değildir. Onun en büyük hakkı, ruhunun özgürce nefes alabilmesidir. Bahçede koşarken düşmesi, bir çiçeği koparıp merakla incelemesi, oyuncağını paylaşırken kavga etmesi bile büyümenin sağlıklı parçalarıdır. Çocuk ruhunu paslandıran şey, işte tam da bu doğal öğrenme alanlarının ellerinden alınmasıdır.

Bugün çocuklarımız, dijital dünyanın kuşatması altında “ötekileşiyor”. Kendine yabancılaşan, içindeki çocuğu kaybeden bir nesil, yarının toplumsal belleğinde derin boşluklar bırakacaktır.

Çare ise aslında basittir: Çocuklara ekranlardan çok gökyüzünü göstermek. Onları özgürce toprağa, oyuna, meraka bırakmak. Çünkü çocuk büyürken elleriyle değil, ruhuyla iz bırakır bu hayatta. Ve ruh, paslanırsa hiçbir teknoloji o pası silemez.