Nihat Kaşıkcı

Nihat Kaşıkcı

Gazze, ayağınızın altındaki idam taburesidir…

Siyonist Yahudilerle Evanjelik Protestanlar kararlı… İnsanlığın sonunu getirecek ‘Armagedon’ savaşını çıkarmayı kafaya koymuşlar. Olmayan akıllarınca, yeryüzünde zulmü zirveye çıkarıp, Yüce Yaratıcı’yı gazaplandıracaklar. Böylece Allah’ı (hâşâ) ‘kıyamete zorlayacaklar’…

Şaka gibi, lakin gerçek… Koskoca süper devletler, dünyaya yön veren politik ve finansal güç sahipleri… Bilim adamı sıfatını verdiğimiz akademisyenler… Velhasıl maddî dünyaya hükmettiğini sanan ‘kudretliler’… Güya ‘Tanrı’nın Krallığı’nı bir an önce kurabilmek hülyasıyla, dünyayı ve bütün insanlığı ateşe atmaya niyetli.

Musallat olan bela; Joe Biden, Donald Trump, Binyamin Netanyahu veya daha alt düzeydeki muhteris iblislerden ibaret değil.

Yazının Devamı

Sezaryen derken kürtaj olmasın?

Anlaşıldı; Özgür Özel-Ekrem İmamoğlu ikilisi, CHP’yi madara etmeye kararlı. CHP adına, ‘olmayan gebeye sezaryenle doğum yaptırma’ niyeti beyan ediliyor. Yapmaya çalıştıkları; siyasî akıl ve mantık bir yana, mizahı bile zorluyor. Karşımızda komik değil, trajikomik bir vaka bulunuyor.

Nedir bu acelecilikte ısrar? Daha ortada seçim yok. Fol ve yumurtadan geçtik, tavuk bile görünmüyor. O halde nedir bu aculluğun sebebi? Ekrem İmamoğlu’nun kariyer hesapları mı?

Siyasette hesap kitap yapmak, anlaşılabilir bir durumdur. Anlaşılır olabilmesi için de ortalıkta ‘düğün-bayram’ gibi bir şeyler olması lazım. Değilse, “Eniştem beni niye öptü?” sorusu akıllara gelir.

Yazının Devamı

Züccaciye dükkânında bir Trump

Herkese sardırıyor, racon kesiyor. Koskoca Kanada’yı, ABD’nin 51’inci eyaleti yapacağını söylüyor. Grönland’ı, “Parasıyla değil mi kardeşim?” üslubuyla istiyor. Panama Kanalı’nı Çin’in ticaretine tahsis ettiği iddiasıyla, Panama’ya dayılanıyor; kanala çökmeye kalkıyor. Güney ve Kuzey Amerika arasında bir okyanus girintisi olan Meksika Körfezi’nin adına bile tahammül edemiyor.

Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Antarktika’ya kadar, neredeyse dilini uzatmadığı, bir şeyler talep etmediği kıta ve ülke kalmadı.

İşin tuhafı, bir ülkeyi isterken, sanki bakkaldan sakız istermiş gibi bir tavır sergiliyor; “Orada harika şeyler var. Orada bizim menfaatlerimiz var. Siz zaten oranın kıymetini bilmiyorsunuz.” havalarında konuşuyor.

Yazının Devamı

Bu kadarı CHP için bile fazla

Henüz çiçeği burnunda stajyer bir muhabirken, 1987’de tanıştım, Türkiye’nin ‘CHP sorunu’yla. Tabii o zaman adı SHP idi.

Siyaset elbisesinin, politikacı babasına çekmemiş bir akademisyenin üzerinde nasıl eğreti durduğunu, merhum Erdal İnönü’de temaşa eyledim.

Siyasetin ne kadar içeriksiz olabileceğini, arka arkaya üç düzgün cümle kuramadan nasıl Anamuhalefet Partisi Genel Sekreteri olunabileceğini Fikri Sağlar’ın şahsında gördüm.

Yazının Devamı

Buyurun, ‘Sıfır Komşu’ meselesine -7-

Sıcak gündem fevkalade ayartıcı… Köşe yazısının iştahını zirveye çıkaracak kadar… PKK’nın kendini feshetmesi çağrısı hazırlıkları… Suriye Devrimi’nin lideri ve Cumhurbaşkanı Ahmet Şara’nın ziyareti… Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen 3.5 saatlik, çok önemli görüşme… PKK’nın Suriye’deki mevcudiyetini sonlandıracak hazırlıkların gözden geçirilmesi…

Ve bitmeyen senfoni: CHP’nin mutat iç kavgaları… 100 yıllık partinin, ‘Anamuhalefet’ olarak en büyük iddiasının, bir belediye başkanının kariyer planlamasına odaklanacak kadar küçültülmesi…

Birbirinden cazip, kalem oynatmayı teşvik eden gündemlere rağmen… Asıl ‘stratejik gündem’ saydığımız konuyu tamamlamamız gerekiyor. Aynı başlık altındaki serinin son yazısı bu…

Yazının Devamı

Buyurun, ‘Sıfır Komşu’ meselesine -6-

Türk Devleti’nin; egemenliği uluslararası kabul görmüş 200’e yakın ülkenin 80 kadarıyla olan diplomatik ilişkilerini değerlendirmeye çalışıyoruz. Haliyle konu uzadı.

Okurların sabrını çok fazla zorlamamak adına; bugün, iyi ilişki içinde bulunduğumuz veya sorunsuz olduğumuz bazı devletleri kısaca özetlemeye çalışacağım. Bir sonraki yazıda, ‘bizimle mercimeği taşlı’ olanları ele alacağım.

Son yıllarda Afrika ülkeleriyle ilişkilerimiz zirve yapmış durumda. Tunus, Cezayir, Fas, Somali, Sudan, Etiyopya, Nijer, Nijerya, Çad, Kamerun, Senegal, Güney Afrika Cumhuriyeti, Moritanya, Mali, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Benin, Tanzanya, Angola, Zambiya ve Namibya başta olmak üzere, Afrika ülkeleriyle bir sorunumuz yok. Mısır’la olan vaziyetimizi daha önce ele almıştık.

Yazının Devamı

Buyurun, ‘Sıfır Komşu’ meselesine -5-

Dış siyasetini, Türk Milleti’nin çıkarlarına göre yeni bir eksene oturtan Türkiye’nin, dışımızdaki ülkelerle olan ilişkilerini özetlemeye devam edelim. İçimizdeki yabancılar ve etki ajanları ‘Değerli Yalnızlık’ ve ‘Sıfır Komşu’ diye çamur sıçratmaya çalışsa da Türk Yüzyılı kervanı yürüyor.

Japonya:

Uzakdoğu’nun kalkınmış ülkesi Japonya ile olan dostane ilişkilerimiz, 19. Yüzyıl sonlarında, Sultan İkinci Abdülhamit Han dönemine uzanmaktadır. 1890’da Japonya’ya dostane bir ziyaret yapan Ertuğrul Firkateynimiz, dönüş yolunda fırtınaya yakalanarak battı ve 532 denizcimiz şehit oldu. Bu elim olay, Japonya ile başlayan dostluğumuzu iyice pekiştirdi.

Yazının Devamı

Buyurun, ‘Sıfır Komşu’ meselesine -4-

Ülke gündeminde çok farklı ve çetin meseleler var. Buna rağmen, başladığımız ‘eksen’ tartışmaları ve Türk Dış Politikasının geldiği noktaya dair görüşlerimizi tamamlamak isabetli olacaktır. Zaten sıcak gündemin mevzularını, çok sayıda yetkin yazarımız irdeliyor.

Serimizin bundan önceki 3 yazısında, Türk Devleti’nin çevresindeki veya uzak coğrafyalardaki ülkelerle ilişkilerini ele almıştık. Sorunlu olduğumuz veya bize düşmanlık besleyen devletleri sona bırakıyoruz. Kaldığımız yerden devam edelim.

Pakistan:

Yazının Devamı

Buyurun, ‘Sıfır Komşu’ meselesine -3-

Türk Devleti’nin, 100 yıllık nadastan ve gücünü kuvvetini topladıktan sonra, dış siyasette başlattığı ‘eksen düzeltme’ hamlesi, dışımızdaki düşmanlar ve içimizdeki uzantıları tarafından, ‘eksen kayması’ diye kötülenmişti. Bununla da yetinmediler; devletimizin ‘Komşularla Sıfır Sorun’ politikasını, ‘Sıfır Komşu’ diye küçümsediler. Uluslararası ilişkilerde her şeye rağmen öncelediğimiz ‘adalet ve mertlik’ duruşunu, ‘değerli yalnızlık’ diye alaya aldılar.

Oysa Türkiye, binlerce yıllık devlet tecrübesi ve aklıyla; ne yaptığını ve ne yapacağını çok iyi biliyordu. Eksen düzeltme ve sıfır sorun siyaseti de bu bilinç içinde yürütüldü. Bugün geldiğimiz noktada Türk Devleti, hem komşularıyla ve hem de kötücül istisnalar dışındaki tüm dünya ülkeleriyle fevkalade iyi ilişkiler geliştirmiştir, geliştirmektedir.

Dışımızdaki ülkelerle olan ilişkilerimizin kısaca değerlendirmesine, bir önceki yazımızda kaldığımız yerden devam edelim:

Yazının Devamı

Buyurun, ‘Sıfır Komşu’ meselesine -2-

Bir önceki yazımızda, Türkiye’nin takip ettiği ‘Komşularla Sıfır Sorun’ politikasının, dönemin şartlarının zorlamasıyla akamete uğramasından hareketle, bugün gelinen noktayı ele almıştık.

Komşularla Sıfır Sorun eksenli yeni Türk Dış Politikası, Batılılarca çalınan Arap Baharı ve Suriye’deki zulüm düzeninin zıvanadan çıkması yüzünden, en azından dönemsel olarak, kendisinden beklenen işlevi gösterememişti. Neticede, yönetime muhalif partiler ve medya dünyası, ‘Sıfır Komşu’ söylemini geliştirmişti.

Diplomaside kurgulanan politika ve stratejiler, genellikle orta ve uzun vadeli beklentileri içerir. İlaveten, dışarıda yaşanan gelişmeler, mevcut dış siyaset uygulamalarını sürekli revize etmeyi gerektirebilir. Mesela; demokratik yolla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mürsi’ye karşı darbe yapan Abdülfettah Es-Sisi’nin yönetimine el koyduğu Mısır’la ilişkilerin soğuması… Mesela; tam da işleri yoluna koymak üzereyken, Batılıların müdahil olmasıyla bozulan Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri gibi…

Yazının Devamı

Buyurun, ‘Sıfır Komşu’ meselesine -1-

Bolu’daki otel yangınında 76 insanımızı yitirdik. Acımız büyük. Kamu otoritesi, yaşanan feci olaya dair soruşturmayı yürütüyor. İhmali olan varsa, adalet yakasına yapışacaktır. Yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Yüce Yaratıcı’dan rahmet, ailesine ve Türk Milletine başsağlığı dilerim.

Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan itibaren, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ ilkesinde ifadesini bulduğu gibi, her zaman barış ve huzurdan yana olmuştur. Devlet aklımız; çevremiz yangın yeriyken, kendi hanemizde huzur olmayacağı bilinciyle hareket etmiştir.

O bilinç, yakın tarihimizde; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan ve Ahmet Davutoğlu’nun da Dışişleri Bakanı olduğu dönemde, 2009’dan itibaren, ‘Komşularla Sıfır Sorun’ söyleminde ifadesini bulmuştu.

Yazının Devamı

Gazze: İhtiyatlı iyimseriz

İsrail terör örgütü, nihayet bir çizgiye gelmek zorunda kaldı. HAMAS’la İsrail arasında varılan ateşkes mutabakatının yürürlüğe girmesi bile, başlı başına başarı sayılmalıdır.

İsrail’in, hatta ABD’nin, ‘terör örgütü’ diye nitelendirdiği HAMAS ile masaya oturması ve ateşkes mutabakatına varması, mazlumlar adına büyük bir kazanımdır.

Baksanıza… CHP’nin emanetçi Genel Başkanı Özgür Özel bile, başarıdan pay çıkarmaya çalışıyor. Hepimizi ‘balık hafızalı’ sayarak, ‘Gazze'deki katliamların son bulması için ulusal ve uluslararası her platformda çağrıda ve diplomatik girişimlerde bulunduklarını’ söyleyebildi. Yetinmedi, “Ateşkes önemlidir ancak yeterli değildir. Filistin'de iki devletli çözüme ulaşmak için gereken adımlar da bir an evvel atılmalıdır.” deyiverdi. Yerseniz…

Yazının Devamı

CHP: Tarihin yanlış yerinde durmak

İç politikadaki kısırlık ve kabızlığı, bu yazının konusu değil. Kırmızı kart gibi çocukça sakillikleri de… Hatta Beşiktaş ve Esenyurt belediyeleri eksenindeki yolsuzluk tutuklamaları; dahi parti yöneticileri ile belediye başkanlarının bu mevzudaki hukuk tanımaz çıkışları da…

Sadece dış siyasette nasıl bir basiretsizlik içinde olduğunu, kendisini nasıl yanlış bir yerde konumlandırdığını, dahi tarihin yanlış yerinde durduğunu mesele edineceğiz. Evet, CHP’den söz ediyoruz.

Şöyle geriye doğru baktığımızda; CHP sözcülerinin dile getirdiği dış siyaset söylemlerinin ne kadar yanlış, hatta ne kadar trajik olduğunu görüyoruz.

Yazının Devamı

İç Cephemizin güçlendirilmesi… Azgın İsrail de dizgin tutacak…

Siyonist Yahudiler ile Evangelist Hıristiyanların koçbaşı görevini üstlenen terör örgütü İsrail, nihayet ‘ateşkes türküleri’ çığırmaya başladı. Neden acaba?

Uluslararası ilişkiler veya askerî stratejiler uzmanı değiliz. Değerlendirmelerimiz, açık kaynak bilgilerine dayanan kişisel gözlemlerimizden ibarettir. Paylaşalım…

İsrail terör örgütünü en fazla tırstıran unsur; Suriye’de yaşanan devrim ve Türkiye’nin bu meseledeki üstünlüğüdür.

Yazının Devamı

Saha gerçekliği

Türk Devleti’nin, 40 yıldır devam eden PKK terörünü bitirme kararlılığı, saha gerçeklikleriyle birlikte devam ediyor.

Her ne kadar PKK/YPG tarafı ile Kandil Terör Baronları ve terörün siyasî uzantıları, bir ‘pazarlık’ umuduyla ayak sürümeye çalışsa da akıntı fevkalade güçlü. Yani, eşiğinde olduğumuz ‘Terörsüz Türkiye’ gerçekliğine direnmenin bir faydası yok.

Saha gerçekliğine bir göz atarsak… PKK/YPG/KCK terörüne karşı mücadele eden Türk Devleti, kapsamlı bir politika ve strateji yürütüyor.

Yazının Devamı

Sulandırmayın

Türk Devlet Aklı, millî ilerlemelerin yanı sıra, uluslararası şartların değişmesini de dikkate alarak, ‘Terörsüz Türkiye’ hamlesini yaptı.

Top şimdi, 40 senedir ülkeyi kana boğan PKK terör örgütü ile yancıları ve geri planda onları kışkırtıp destekleyen emperyalistlerin kucağında.

MHP Genel Başkanı Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli’nin ağzından muhataplarına duyurulan devlet kararı çok net: Terör bitecek… Bunda anlaşılmayacak bir şey yok. PKK ve müzahir unsurlar, Türkiye’nin ve coğrafyamızın ‘Yeni Gerçeklerini’ kabullenecek.

Yazının Devamı

Yıldızı sönenler

Coğrafyamız, İkinci Dünya Savaşı ve onun ‘mütemmim cüzü’ (tamamlayıcı parçası) olan Soğuk Savaş sonrasında, yeni bir tersyüz oluş yaşıyor. Suriye, Irak, Afganistan, Afrika ve Ukrayna başta olmak üzere, çevremizde yaşanan tüm çatışmalar, ‘Yeni Düzen’in doğum sancılarıdır.

Büyük acıları beraberinde getiren bu Yeni Düzen, dünyaya hâkim olan eski güçleri de yeniden hizalıyor. Kimi ‘büyük güçler’ küçülme yolunda hızla ilerlerken, yeni düzenin ‘yükselen güçleri’ de ağırlığını giderek daha fazla hissettiriyor.

Elbette mevcut ‘büyükler’, uzun yıllardır ekmeğini yedikleri, avantajlarını kullandıkları ‘güçlü devlet’ imajını kolay kolay elden kaçırmak istemiyor.

Yazının Devamı

Karar anı geliyor

Amerikan kurulu düzeni, DEAŞ üzerinden kurguladığı oyunu sürdürmek için son çabalarını sergiliyor. Geneli ‘eski ABD askeri’ olan ve ne hikmetse bir kısmı Müslüman adı taşıyan eylemciler, hem de pikaplarının kıç tarafına, sözde ‘DEAŞ Bayrağı’ da takmış halde terör saldırısı yapıyor.

Doğrusu bu ucuz oyundan sadece biz değil, Amerikan kamuoyu da sıkıldı. Bildiğimiz ve artık kimsenin yutmadığı, basit Amerikan kurguları… Akıl ve zekâ belirtisi taşımayan bu kurguların işlevselliği, giderek ortadan kalkıyor. Deyim yerindeyse, artık kimse bu ucuz numaraları yemiyor.

Seçilmiş Başkan Donald Trump yönetimi devralana kadar, bu temcit pilavına muhatap olmaktan kurtulamayacağız. Neticede Trump, DEAŞ soslu ucuz terör eylemleri üzerinden, FBI’ı suçlayan açıklamalarda bulunarak, yönetimi devraldığında ‘gereğini yapacağı’ mesajını verdi.

Yazının Devamı

Terör yandaşları için son tren

PKK’nın silah bırakıp terörü sonlandırması çağrısında olaylar, olması gereken mecrada ilerliyor.

MHP Genel Başkanı Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’te yaptığı; terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın, DEM Parti TBMM Grubunda konuşup, örgütün lağvedildiğini açıklaması yönündeki çağrıyla başlayan gelişmeler, dün DEM heyetinin bizzat Dr. Bahçeli tarafından kabul edilmesiyle yeni bir aşamaya ulaştı.

Dr. Bahçeli, görevden alınan Eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün de eklendiği DEM Parti İmralı heyetini kabul ederek, 40 dakika görüştü.

Yazının Devamı

Alnı ak devlet, başı dik millet

Zor bir yılı daha geride bıraktık. Aslında insanlık, istisnalar dışında kolay yıl görmedi. Aynı zorluklar silsilesi, asırlar için de farklı değildi. Eşyanın tabiatı da bunu gerektiriyordu.

Ademoğulları, Habil ile Kabil’den bu yana, iyi ile kötünün mücadelesini yaşıyor. Sadece fertler değil, toplumlar ve onların devletleri de imtihan veriyor.

Evet… İnsanlar gibi, milletler ve onların teşkilatlı yapıları olan devletler de hak ve vicdan nezdinde imtihan oluyor.

Yazının Devamı

Süreç, olması gerektiği gibi ilerliyor

Aslında 180 sene öncesine dayanıyor, Batılı emperyalistler tarafından Türkiye’nin doğusuna vurulan ayrılıkçı fitnenin temeli…

İlk fitili; İsveç ve ötekilerin ittirmesiyle, 1840’lardan itibaren dayatılan Bedirhan İsyanı ateşledi. Sonrasındaki ayrılıkçı çabalar zaman zaman yükseldi; bizim hızımızı kesmek için ne zaman ihtiyaç duyulduysa o zaman kullanıldı.

1877-1878’deki Türk-Rus Savaşı’ndan (’93 Harbi) sonra, ‘Ermeni Sorunu’ da ayrılıkçılık hanesine eklendi. Birinci Dünya Savaşı’ndaki mağlubiyetimiz, ‘Rum Sorununu’ da karşımıza dikti.

Yazının Devamı

Asgari ücret: Aşağısı sakal, yukarısı bıyık

Açıklanan Asgari Ücret, çalışan kesimi tatmin etmedi. İşverenler halden memnun gibi. İktidar ise hayli sıkıntılı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘enflasyona ezdirmeme’ ifadesini kullanırken hayli zorlandı. Muhtemelen de ‘hilaf-ı hakikat’ bir söz etmemek adına, ‘enflasyona ezdirmeme’ ifadesini, iktidara geldiğinden bugüne kadarki zaman dilimini kastederek kullandı.

Oysa konuyu bu kadar zorlamak gereksizdi. Ülkenin içinden geçtiği ekonomik sıkıntılar belli. Bu sıkıntıların; 2.5 yıl süren Korona virüs salgını ve 6 Şubat depremlerinden kaynaklandığı da sır değil. Sayın Cumhurbaşkanı, “Asgari ücretli kardeşlerim!.. Sizden bir yıl daha fedakârlık bekliyorum. Aynı fedakarlığı memurlarımızdan, işverenlerimizden ve esnafımızdan da isteyeceğim…” deseydi, kendisine daha çok yakışırdı.

Yazının Devamı

Medeniyet inşa eden güç

Türkiye, kendisiyle birlikte komşularını ve medeniyet coğrafyasını da ayağa kaldırmak için çabalıyor. Bu, ‘yeni bir medeniyet’ inşasıdır. Hedeflenen yeni medeniyete; isterseniz ‘Türk Barışı’, isterseniz ‘Türk Yüzyılı’ veya ‘Nizam-ı Alem’ diyebilirsiniz.

Batılı emperyalistler, Türk Devleti’nin zeval döngüsüne girmesiyle birlikte, yakın çağın sömürgecilik düzenini kurdu. Kuzey Amerika’dan Güney Amerika’ya, Fas’tan Mısır’a, Güney Afrika’dan Endonezya’ya, hatta Avustralya ve Yeni Zelanda’ya kadar, Batılı yamyamların talan etmediği coğrafya kalmadı.

Bu sömürgen-kemirgenler, işgal ettikleri ülkelerin madenlerini, ormanlarını, petrolünü, gazını velhasıl tüm doğal kaynaklarını çalmakla yetinmedi. Bir de insanlarını çaldılar. İşgal ettikleri ülkelerin genç, sağlıklı ve işgücü olarak kullanabilecekleri tüm insan kaynaklarını çalıp, köle yaptılar. Doğal kaynakları yanında beşerî sermayesi de çalınan sömürge ülkeleri, yüzyıllardır belini doğrultamıyor. Bugün koskoca Afrika kıtasında açlık ve sefalet hüküm sürüyorsa, bunun tek sorumlusu Batılı emperyalist yamyamlardır.

Yazının Devamı

Coğrafyayı ayağa kaldırmak: Fırsatlar ve engeller

Türkiye, 100 yıllık nadas döneminden sonra, yeniden tarih sahnesindeki yerini alıyor. Süreç, başdöndürücü hızla ilerliyor. Türk Devletleri Topluluğu, Türkiye’nin gücünü toparlamasına uyumlu şekilde ete-kemiğe bürünüyor.

İslam İşbirliği Teşkilatı, halk iradesine dayanmayan ülke yönetimlerinin ayak sürümesine rağmen,Türkiye’nin zorlamasıyla ilerliyor. Ukrayna, Filistin, Lübnan, Suriye ve Irak bağlamında yaşanan olaylar, Türk ve İslam ülkelerinin aşması gereken basamakların akışını hızlandırıyor.

Esat diktatörlüğünün son bulması, Suriye’de halk iradesine dayalı yeni bir yönetim için tarihî birfırsat doğurdu. Yönetimi ele alan kadrolar üzerinde Türkiye’nin etkisi ve bilhassa Türk Devleti’ninbölgesindeki mutlak gücü, Suriye’nin sağlam ve istikrarlı bir yönetim yapısına erişmesi için büyükbir fırsat.

Yazının Devamı