Nihat Kaşıkcı

Nihat Kaşıkcı

Bürokrasi uyutuyor mu?

Zaman zaman, kamu görevlisi okuyucularımı kızdırma pahasına dile getirdiğim bir husus var: Osmanlı’dan devraldığımız en kötü miras unsurlarından birisi bürokrasidir.

‘Memur’ kavramı, Arapça kökeni itibarıyla; ‘görevlendirilmiş, emir alan’ gibi bir anlam ifade etse de geniş tanımlamayla ‘bürokrasi’ diye isimlendirdiğimiz ‘kamu personeli’, aslında kendisini ‘ülkenin sahibi’ konumunda görür.

Burada kastettiğimiz, alt kadrolardaki kamu personeli değil elbette. Bir sınır çizmek mümkünse, ‘Daire Başkanı’ statüsünden yukarı, ‘amir’ mevkiindeki kamu görevlilerinin oluşturduğu genel kadroyu kastediyoruz, ‘bürokrasi’ derken.

Yazının Devamı

İran ve İsrail’e son uyarı

2011’den beri aynı tezi savunuyorum: İran ile İsrail, birbirinin varlık sebebidir ve aralarındaki çekişme de sadece bir kayıkçı kavgasıdır.

Geride kalan 14 senedeki, ABD ve İsrail’in, İran’ı yerle bir etme tehditlerinin sayısını, sözün sahipleri dahi unutmuştur. İran’ın, ABD ve İsrail’e karşı sık sık savurduğu ‘yakarım-yıkarım’ tehditlerinin bir etkisi kalmadığı gibi, Lübnan ve Suriye’deki uzantılarının budanmasıyla birlikte, sesi soluğu da epeyce kesildi.

Haçlı Seferlerinden beri İran ile Batı arasındaki, kaba saba tehditlerle perdelenmeye çalışılan örtülü ittifakı analiz etme gayreti de galiba bizim zaafımız. Her neyse…

Yazının Devamı

Eksen artık Türkiye

İçimizde bir yığın ‘İrlandalı’ var; ne yazık ki!... (İrlandalı kardeşlerimiz alınmasın; bu tabirin onlarla alakası yok.) Yeni değiller. Tam 200 yıldır, bu toprakların kaymağını yer, fakat aidiyet hissetmezler. İster, ‘Tanzimat kafalılar’ deyin… İster, Batı müptelaları… Aynı kapıya çıkar.

Adını ne koyarsanız koyun, onlar ‘Sömürge devşirmeleri’dir. Kimileri içimizdeki, ‘nesebiyle sorunlu’ olanlar; kimisi de soyu sopu bizden olsa da, zihni devşirilmiş mankurtlardır.

Ne zaman Türkiye azıcık belini doğrultmaya kalksa, koro halinde parazit yapmaya başlarlar. Eh, 200 sene önce yola çıktıkları ve ‘Batıdan çarklı’ olduklarından sebep; medyada, sanat camiasında, akademide, yüksek bürokraside hep onların borusu öttü. Tabi, yakın zamana kadar…

Yazının Devamı

Bu kadar sabır yeterli

İmralı’daki terör elebaşı, PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi çağrısını 27 Şubat’ta yapmıştı. Üzerinden 40 gün geçti. Bu süre içinde, PKK’nın bazı unsurları ile DEM’in ‘Türk Solu’ kanadı, deyim yerindeyse ayak sürüdü.

Terörden nemalanan Kandil Baronları ile Suriye’de ABD entarisinin altında örgütçülük oynayan sefiller, Öcalan çağrısının muhatabı olmadıklarına dair çıkarımlar yapmayı denedi. Hatta DEM’cilerin bir kısmı, çağrının ‘yazılı olmayan’ kısımları olduğu iddiasıyla, dar alanda kısa pas yapmaya çalıştı.

Fakat… Ortada net bir hakikat var: Türk Devleti, öyle veya böyle, bu terörü bitirecek. Dünyanın şu andaki gidişatı da bunu kolaylaştırıyor. ABD, Çin’le girdiği iktisadî savaşta iyice vites yükseltti. Yani Başkan Trump ve ekibinin, Suriye’deki sefillerle uğraşmaya ne vakti, ne de parası var.

Yazının Devamı

Netanyahu neden mutsuzdu?

ABD Başkanı Donald Trump’ın, ağırladığı ülke liderleriyle kameralar önünde ‘yarı açık’ müzakere yürütmesi, görüşmelerin arka planına ilişkin bazı ipuçları veriyor.

İsrail adlı terör örgütünün elebaşı olan Binyamin Netanyahu’yu ağırladığı son görüşme de bu teze dair hayli ufuk açıcı oldu.

Yaklaşık bir buçuk ay önce, soykırımcı Netanyahu, Trump’a ilk ziyaretini gerçekleştirmişti. O görüşme sırasında, Siyonist katilin yüzünde güller açıyordu. Trump, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, hakkında yakalama kararı çıkardığı bu caniyi, ABD’nin en önemli konuklarından birisi gibi karşılamıştı. Hatta o kabulde uygulanan ‘protokol’, terör elebaşı Netanyahu’yu bile şaşırtmış gibiydi.

Yazının Devamı

CHP’nin ‘gerçekliğe’ dönme zamanı

Verilen görüntü, tam da ters yönde yüzen ördek misali… Önce bir durum tespiti yapalım:

Para kuleleri… Belediye ile işi olan iş adamlarından toplanan ‘bağış’ ve haraçlar… Saatlerce süren para sayma işleri ve paradan kuleler… Sonrasında, içeriden yapılan ‘servisle’, pisliklerin dışarıya sızması…

İstanbul İl Kongresi… Delege iradesinin kırılması… Ortalığa saçılan ‘delege satın alma’ iddiaları…

Yazının Devamı

Ayak sürüme zamanı tükendi

Araya, önce Suriye’deki gelişmeler girdi. Mazlum Abdi denilen teröristin, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara ile vardığı mutabakat, PKK ve bileşenlerine biraz zaman kazandırdı.

Öyle ya, ortada bir anlaşma varsa, o anlaşmanın uygulanması için belli bir süre gerekecekti. PKK ve yancıları, o süreyi tepe tepe kullanmalarına rağmen, mutabakatla öngörülen adımları attıklarına dair bir emare yok.

Derken, CHP ve İstanbul belediyeleri eksenli yolsuzluk, casusluk ve teröre destek gerekçeli yargısal olaylar araya girdi.

Yazının Devamı

Devlet refleksi

Cumhuriyet'i kurmuş olma iddiasındaki CHP’nin, giderek fabrika ayarlarından uzaklaştığını sık sık dile getiriyoruz.

Ve bu partinin, Türkiye için bir ‘ulusal güvenlik sorunu’ haline gelmekte olduğunu da…

İktidar veya muhalif olsun, tüm partiler, birbirleriyle rekabet halinde bulunur. Bu, aynı zamanda demokratik düzenin de gereğidir.

Yazının Devamı

Bunca pisliği sokak terörü de örtemez

Tuz da kokmuş diyeceğiz; ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden ortalığa saçılan pislikler, tuzun kokmasından da öteye erişmiş.

Adamın inşaat şirketinde çalışan elektrikçisi, sıvacısı, şoförü, çaycısı, danışanı, danışmayanı adına şirketler kuruluyor…

Ortada doğru dürüst sermayesi bile olmayan sözkonusu şirketlere, belediye iştiraklerinden milyarlarca liralık ihale veya alım-satım işleri paslanıyor.

Yazının Devamı

Eziklerin Efendisi ve devşirilmiş ezikler

Mazisi, 1839 Tanzimat Fermanı’na kadar uzanır. Özeti; gâvura ‘gâvur’ denmeyecek…

Peki kim bu gâvurların hamisi? Elbette Avrupalı emperyalist yamyamlar…

Bir kere kaptırmıştık yakayı. Arkası çorap söküğü gibi geldi.

Yazının Devamı

Bu kadarı CHP için bile fazla

Bir kifayetsiz muhterisin kişisel kariyer hesaplarına feda edilen, koskoca bir parti…

Bağımsız Türk Yargısının verdiği tutuklama kararına karşı sergilenen hazımsızlık…

Anamuhalefet Genel Başkanı’nın, cümle marjinal örgütleri sokağa, teröre çağırması…

Yazının Devamı

Cüretkâr

“Vali itlik yaptı.”

“Ahmaklar… (YSK üyeleri için)”

“Bana tatil yakışıyor.”

Yazının Devamı

Kanalizasyon patladı

Karşımızda bir kibir abidesi, megaloman var. Kafdağı’nın zirvelerinden temaşa ediyor, hepimizi ve bütün Türkiye’yi.

Kerameti kendinden menkul… Her bildiği doğru, her hatası hikmet taşıyor. Sorgulanamaz, soru bile sorulamaz.

Çanakçı gazeteciler bile, nazikçe sordukları basit soruların cevabını, şiddetli bir azar ve aşağılanma olarak alıyor.

Yazının Devamı

Sözün yeri de bitti

Akıl ve havsala sınırlarını aşan zulümler için, ‘sözün bittiği yer’ diyoruz. Oysa şimdi, ‘sözün yeri’ de bitti.

Zulüm desek, az geliyor.

Katliam desek, zayıf kalıyor.

Yazının Devamı

Para tamam da ya gerisi?

En somut ifade, ‘ordusuz ülke’ Almanya’nın eski Savunma Bakanı da olan, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’den geldi: Avrupa’nın savunması için, acilen 800 milyar dolarlık silahlanmaya gidilecek.

Rusya-Ukrayna Savaşında saf değiştiren ABD tarafından cami önüne terk edilen Avrupa, şimdilerde ‘Rus tehdidi’ karşısında güvenlik arıyor... Rusya’ya yem edilen Ukrayna yetmemiş gibi, Avrupa devletleri, Türkiye gibi güçlü bir ülkenin (teşbihte hata olmasın) arkasına saklanma çabasına girdi.

Şimdilerde pek moda olan ‘güvenlik mimarisi’ arayışının bir cephesinde bu var. Öteki cephede ise; işe yarar bir Avrupa ordusu kurgulama isteği… Daha önce niyet beyanı, bizzat Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından dile getirilmişti.

Yazının Devamı

NATO ne yana düşer usta, Trump ne yana?

Bir tarihte, Fransa’nın Küresel Baronlarca ‘ittirilmiş’ Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ağzından kaçırmıştı: “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti…”

O günün şartlarında, NATO’nun beyin ölümünden ziyade, Macron’un ‘beyin sulanması’ üzerinde durulmuştu.

Sonradan ‘beyin ölümü’ mevzusunda çark etse de Macron’un fışkırttığı gerçeklik, şimdilerde yaşlı Avrupa’nın önüne kaya gibi düştü.

Yazının Devamı

Fesih kararını TBMM mi alacak?

Sene 1991… CHP’nin ‘ara dönem partisi’ olan SHP, PKK’nın siyasî sözcüleriyle seçim ittifakı yapıyor ve onlardan 23’ünü TBMM’ye taşıyor.

Sonrası; Kürtçe yemin krizi… Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan, Remzi Kartal gibi figürlerin siyasî hayatımıza boca edilmesi…

Bitti mi? Mümkün değil… SHP/CHP ileri gidenleri, arada bir ‘Kürt Raporu’ başlığı altında hazırladıkları fitne tohumlarını, siyasî ve toplumsal hayatımıza bir zehir olarak akıtmayı sürdürdü.

Yazının Devamı

İmamoğlu ve CHP’nin hesaba katmadıkları

Gülünç buluyoruz, fakat mesele çok ciddi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘Cumhurbaşkanı Adayı’ diye ilan edilmesi, aslında kimsenin umurunda değil.

Sorun, Türk Demokrasisine kaybettirilen seviyedir. 23 senedir iktidarda olan bir siyasî harekete karşı seçenek olması gereken parti, acı vericidir ki, bir kişinin şahsî kariyer hesaplarına kurban ediliyor.

Seçime henüz 3 yıl var. İmamoğlu kendini, neredeyse ‘Cumhurbaşkanı’ ilan etti.

Yazının Devamı

Salağa yatmak

Baştan ifade edeyim: ‘Salağa yatmak’, muhatabına hakaret amaçlı bir deyim değil; işine gelmeyen bir konuda ‘mevzuyu anlamamış’ gibi yaparak, topu taca atma anlamı yüklenebilecek bir deyimdir.

Bu zorunlu izahatı; CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, ‘PKK’nın tasfiyesi sürecine’ dair tuhaf beyanları üzerine değerlendirmelerimin, mecrasından saptırılmaması için yapma gereği duydum.

CHP Genel Başkanı Özel, PKK elebaşı Öcalan’ın, örgütün silah bırakması ve lağvedilmesi çağrısından pek hoşnut olmamış gibi görünüyor. Elbette, silah bırakma konusuna cepheden karşı çıkması mümkün değil. Onun yerine, yaşanan gelişmelerin arkasında ‘bazı hinlikler’ olduğu intibaını uyandırma peşinde… Tam olarak şöyle demişti, CHP Genel Başkanı:

Yazının Devamı

Vah zavallı Avrupa!

İkinci Dünya Savaşı bitiminden bu yana çok rahat yaşadılar. Hak etmedikleri, beleş bir refah sürdüler. ABD ve Türkiye, ‘NATO ittifakı’ kapsamında, kibirli Avrupa’ya güvenlik sağladı.

Deyim yerindeyse, ekmek elden su gölden geçindiler. Sahip oldukları teknolojik üstünlük gibi fırsatları, dünyanın Güney ve Doğusuna karşı tepe tepe kullanarak, aslında hiç hak etmedikleri bir devran sürdüler.

Lakin deniz bitti. Donald Trump’ın ABD Başkanlığı, yaşlı ve kibirli Avrupa’nın karizmasına esaslı çizikler attı.

Yazının Devamı

Ne yapacağız bu kökten mutsuzlarla?

Türkiye, sosyolojik geçmişi 1840’lara kadar uzanan ve son 40 yılımızı da yaptığı terör eylemleriyle karartan, uluslararası bir terör şebekesini bitirmek için, çok önemli bir hamle yaptı.

Ayrılıkçı terörü sonlandırmayı ve terör örgütünün kendini feshetmesini hedefleyen strateji, öyle ayaküstü alınmış bir kararın ürünü değil. Tersine, geride kalan uzun yıllara dayalı tecrübelerin ışığında ve dünya siyasî gidişatını da dikkate alarak, Türk Devleti için en doğru zamanda başlatılmış, Devlet Aklı’na dayanan bir büyük stratejiden söz ediyoruz.

Girilen yolun sonu, PKK terör örgütü ve ilintili tüm yapıların tasfiyesini öngörüyor.

Yazının Devamı

Eceli gelen kıtmir…

Bunların semtine, vicdan ve merhamet hiç uğramamış. Adalet duyguları zaten hiç olmadı. Para edeceğini bilseler, babalarının cesedini de satıp, nakde dönüştürürler.

Frensiz Trump’dan bahsediyoruz. Ama Emperyalist Kapitalizmin diğer kulları da ondan farklı değil.

İnsanlar, toplumlar, ülkeler acı içinde kıvranıyor. Onlara bu acıyı ‘hediye’ (!) eden vandallar ise daha fazla dünyalık çalmak için, o acıları kullanıyor

Yazının Devamı

Bir Trump’lık canları varmış

ABD ve İngiltere’nin dolduruşuyla, Avrupa kaşarlarının; Ukrayna’yı yem yaparak, Rusya’yı ‘ufalama’ kurnazlığı tutmadı. Değirmen taşı dönüyor, lakin arasında buğday kalmadı. Bundan sonrası, taşların birbirini öğütmesidir. Eh, ortaya çıkacak ‘un’ da kaçınılmaz olarak, ‘kum’ olacaktır.

Bir önceki ABD Başkanı Joe Biden’ın (Hızlı Co da diyebilirsiniz.), dünya hâkimiyetini elinde bulunduran küresel finans çetesi adına yürüttüğü Avrupa siyaseti, Donald Trump’ın başa gelmesiyle dumura uğradı.

Doğru dürüst askerî ve siyasî gücü olmayan Avrupa, oluşturduğu ‘Avrupa Birliği’ gözbağcılığıyla, hep olduğundan fazla görünmeyi başarmıştı.

Yazının Devamı

Aslında CHP’ye haksızlık (!) oluyor

AK Parti, 8. Olağan Kongresini yaptı. Hem de birkaç saat içinde… Gün bitmeden de yarıdan fazlası yenilenmiş olan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplanarak, partiyi yönetecek A Takımını, yani Merkez Yürütme Kurulu’nu belirledi.

Muhtemelen bugün-yarın da ‘beklenen’ kabine değişikliği gerçekleşir.

Şimdi, ışık hızında gerçekleşen bu büyük değişim ve dönüşümün; CHP Genel Merkezi’nin üst katlarındaki, uzay gemisi siluetli kozmik odadan bakan birisinde uyandırdığı fikir ve duyguları betimlemeye çalışalım. (Not: İroniden anlamayanlar, bu noktadan sonrasını okumasın, lütfen…)

Yazının Devamı