Ali İnandım

Ali İnandım

Dünyanın en sabırlı devleti

Kızgınlar, daha da kızgın ama çok kızgın. Aşırı hararet, muhakeme zincirlerini kopardı; doğruluğu kanıtlanmamış –sözde- bilgi bombardımanı altındayız. Bilgiyi teyit ettirmekle yükümlü medyacılar bile kendi kontrolünden de çıktı, kanıtlanmamış iddialarla hararetini söndürmeye çalışıyor. Sosyal medya, kaynayan lavların dibi, krater ağzında oturmak gibi.

Yanardağ patlasın diye el ovuşturanlar, kratere yönlendiriyor kızgınlıktan artık lav sıcaklığını hissetmeyenleri.

Devlet de ısındı. Atatürk’ten sonra Cumhuriyet’in engellenen, aksayan, çelmelenen yarım ya da eksik işleri ve projeleri için harekete geçti. Bu çelmeleyen, engelleyenlerin hiç istemeyeceği bir toparlanma ve güncellenmeyi, başlattı 80 yıl sonra yeniden.

Yazının Devamı

Gizli işsizlik kurumları: Küresel örgütler

İnsanlık, sonu tahmin edilen ama bilinemeyen bir heyelana yakalandı. Ayağımız toprağa değiyor ancak toprak, Nuh Tufanı gibi ayırt etmeden sürüklüyor herkesi. Tarla açmak için etrafındaki ağaçları kesilen yayla evinin akıbeti. İnsanlığın değerlerini biçtikçe insanlık da yaşam da yavanlaştı, kötülüğün arsızlaşan damlalarıyla çözülen zemin, altımızdan akıyor ayağımız toprağa değiyor sanırken.

Koca insanlık bu heyelana kapılmadan önce önlem alması gereken küresel örgütler ne yapıyor, ne işe yarıyordu acaba? “Ağacı kesme, insani değerleri biçme, heyelandır sonu” diyecek, müdahale edecek kurumlar?

Yüzlerce büyük örgüt, binlerce orta ve küçük ölçekli örgüt var, bu gidişatı önlemeye katkısı olan yok. 11 Eylül 2001’de başlayan sinsi kayma, Kovid-19 salgınıyla hissedilir oldu. Hızlanarak da bir dünya savaşına doğru sürüklüyor insanlığı.

Yazının Devamı

Diplomasi buluşmasında mantar patlatmak

Onca olumlu görüşme ve anlaşmanın yapıldığı Antalya Diplomasi Forumu’nda, dikkatleri dağıtan mantar gibi patladı Amerikalı. Bitki mantar değil bu; içinde barut olup patlayan,

eski bayram eğlencelerimizden. Telin uçları arasına sıkıştırır, şaka diye ürküteceğimiz kişinin yanına atar, tel uçları arasına sıkışan mantar patlar, korkutma üzerine herkes gülerdi. Eğlencesi de bu kadar!

ABD Devleti ve Birleşmiş Milletler’de görevler almış, Latin Amerika, Doğu Avrupa, eski Yugoslavya, eski SSCB devletleri ve Afrika hükümetlerine danışmanlıklar yapmış ekonomi profesörü Jeffrey Sachs, Antalya Diplomasi Forumu’nda söyledikleriyle mantar patlama etkisi yarattı.

Yazının Devamı

Rekreasyonumuz eksikti!

Gözümüzü tırmalayan, söylemesi de zor bir sözcük. Karşılığı var dilimizde ama belediyeler, park, bahçe ya da mesire yerlerine ‘rekreasyon alanı’ demeye başladı. Buralarda ‘aktivite’ yapılıyor ‘etkinlik’ değil.

Rekreasyonu, yenilenme, tazelenme, dinlenme alanlarındaki etkinlikler olarak tarif edebiliriz.

Park da dış kaynaklı bir sözcük ama bizde olmayan, dışarıdan öğrendiğimiz bir uygulama olduğu için özgün adıyla kullanmışız. 1892’de demiryolunun Ankara’ya gelişinden sonra o zamanki adıyla Taşhan yani Ulus, kamu yapılarıyla çevrelenmeye başlar. Türkiye’nin ilk parkı da 1800’lerin son yıllarında, Ulus’ta yıkılan 100. Yıl Çarşısı’yla Ankara Palas arasına kurulan parktır.

Yazının Devamı

Samanpazarı’nın derman dedesi vedalaştı

Ankara’nın en eskilerinden 8’inci eczanesi, Samanpazarı’ndan Kale’ye doğru çıkarken sağda, Can Sokak 4 numaradaki Derman Eczanesi’dir. Kapısında kuyruk göreceğiniz Ankara’nın tek eczanesidir.

Baba Nazmi Dermancı’nın açtığı eczane, 1945’ten beri, 80 yıldır orada. 1956’dan beri de oğul Niyaz Dermancı deva oluyordu dertlere. Eczanede 70, ömründe 98 yılı doldururken hastaları ve Ankaralılarla vedalaştı Niyaz dede.

Çok isteyerek seçtiği ve adanmışlıkla yaptığı mesleğini, arkasından takip eden çocukları ve torunlarına devretti. İki oğlu da eczacı, bunlardan biri de Ulus’ta 1946 yılında kurulan Başkent Eczanesi’nin geleneğini sürdürüyor. 2 Ocak 2013 tarihinde Milliyet Ankara Gazetesi’nde yayınlanan söyleşimizde, biraz tereddütlüydü torunları için; mesleğini seçmelerini çok istiyordu.

Yazının Devamı

Kilise avlusuna bırakılan Avrupa

Bağımsız, kendi kararlarını alan devletlerden oluşuyor sanıyorduk Avrupa’yı, Avrupa Birliği de ‘medeniyet’ olduğu iddiasındaydı.

Kovid-19 salgınından bu yana hızla gelişen birçok uluslararası olayda hiçbir varlık gösteremeyince ki hatta gelişmeleri değerlendirme-yorumlama gereği bile duymadan tren manzarası kıvamında izleyişi, sorunlara hiçbir etkisi olmayan eylemsiz demeçleri, çürüklerini kapatan boyalarını döktü Avrupa’nın; Amerika Birleşik Devletleri’nin basiretsiz ‘bölge bayisi’ çıktı bizim medeniler!

Kendi çıkarları ile çıkarlarına uygun kişi ve kurumları arkalamaktan başka dünya siyasetine bir katkıları yok İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana.

Yazının Devamı

Bayramı da tüketmeden tüketim

Hamamönü’yle Cebeci arasının tarla olduğu eski zamanlar, Hamit Tarlası adı. Ankara’nın bayram yeri. Hem memur hem halkbilimci Şeref Erdoğdu’nun ‘Ankaram’ kitabına şöyle girmiş tekerlemesi:

Hamamönü, hey gidi günler hey!..Bayram yeri kurulurdu buradaHamit Tarlası bir adı daAtlı karınca, kayık, salıncakCanbaz Hokkabaz, liylelek oyuncak

Davullar çalar, çadırlar kurulurÇın çın öterdi Hamit TarlasıÇocuğun bir elinde halka şekeriÖbüründe Tak Tak helvası

Yazının Devamı

Protestoya da uygun değil şehir

Rant canavarı şehirleşme ilkelerini tamamen yıkıp geçtikten sonra adı ‘şehir’ kendi arapsaçı bir kargaşa kaldı elimizde. Çok bina olan yere şehir diyoruz sadece. Betonun ve asfaltın insandan daha değerli olduğu, insan için olmayan yaşam alanları. İçinde yaşamaktan zevk almak yerine içimizi çürüten, ömrümüzü kemiren kurtçuklar yuvası yaşadığımız.

Yavaş yavaş planlı şehirciliği uygulamaya başlamışken 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi, neoliberalizm denen yeni bir siyasi, ekonomik ve toplumsal yaşam biçimi getirdi arkasından. Sonradan anladık; neoliberalizm, altta kalanın canı çıksın sistemi demekmiş.

Neredeyse haksız kazançla eş anlama gelen ‘rant’ kavramı, hakları, ilkeleri, değerleri, insanları yutan bir canavara dönüştü zamanla. Bir kanser gibi insani yaşamın doğasına, iflah olmaz bir hastalık olarak girdi. Her geçen gün daha şiddetleniyor sancıları.

Yazının Devamı

Öfkeyle kalkıp zararla oturmak

İnsanın kaldırabileceğinden çok fazla olumsuzluğa boğulduk, nefes almak yaşamak sanılıyor.

Siyasi ve toplumsal kutuplaşmalarımız keskinleşirken 15 Temmuz FETÖ kalkışması, Kovid-19 salgını, bahanesiyle kontrolsüz artan fiyatlar, kaçınılmaz sonucu çok yüksek enflasyon, Kahramanmaraş depremi şiddetinde gelir adaletsizliği, dünya ve sınırlarımızda savaş baronlarının her günü bir öncekinden daha karartacak senaryoları uygulamaya koyması derken boğulur insan, madden de manen de.

Tahammül haddi aşıldı, gün be gün cinnete adımlıyoruz. Gereğinden fazla şişmiş balonu, hangi kıvılcımın patlatacağını bekliyoruz bir de hepsinin üzerine eklenen tedirginliğimizle.

Yazının Devamı

Yeni dönemin ilk adımları

Salgından bu yana küresel derebeylerin sözcüleri “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyor, tınmıyoruz bile. Türkiye’de de eskisi gibi olmayacağını, 1 Ekim 2024’te “Yeni bir döneme giriyoruz” diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli seslendirdi. Her türlü bir miladın başlangıcındayız ama derebeyleriyle bizim ‘yeni dönem’ birbirinden çok farklı.

Küresel derebeyleri, alıştığınız hayatı sıfırlayıp, devletlerin hakimiyetini bitiren, kendi mutlak hakimiyetlerini perçinleyecek yepyeni bir siyasi, ekonomik ve toplumsal düzene geçiş duyurusu yapıyor. İnsanlığın ne düşündüğünü sormuyor, talimat veriyorlar “Dünya bizim olacak haberiniz olsun, direnmeyin” dercesine.

Adamların yeni dünyası, yeni ve daha güçlü bir sömürü sistemi, insanlık hayrına bir şey yok içinde. Devlet, din ve toplumla çatışma hali bitmeyen derebeylik, küreselleşerek dünya tarihindeki zirvesini yaşıyor. Devleti de dini de toplumu da istediği gibi kullanabiliyor artık.

Yazının Devamı

İnsanın insana Kovid-19 kastı

Küresel derebeylerinin kavgası sertleştikçe ceplerinden dosyalar, bilgiler, sırlar savruluyor. Cinsel sapkınlıklar, küresel dolandırıcılıklar, gıda ve sağlık üzerine kitlesel ölümleri hedefleyen kasıtlı tezgah ve uygulamalar, bu sapkınlık ve ahlaksızlığı, din-tarikat kisvesi altında iyice ileri götürmek… İnsanlığın, lağımı patlıyor!

Saygınlığın tek ölçüsü haline gelen zenginlik, zihinsel ve fiziksel bulaşıcı bir hastalığın adı olacak yakında. Yayılacak mikroplar, tarihin en ölümcül hastalığı ‘Kara Veba’yı aratacak.

2020 yılında Almanya da İngiltere de Kovid-19 virüsünün Çin’deki Wuhan Viroloji Enstitüsü’nde tasarlandığını belirlemiş. The Daily Mail’in haberine göre MI6’nın eski başkanı Sir Richard Dearlove’un o zamanki Başbakan Boris Jonson’a sunduğu raporu çıktı ortaya; “Covid-19’un, Wuhan Viroloji Enstitüsü’nde tasarlandığı artık makul şüphenin ötesindedir” diyor rapor.

Yazının Devamı

102’lik Gençler’in çağrıştırdığı

Ankara sporu, Cumhuriyeti gibi ibretliktir. Olumlu ibretlerdir geride bıraktığı.

125 yaşında Ankaragücü, 102 yaşına giren Gençlerbirliği’yle Hacettepespor’u, Güneşspor’u, Onbirateş’i, Ankaragücü (MKE Ankaragücü’nden ayrı), Harbiye’si, Muhafızgücü, Uçaksavar’ı, Süvari’si, Havagücü, Maskespor’u, Stadspor’u, Kömürspor’u, İstasyonspor’uyla kendine ve topluma faydalı nesiller yetişmiştir bu kulüplerden.

Paranın sporu bozamadığı, mekan, malzeme, duş gibi olanakların kısıtlıdan kısıtlı olduğu, Tandoğan Ankaragücü Stadı’nda soğuktan bıldırcınların donduğu, kömür ve çamur sahalardan başkasının olmadığı ancak yönetici ve sporcuların içten sevgi ve saygı yuvası kulüpler.

Yazının Devamı

Akıllıya hasretiz, aman koyvermeyin!

İnsan beyninin yetişemeyeceği gereksiz bilgi akışı ve bu kirliliği saçmalamasıyla taçlandıran yeni insan modeli, karşılaştığı psikolojik savaştan, bu sefer nasıl çıkacak acaba? Siyasetçinin, bürokratın, akademisyen, iş insanı, “Hıyarım var” diyene hepsinden önce tuzlukla koşan medyanın, kargaşayı söndürmek yerine körükle yellediği yeni bir döngüye girdik.

İnsanoğlunun zaman zaman yaşadığı bir döngü bu. Bu kez biçimi farklı ama özü aynı uygulanışıyla dalıyoruz girdaba.

Adı var bu durumun; anomi deniyor.

Yazının Devamı

Bir ramazan yozlaşması: İftar

En az 100 metre kuyruk vardı Halk Ekmek kapısında. Batıkent’te Halk Ekmek Atlantis Cafe önü. Pide ve ekmek kuyruğuymuş. Ucuz et furyası çabuk söndü, alabilen aldı herhalde, kasap müsaitti.

Yükseldikçe dur denmeyen keyfi fiyatlar, freni boşalmış enflasyon yok herhalde bu ülkede. Resmi ya da özel kurumların ihtiyacı olmayanla iftar açması, huya dönüştü. Yüzlerce ihtiyacı olmayan adam, lüks otel ya da lokantalarda ‘iftar’da ağırlanıyor. Bir öğün yemekten başka otel ya da lokanta hariç, kimseye faydası olmayan, işlevsiz buluşmalar.

Fiyatlar uygun, enflasyon düşükken de göze batan bir uygulamaydı bu. Bu, her zaman göze batacak bir uygulamadır, fiyatla ilgili bir durum değil, ahlaki bir sorun. Ramazanın ruhu ve mütevazılığına tamamen aykırı bir gövde gösterisi.

Yazının Devamı

Ekonomik program yürümüyor

Mantık zinciri, bisikletinki gibi ileriye doğru çevirirseniz yürümeye devam eder. Geriye boş döner, olduğu yerde durur bisiklette olduğu gibi. Bizim ekonomi, bütün ekonomik kuralların dışına çıktı, mantıksızlığıyla zinciri dağıttı.

Ukrayna-Rusya, İsrail-Filistin savaşları ya da 3 buçuk milyon kişinin göçtüğü, 9 milyon kişinin yerinden edildiği Sudan sokaklarına dökülmüş bir iç savaşımız da yok. Ama savaş ekonomisi yaşıyoruz salgından bu yana.

Keyfi fiyat artışlarına o zaman önlem alınmadı, Kahramanmaraş Depremi geldi, bastı gaza köküne kadar. Arkasından uygulanan ekonomik program, mantık ve yaşam zincirini iyice dağıtmaktan daha iyi bir şey yapamıyor. Yerinde bile saymıyoruz, ortada bir program olduğu tartışılır.

Yazının Devamı

Siyasi kasırganın rüzgarı erken geldi

Bütün dünyayı etkileyecek, siyasi salgınlarla ülkeleri hasta edecek yahut sahneden çekecek ya da belki aksine güçlendirecek, siyasi, ekonomik ve toplumsal kargaşa körükleyicisi kasırganın rüzgarı geldi. Dün yüzlerce ülke ve milyarlarca insanın gözü önünde azarlanan üstüne bir de kovulan Ukrayna Devlet Başkanı’nın yaşadıkları, kasırganın beklenenden erken geldiğine işaret.

Masa altından kavga vardı da ABD seçimleri öncesinde ‘Asıl Kavga 20 Ocak’ta Mı Başlayacak?’ diye sormuştuk, o günden bu yana siyasi fırtına kasırgaya dönüşüyor, asıl kavga başladı.

ABD Başkanı Donald Trump ve Yardımcısı JD Vance’in Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenkiy’i aralarına alıp canlı yayında şamar oğlanına çevirmesi, dünya tarihine siyasi skandaldan öte etkileri olacak bir kırılma anıdır.

Yazının Devamı

Toprakçılarla sikkeciler dünyayı silkeliyor

Bunlar birbirini silkeledikçe düzen sandığımız yanlış sistemin bütün pislikleri de yağmur oldu üzerimize ve zihnimize yağıyor. Ekonomik olsun, siyasi olsun, toplumsal olsun, düzen sandığımız neyi tutsak elimizde kalıyor. Düzen dedikleri şeyin özü çürük, niyeti kötüymüş çünkü.

Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilişinden bu yana toprakçılarla sikkecilerin kavgasıyla süpergüç de silkeleniyor. ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı USAİD’in (United States Agency for International Development) kapatılmasıyla dünya çapında ABD’ye çalışan basın-yayın kuruluşları, dernekler, siyasi yapılanmalar yolsuz kaldı.

Dünya çapında ajanslar, televizyonlar, gazeteler, dergiler, dernekler, vakıflar, siyasi oluşumlar var içlerinde.

Yazının Devamı

Alkol terörü

Tabii ki alkollü içkileri övecek halimiz yok, tıbben ve dinen olduğu gibi yasal olarak da sağlığa ve toplumsal düzene zararı tespit edilmiştir. Ancak kaş yaparken göz çıkarıyoruz galiba. Bir buçuk ayda 133 kişi sahte içkiden hayatını kaybetti, Ankara’da en son 63 kişiydi, 36’sı yoğun bakımda.

Terörde bu kadar kayıp vermiyoruz, hiç kulağın üzerine yatılacak zaman değil. İşin ucu uyuşturucuya dayanmıştı, o kısmı atlıyoruz.

Tam 10 yıl önce leblebi gibi satılan ‘bonzai’ okullara inmiş, 2014 Yılı Uyuşturucu Raporu’nda uyuşturucudan ölüm sayısının bir önceki yıla göre 4 kat arttığı tespit edilmiş, kullanım yaşı 11’e inmişti. O yıldan beri sonrası geldi, daha da aşağı indi kullanım yaşı.

Yazının Devamı

Artık Ankara’yı alan mı iktidarı alacak?

‘İstanbul Belediyesi’ni alan iktidarı alır’ ezberi, 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimi’yle bozuldu. İstanbul’u alan CHP, hem de 7’li muhalefet masası ittifakına rağmen, iktidarı alamadı. Ülkeden hatta en yakın ilçesinden kopuk sanki şehir devlet İstanbul’un, ülkenin kaderini belirleme gücü zayıflamış.

Dünyanın en güzel şehrini rant ve siyaset, elbirliğiyle yaşanmaz hale getirdi. İstanbul, ülkenin sırtına yüktür, Yüksek Mühendis Mimar, hocaların hocası Doğan Kuban Hoca'nın pek sevdiğimiz tabiriyle ‘Türkiye’nin koca kafası’dır. Türkiye vücudunun taşımakta zorlandığı koca kafa.

Kafa kocaman da ülkeye yararlı, kurulmaya hazırlanan yeni dünyaya hazırlayacak fikir üretemiyor. Rant ve açgözlülük kanserine yakalanmış, sığ siyasetle yetinen, günübirlik vur-kaçlardan ilerisine bakmayan, bütün ülkeyi güçten düşüren hastalıklı bir koca kafa.

Yazının Devamı

Tufan kesinleşti, bizim de planımız var

Padişahlar, devlet başkanları, imparatorluk yahut krallıklardan ve dahi devletlerden güçlü derebeyleri, sonunda açıktan çektiler kılıçları. ABD seçimleriyle her şeyin mübah olduğu düello başladı, dünyayı bir şiddet tufanıyla sersemletme düğmesine basıldı. Ülkeler, devletler kesmiyor artık, birbirinin zenginliği ve gücüne çökme kavgasını başlatıyor küresel derebeyleri.

Sonu tek dünya ülkesi, tek devlet, tek siyaset, tek ekonomi, robotlaştırılmış tek tip toplum. Gücün de fazlası böyle delirtiyor demek insanı; tanrıcılık şizofrenisi, bu deliliğin son durağı demek.

Doğrudan karşı karşıya gelmiyorlar, herkes kendi hakim olduğu ülke üzerinden birbirini çelmeliyordu. Onların üzerinden, o ülkelerin kanıyla varlığıyla vuruşuyor, ikisinden biri kazanıyor, olan milyonlarca masuma ve sağlıklı devletleşemeyen ülkelerine oluyordu. Türkiye gibi arıza yaratan ülkelereyse iki taraf, beraber çullanıyordu.

Yazının Devamı

Muhalefetin dünyadan haberi var mı?

Adam geldi dünyayı, yetmedi süpergüç kendi ülkesini çalkalıyor, uluslararası siyasette, ekonomide ve günlük yaşamda alışılmadık hatta hiç olmadık şeyler oluyor ve dahası olmaya hazırlanıyor, bizim iktidar olmak istemeyip olmak istiyormuş gibi yapan muhalefetimiz, ne ülkenin ne dünyanın nabzını tutabiliyor.

Tutabilse 23 yıl sürmezdi iktidarsızlığı.

Gözlerine Tayyip Erdoğan perdesi inmiş, ne ülkeyi ne dünyayı okuyabiliyorlar. Meclis ve parti koridorlarından öteye bir ufukları olduğu izlenimi vermiyorlar yaptıklarıyla. Karşılık bulamayınca pazarcı tonuyla seslerini çatallaşana kadar yükseltiyor, söylemlerini hakarete yaklaştırıyorlar.

Yazının Devamı

Takvimden eksiltilen günlerimiz

Kötü insanlar, kötü günler yaşatıyor, kasvetin koyuluğuyla o günler kararıyor takvimde. Acıyla yasla yaşayamadığımız siyah kurdeleler asılı günler. Yaşam sevincimizi emen, söndüren, arsızlık ve vicdansızlığın zift çukurları. Yaşayamadığımız, ömrün takviminden eksiltilen günler.

İran, Irak, Lübnan, Kıbrıs’tan Mısır’a kadar hissedilen, Suriye’de 8 bin 500 kişinin, bizim 54 bin canımızı alan, geriye binlerce yaralı, sakat, öksüz, yetim bırakan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan depremleri, 6 Şubat 2023’te koyu kara bir gün daha ekledi takvimimize.

11 ilde 14 milyon kişinin hayatını tersyüz eden, aklımıza sığmayan, kalbimizi söken bir deprem yaşadık. Onu suç aletine çevirense arsız ve vicdansızlar çetesiydi. 1999 Gölcük ve Düzce depremlerinden zerre ders çıkarmayan müteahhitler, denetçiler, belediyeler, siyasi irade, aynı suçların işlenmesine göz yumunca doğa, altından kalkılamayacak en büyük dersi koydu önümüze.

Yazının Devamı

Muhalefet iktidar olmak istemiyor

İster genel ister yerel seçimler olsun, bitiyor, bir hafta 10 güne seçim düdüğünü öttürmeye başlıyor muhalefet. 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nin daha yılı dolmadı, geçen 10 ayın yarısını yine erken seçim çağrıları, hükümet-muhalefet belediyeleri arasındaki çekişme ve parti içi koltuk kavgalarıyla geçirdik.

Milletin canı burnunda değil, çıkıyor artık, dünyanın derebeyleri bir dünya savaşı çıkarma peşinde, uluslararası ilişkiler ve siyaset kazanı, fokur fokur yeni dünya düzenini pişiriyor ama hâlâ ergen ağızlı dalaşmalar ve tepkilerle havanda su dövme siyasetçiliğinden sıçrayamıyoruz.

Efendiler, şehre hizmet lazım, serbest piyasa istismarcıları ile tekelleşmeye fren, cinnetvari patlayan suç kaynaklarını kurutmak, elimizden kayan çocuk ve gençlerimizi sahiplenmek, yozlaşmış bütün siyasi, ekonomik ve toplumsal değerlerimizi arıtmak ve güncellememiz lazım. Ağız dalaşlarınız ve günübirlik tepkilerinizin hiçbir faydası olmuyor siyaset sanıyorsanız eğer.

Yazının Devamı

Unutulamaz sütoğlan Menendez!

Seni unutmayacağız sütoğlan. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Senatosu’nun 18 yıl, 7 ay, 4 günlük New Jersey’den senatörü. ABD’nin hayrına, Türkiye düşmanlığı kadar çalışmamıştır. Rüşvet almak, yolsuzluk başta, yargılandığı 16 suçlamanın hepsinden suçlu bulundu.

29 Ocak 2025’te 11 yıl hapis cezasını yedi Türk ve Türkiye düşmanı Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez.

En çok Yunanistan ve Ermenistan çıkarlarına çalışmış, yeri gelmiş bu konuda Senato’yu kilitlemiş bir ‘Dış İlişkiler’ Komitesi Başkanı. Yabancı ülkelere çalıştığı, altın külçeler, nakit paralar, lüks arabalar ve diğer rüşvetler aldığı 16 suçu kanıtlanmış kullanışlı bir adam.

Yazının Devamı