Ali İnandım

Ali İnandım

Dijital devrimle insanlığımızdan oluş

Ne kadar muhafazakar ve gerici ya da tehlikeye uyaran bir yazının başlığı mıdır attığımız, ileride belli olacak. Yapay zekanın sinsiliği kadar cüretkarlığı, dijital teknolojide olumsuzluğun giderek olumluyu unutturacak baskınlıkta öne çıkması, bizi muhafazakar mı yapacak, tehlikeye uyaran mı? Göreceğiz…

Dünya tarihinde dolandırıcılık hiçbir zaman böylesi küreselleşmemiş (sömürgeci ülkeler hariç), hiçbir mafya ya da suç örgütü, bilgisayar korsanlarının verdiği küresel zararı verememiştir. İnsanı, suçtan da öte insanlığından edecek boyutlara vardı iş. İnsan, en yüksek teknolojisini, insan olma niteliklerini kendi eliyle kaybetmeye kullanıyor.

Daha önce dijital teknoloji ve onun yapay zekasının hırsızlığına, neden olduğu intihar ve cinayetlere, dolandırıcılığına yani neden olduğu ama sorumlu tutulmadığı suçlara işaret etmiştik (Yapay Zekanın Ölü İnterneti). Sistemi ve sahiplerini bu suçlardan muaf tutan kural, hangi ülkenin hangi yasasında yazıyor acaba?

Yazının Devamı

Atatürk kahin miydi?

Toprakların örtemeyeceği, çamurların yapışıp kirletemeyeceği bir kişilik ve akıl yatıyor Anadolu’nun bağrı Ankara’da. Ne yaptıklarını unutturabildi ne de öngörülerini örtebiliyorlar.

İki cümlesi ki Dünya Şampiyonu Muhammed Ali’nin yumruğunu yemişiz de 20 dakika ayılana kadar boşluğa baktıran, sersemleten laflar.

Yaptığı her işte olmazları olduran, kördüğümleri çözen nükleer aklı, bir kahin keskinliğindeki öngörülerini de barındırıyordu. İkinci dünya savaşının çıkacağı, kimin kazanacağı, sonra nasıl bir küresel sistem kurulacağına dair görüşleri paylaşılıyor, tartışılıyordu kamuoyunda.

Yazının Devamı

Eşitsizlik tersine çevrilebilirmiş!

Raporlar yazıyor, dünyanın bildiğini dünyaya anlatıyorlar. Eşitsizlik, zenginin freni boşalmış zenginleşmesini, bir de rakamlaştırılmış haliyle raporlarda gözümüze sokuyorlar. Sonuç olarak hiç de bir şey olmuyor, düzen, akıl hastalığı seviyesini de aşarak ilerlemeye devam ediyor.

Meğer çaresi varmış, Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz vermiş aklı, sona saklıyoruz formülünü.

G20 yani dünyanın en zengin ülkelerinin birliği hazırlatıyor, adı da ‘Küresel Eşitsizlik Raporu’. Hazırlayan komitenin başkanı da yine çareyi bilen Nobel ödüllü Joseph Stiglitz hoca. ABD’nin Kolombiya Üniversitesi’nin profesörü.

Yazının Devamı

Dünya ABD’nin elinden kayıyor mu?

Pazarlarını kaptırıyor, siyasi kilo kaybı yaşıyor, sömürgeleri başkaldırıyor, karşısına geçmeyi göze alan ülkeler, yeni birliklerle sakin sakin yeni sınırlarını belirleyecek duvarlar örüyor çevresine. ABD Başkanı Donald Trump, elinde sopayla kapı kapı dolaşıp para topluyor ödenmesi mümkün olmayan borcunu kapatmak ve gözdağı vermek için. Modern korsanlık, barışçıl gaspçılık gibi bir şey.

21 Ekim itibariyle 38 trilyon dolarla son borç rekorunu kırdı ABD. Kongre’nin Ortak Ekonomik Komite’sinin verilerine göre 71 günde 1 trilyon dolar daha borçlanılmış. Kongre Bütçe Ofisi (CBO), 2047 yılına kadar borcun, gayri safi milli hasılanın yüzde 200’üne ulaşacağını söylemiş.

“Çoktan bittik” diyememişler de 2047’yi göreceklerini ümit etmişler. ABD eyaletlerinin sokaklarına, yerel kolluk güçleri dururken Ulusal Muhafızlar salındı. Dışarıdaki kayıplarından büyüğünü içeride yaşayacak olursa değil 2047, 2030’u görebilecek mi acaba ABD?

Yazının Devamı

Filistin’de soykırıma yardımcı yapay zeka şirketleri

İleri boyutta maddi-manevi, yardım ve yataklık suçu işliyorlar. Başta ABD ve Avrupa olmak üzere bu soykırıma göz yumarak destekleyen herkes kadar suçun içindeler.

2 gün önce İngiliz The Guardian Gazetesi’nde bir haber yayınlandı; İsrail, 2021 yılında Google ve Amazon’la bir anlaşma imzalamış, verilerin, kolluk kuvvetleri, mahkemeler ya da başka türlü ele geçirilmesi durumunda özel bir kodlamayla İsrail’e tazminat ödenecek.

Tazminat aralarında, bizi, aralarındaki işbirliği ilgilendiriyor. Neyi, nasıl saklayacaklar ki 1 milyar 200 milyon dolarlık bir anlaşma yapılmış.

Yazının Devamı

Büyüğünün hayaliyle küçük İsrail yıkılıyor

“Önce İsrail' grubu ve 'Büyük İsrail' projesine inananlar, bunu yapmaya devam ederlerse inanıyorum ki İsrail yok olacak” demiş ABD Başkanı Donald Trump'ın eski baş danışmanı Steve Bannon, 3-4 gün önce ‘War Room-Savaş Odası’ isimli bir podcast yayınında. Eski danışman, bazı konuları nalıncı keseri gibi kendilerine yontmuş ama ayağı yere basan birkaç cümlesi, Trumplı ABD’nin, Ortadoğu’daki düşünce iskeletine ilişkin ipuçları veriyor.

“Önce İsrail' grubu ve 'Önce İsrail' grubunu destekleyen Evanjelistler. Bunu siz başlattınız” diyerek Trump’ın oy deposunu bombalamaktan çekinmemiş.

Filistin ve Hamas’ın bağımsız hareket etmediğini, Türkiye, Katar ve hatta Trump’ın damadı Jared Kushner, Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio gibi üst düzey yetkililerle hala doğrudan irtibat halinde olduklarını söyleyip, “Evet, bu bir Filistin devletidir. Umarım Evanjelistler bunu not almıştır.. Batı Şeria'da yeni bir şey olmayacak, Batı Şeria, İsrail tarafından ilhak edilmeyecek, nokta" diyor.

Yazının Devamı

Önce savaş mı ekonomik çöküş mü?

Geçtiğimiz hafta hem ABD borsalarında hem kripto para piyasalarında, devletlerin gözü önünde ardı ardına vurgunlar yapıldı. Öyle basit vurgunlar değil, bir gün içinde 650-700 milyar dolar civarında bir para el değiştirmiş.

Aynı hafta Uluslararası Para Fonu (IMF) eski baş ekonomisti Gita Gopinath’ın, bizim ‘sikkeci’ dediğimiz küresel derebeylerinin dergisi The Economist’te, ’35 Trilyon Dolarlık Servet Silinebilir’ başlıklı makalesi yayınlandı. 20 trilyon dolarlık kısmının, ABD halkının cebinden silinmesi öngörülüyor bu arada.

Uzmanlık alanımız değil, bunların olabilirliğini ekonomist gözüyle yorumlayamayız ancak olayları yan yana koyunca fırtınanın, nereden ve nasıl kasırgaya dönüşeceğini tahmin edebiliriz. Yolunu yapıyorlar…

Yazının Devamı

Ekran yıldızı Trump

İşadamlığından çok ekran yıldızlığı şöhretini perçinlemiştir ABD Başkanı Donald Trump’ın. Görünmeyi, kendini göstermeyi seviyor. Ancak devlet adamlığında kendini göstermek, televizyon ya da sinema ekranlarında görünmekten çok farklı bir şey; yazılmış bir senaryoyu oynamaya, önceden planlı yapay gerilimlerle dikkat toplamaya benzemez.

Bunun ayrımını yapamadı, ölçüsünü tutturamıyor ABD Başkanı. Koca koca ülkelerin liderlerini, dekor olarak kullanmaya vardırdı işi. “Ben yaptım” dediği, Grönland’ı almak gibi abartı ötesi talepleri, uç seviyede tehditlerle rakiplerine ayar verme girişimlerinin çoğu ya doğru değil ya da gerçekleşemiyor.

24 saatte bitireceğini iddia ettiği Rusya-Ukrayna savaşından sonra sonuncusu da İsrail-Hamas Ateşkes Anlaşması oldu. Alay-ı vala ile topladığı liderleri, gösterisinin figüranı yaptı, saatlerce canlı yayınla ekranları işgal etti, gösteri günü dahil adam bombalamaya devam etti Gazze’yi!

Yazının Devamı

“Dananın kuyruğu Kıbrıs’ta kopacak”

PKK’nın üst düzey yöneticisi Duran Kalkan, 3 gün önce bir TV kanalına verdiği söyleşinin sonunu, şu sözlerle bağladı:

Yazının Devamı

Güçlü Türkiye için güçlü başkent

İç siyasette kuyruğumuzu ama dışarıda, bir hedefin peşini kovalıyoruz gayet kararlı olarak. Paçamıza iliştirilmiş çıngırakların gürültüsü, artık bastırmaya yetmiyor aslında gayet açık beyan edilmiş hedefi; Türkiye Yüzyılı. Parti ve kurumlar üstü devlet politikası. Yeni kurulacak dünyanın, en iddialı ülkelerinin ön sıralarında Türkiye.

Çıngırakları paçamıza iliştiren, prangaları bileklerimize kilitleyenler, terörle darbeyle ekonomik krizle ambargolar, dışlamalarla bir türlü önünü alamıyor bu hedefe yürüyüşün. FETÖ’den sonra PKK prangasını söküp atmak üzereyiz.

Paçamızdaki siyasi parti, sivil toplum örgütü, medya kılıklı ayağa dolanmak ve çınlamaktan başka işe yaramayan çıngıraklar da çok aşındı, etkileri zayıfladı.

Yazının Devamı

80 yılın hesabı için kasaya yürüyor İsrail

Yaptığının yanına kaldığı günleri bitiyor İsrail’in. Yeni bir dünya kurulurken insanlığın aklını durduran yeni soykırım hamlesiyle ilk yutulacak lokmalardan olmaya gönüllü adaylığını da koymuş oldu. Bitmiş, tükenmiş bir siyaset, ekonomi, toplumsal ve uluslararası düzenin en yoz temsilcisi olarak öne attı kendini.

Bütün yanlışlarına, zamanlama hatasını da ekledi; dünya bünyesi yeni bir düzen doğuruyor, gelinen medeniyet eşiğinden hala kara düzenle atlayacağını sanıyor. Son 2 yıl değil, 1947’den beri 78 yılın hesabını kesecek yeni dünya.

Yazının Devamı

Dekor devlet ABD fırtınaya dayanamayacak

Hollywood filmleri, önden görkemli, arkası tahta, karton, alçıdan dekorlarla boyadı tüm dünyanın gözlerini. Sokakta olmayan adam ve kadınları, ruhlarında olmayan yapay kişilikleriyle makyajlı kıyafetli, özenilecek örnekler olarak aralıksız pompaladı zihnimize. Ne kurumları ne toplumu öyleymiş.

Bir avuç küresel derebeyinin güç senaryosu için kurulmuş bir devlet dekoru, kendisi de tüketim ürünü, insani değerlerden tamamen kopmuş tüketim toplumundan ibaretmiş ABD. Küresel derebeylerine 250 yıl boyunca çağ atlatmış, onları ilk kez devlet ve dinin üzerinde bir güce ulaştırmış.

Bütün dünyaya bulaştırdıkları çağın vebası sınırsız tüketim hastalığı, bir ruhu olduğunu unutturdu insanlara. Gücü arttıkça tanrının yerine ‘para’yı oturttu beyler, insanın tutunacağı son dal inancı, kor bir demir çubukla dağladılar.

Yazının Devamı

Bir mRNA ölümcüllük raporu da ABD’den

ABD’nin Louisiana Eyaleti Sağlık Genel Direktörü Baş Cerrah Ralph Lee Abraham Jr. “1990'da takip başladığından beri COVID aşıları sonrasında VAERS'e (Aşı Yan Etkileri Bilgi Dağarcığı) bildirilen ölüm sayısı, diğer tüm aşılardan bildirilen ölüm sayısının toplamından daha fazla" dedi.

“Kliniğimde bu sonuçları her gün görüyorum” diyor.

Abraham, yapılan bir dizi hakemli çalışmayı, bu aşıları geliştiren büyük ilaç şirketlerinin ana akım medya reklamları tarafından ‘beyni yıkanmışları eğitmek için’ sunma gereği duymuş.

Yazının Devamı

Filistin’i tanıma temaşası

Ortadoğu’yu kilitleyen kördüğümü Filistin’de bağlayan uzun bacaklı İngiliz ve onun askeri ABD hükümetleri ve dahi sallabaş takipçileri Avrupa, tekrarından bıkmadıkları basmakalıp oyunlarını, müthiş oyunculuklarıyla yeniden sahneye koyuyorlar. 110 yıldır Filistin-İsrail barışı olsunmuş tezgahları, dünyanın gözüne soka soka işlenen bir soykırımla sonuçlandı. Şimdi Filistin’i tanıyorlarmış!

Norveç’in başkenti Oslo’da İsrail-Filistin arasında başlayan görüşmelerin ilk barış anlaşması, 13 Eylül 1993’te Beyaz Saray’da imzalandı. İkincisi 28 Eylül 1995’te Mısır’ın Taba kentinde.

Ne temaşa, bütün dünyanın gözlerini üzerine çeken.

Yazının Devamı

23 yıl sonra TRÇ ile doğuya dönüş

23 yıl önce İstanbul'da Harp Akademileri Komutanlığı'nca düzenlenen ‘Türkiye'nin Etrafında Barış Kuşağı Nasıl Oluşturulur?’ konulu sempozyum. 7 Mart 2002… Kenan Evren de var Süleyman Demirel de, üst seviye temsilli bir toplantı.

“Türkiye’nin, mümkünse Amerika’yı gözardı etmeden, Rusya ve İran’ı da içine alacak biçimde bir arayış içinde olmasında fayda buluyorum” demişti Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç. Türkiye’nin, girmeye çalıştığı Avrupa Birliği’nden en ufak bir yardım görmediğini de söyleyerek.

Sözde müttefiki Batı’dan hiçbir fayda görmediği gibi bütün fitne fesadın altından onlar çıkıyorsa “Yüzümüzü doğuya da dönelim” diyordu özetle.

Yazının Devamı

İngiliz’den beklenen oldu

Filistin tanındı diye sevinebilir miyiz? Geçtiğimiz 110, 1947’den bu yana 78 ve son 2 yıldan sonra öğrenmiş olmalıyız; İsrail’i kurduranlar, bu yıllar boyunca marifetlerinin gidişatını sessizce izlemiş, bugüne gelmesini beklemişlerdir. Yeni bir düğüm atmaya çalışıyorlar dün yarattıkları kördüğüme.

Mayıs ayında soykırım destekçilerinin kaytarmaya başladığına dikkat çekmiştik ‘Soykırım Destekçileri Hafızayı Silme Peşinde’ diyerek. 110 yıldır, 78 yıldır ve son 2 yıldır işgali de soykırımı da sesli ve sessiz destekleyenler onlar değilmiş gibi, İsrail’e parmak sallayarak kendilerini aklama demeçleri vermeye başlamıştı sevgi pıtırcıkları.

Uygulamaya geçtiler, Temmuz ayında ‘İsrail’in Dost Düşmanları’na değindik köşemizde. “İsrail’in güvenliği” diye diye geldiğimiz aşama, canlı yayın izlenen bir işgal ve soykırım ile yepyeni bir bölgesel savaşın eşiği. Tam İngiliz’in sevdiği haller.

Yazının Devamı

Salgın sansürüne gönüllü Almanya

Yanlış ve çarpıtılmış bilgi ile mücadele yasa hazırlıkları hatta zorlamaları, bir köpekbalığı sinsiliğinde sürüyor altta. Birleşmiş Milletler (BM) ya da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) gibi küresel veya AB gibi bölgesel örgütler, önce yüksek sesle niyeti seslendiriyor sonra hazırlıklara sessizce devam ediyor.

Dijital mecra, özellikle de sosyal medya ortamı, tam bir yanlış ve çarpıtılmış bilgi ve dahi kışkırtma cenneti oldu. Koca koca devletler ki süpergüçler var içlerinde, bu yozlaşma ve yozlaştırılmaya karşı çaresizlik içinde maruz kaldı. Akıllar başa geldiğinde atı alan Üsküdar’a geçmişti.

Sözde birkaç girişimci ve onların şirketleri, devletler, yasa ve anayasalar üstü bir oluşummuş gibi kimse dokunamadan bu yozlaştırmayı başardı, hala da kimse dokunamıyor bunlara gaz almaya yönelik para cezaları kesmek dışında. Parası neyse verip, düzenlerini tıkır tıkır işletmeye devam ediyorlar.

Yazının Devamı

Kiracı kadar boş daire: 7 buçuk milyon!

Mart 2014’te Boğaziçi Üniversitesi’nde konferans veren İngiliz akademisyen David Harvey “.. yatırım amaçlı alınıp atıl bekletilen mekân sayısı büyük boyutlara ulaşmış durumda. O kadar ki kapitalist kentlerde artık kullanılmayan ev sayısı, evsiz insan sayısından daha fazla..” demiş biz de pek çok kez işlediğimiz konuyu bir de böyle köşemize taşımıştık o zaman.

“Kullanılmayan ev sayısı, evsiz sayısından daha fazla…”

3 gün önce ev fiyatları ve kiraların uzun menzilli füze etkisiyle arttığı halde 7 buçuk milyon boş daire olduğunu öğrendik ülkemizde.

Yazının Devamı

Kuralsız ilkesiz habercilik

Dünyada muaf bir ülke kalmadı, küresel bir kuralsız ve ilkesiz meslek haline geldi habercilik. Yularından tutanı olmayan sosyal medya, çamura buladı mesleği. Kural ve ilkeleriyle onlarca yıl mesleğin içinde pişen tecrübeyi de kendine uydurdu, dünyanın en güvenilmez meslekleri arasına soktular haberciliği.

Güvenilmeyen bir iş olan mesleğin, kuralsızlık ve ilkesizlikle eğitim-öğretimi olabilir mi?

Ben yaptım oldu haberciliğinin yolu, 1990 yılında ilk özel televizyonun kurulmasıyla açıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’yle ülkeye zerk edilen neoliberalizm zehri, basın-yayın camiasında özel televizyonla başladı damarlarda dolaşmaya.

Yazının Devamı

Eskisi gibi olmayan hiçbir şey ne doğuracak?

Küresel derebeyleri, ellerini ovuşturuyor gidişata göre. Küresel çatışma ve kargaşa da işlerine geliyor, tepkisizleştirilmiş toplum ve devletler de. İki türlü de insanlığa açtıkları savaşı kazanırlar. Konu artık para pul, toprak ya da sömürülecek kaynaklar değil, hepsinin sahibi olunacak mutlak hakimiyet.

ABDsi İngilteresi, Çin’i Rusyası dahil, büyük en küçük demeden hatta adı duyulmamış ama bayrağı olan bir şehir kadar dermansız devletlere bile bulaşması için çabaladıkları kargaşayı besliyor azgın derebeyleri. Hangi ülkenin üstüne tıklasanız, önce boykotlar, protestolar, çatışmalar, savaşlarla dökülüyorlar önünüze.

Bir zamanlar huzur bulmaya gidilen Nepal’in Katmandu’sunu dahi bozdular, daha bir gün önce sosyal medya kısıtlandı diye yapılan protesto gösterilerinde 19 kişi öldü. Uğruna öldükleri o sosyal medyanın sahibi derebeyleri ise çıkan kargaşadan çok memnun. Tam istedikleri; çifte kavrulmuş. Genleriyle oynanmış insan siparişi verilen ülke oldu huzurun son durağı ülke.

Yazının Devamı

Ümit öğütme makinesi: CHP-2

Tam bir yıl olmuş bu köşede ‘ümit öğütme makinesi’ diyeli; 3 Eylül 2024’te. Diyeceğimizi fazlasıyla söylemiş, kendimizce konuyu mühürlemiştik. Hükümette esecek rüzgarlar muhalefetin fırtınalarıyla hissedilmez oluyor, mühür tutmuyor tespitlerimiz. Kısır döngüsünü kıramayan siyaset ve umursamaz siyasetçiler, bütün ülkeyi savururken milleti, girdabında sersemleştiriyor.

Geçen yıl şu paragrafla açılıyor yazımız:

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ne zaman kendini heyecanlandıracak işler yapmaya girişse sonu, seçmen için hayal kırıklığı oluyor.12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra, özellikle 1990’lardan bu yana 30 küsur yıldır bütün ümitleri boşa çıkararak geldi bugünlere. 30 küsur yıldır kıpırdanıp hareket edecekmiş gibi yaptı ama hareketlenmedi yerinden. Her kıpırdanışa boşuna ümitlendi seçmen.

Yazının Devamı

Delirmiş zenginliğin dibe vuran aklı

Dipte zannediyorduk dibi de delebilir bunlar; ne gözleri ne cepleri doyuyor ne sömürme sınırları var. Vahşi sömürüye geçirilen ‘kapitalizm’ ve hastalığın ilerlemiş hali ‘neoliberalizm’ kılıfı eskimiş, saçak saçak dökülüyor ki altındaki çirkinlik iyice görünür oluyor.

Kütüphaneler dolusu ekonomik kuramlar, onların parlatılan sahipleri, üniversitelerde çalınan zamanlar, 50 yıllık kapitalist-sosyalist ‘soğuk savaşları’, pek de akıl, zeka gerektirmeyen tomruk kabalığında bir -‘düşünce’ demeye dilimiz varmıyor- ilkel ihtirasın süslü örtüsüymüş.

Kapitalizm örtüsü saçaklandıkça kaba tomruk, dünyanın en temel çekişmesinin başına döndüğümüzü gösteriyor; insanlığın sömürüyle bitmeyen savaşına.

Yazının Devamı

Bayramların içi yeniden doluyor

Tarihinizi, kültürümüzü, değerlerimizi, bir kez daha yeniden keşfediyoruz. 10 Kasım 1938 saat 9’u 5 geçeden sonra ataleti artarak kireçlenen milli bilincimiz, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra ruhsuzluğa, 1990’lardan sonra ise yozlaşmaya dönüştü. Yavaş ısıda kaynatılırken birden ateşi harladı neoliberalizmin darbesi 12 Eylül.

Dirençli, dayanıklı ve güçlü toplum olmanın koşullarını yıkma öğretisi neoliberalizm, tarihi çarpıtarak, kültürü unutturarak, değerleri aşağılayarak para ve bireyselliği pompalayıp, toplumsal birlik ve beraberliği çözdü. Bunların çözüldüğü hiçbir toplum, güçlü ve dirençli olamadı son 100 yıldır.

Bu siyaset ve onun ekonomisi, ülke ve toplumlarını, yozluk uçurumundan aşağı itme öğretisidir. Din, dil, ırk, güçlü-güçsüz ayırt etmeden insanlık da dahil her şeyi bozma öğretisi. 90 yılın son 45 yılında, ana damarlarımızdan kılcal damarlarımızın derinliklerine kadar sızdı, kanserliğini, her yanımıza bulaştırdı.

Yazının Devamı

Türkiye henüz etkin savunmada

Peşrev bitti, ülkelerin birbirini el enselerle yokladığı aşamadayız şimdi. Herkes rakibin kilosunu, direncini, gücünü tartıyor yavaş yavaş. Bazıları sert el enseler çekiyor, geri adım atıyor tekrar. İsrail-İran, Hindistan-Pakistan, Çin-Tayvan-Filipinler gibi.

Küresel bir güreş başlayacak anlaşıldı, kavgaya dönüşürse şiddeti ne olacak kestirmesi zor şimdilik.

2007 Genel Seçimleri’nden sonra 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimine kadar geçen sürede, çok çalkantılı bir dönem geçirdi Türkiye. Hükümeti gösterip devleti yıkma hamleleri, ardı ardına uygulamaya geçirildi. Dışarının beslemesi ne kadar örgüt, kurum, destekçi varsa yüklendi cümleten.

Yazının Devamı