Güçlü Türkiye için güçlü başkent
İç siyasette kuyruğumuzu ama dışarıda, bir hedefin peşini kovalıyoruz gayet kararlı olarak. Paçamıza iliştirilmiş çıngırakların gürültüsü, artık bastırmaya yetmiyor aslında gayet açık beyan edilmiş hedefi; Türkiye Yüzyılı. Parti ve kurumlar üstü devlet politikası. Yeni kurulacak dünyanın, en iddialı ülkelerinin ön sıralarında Türkiye.
Çıngırakları paçamıza iliştiren, prangaları bileklerimize kilitleyenler, terörle darbeyle ekonomik krizle ambargolar, dışlamalarla bir türlü önünü alamıyor bu hedefe yürüyüşün. FETÖ’den sonra PKK prangasını söküp atmak üzereyiz.
Paçamızdaki siyasi parti, sivil toplum örgütü, medya kılıklı ayağa dolanmak ve çınlamaktan başka işe yaramayan çıngıraklar da çok aşındı, etkileri zayıfladı.
YENİ GÜÇ MERKEZLERİ OLUŞUYOR
ABD, sömürgelerinden bir bir cephe kaybederken her 100 günde 1 trilyon olmak üzere 37 trilyon dolar borçla bir iç savaşa belki de parçalanmaya hazırlanıyor.
Avrupa, ABD ve İngiltere’nin yutturduğu siyanür hapı Ukrayna Savaşı’yla solan benzinin, çöküşünün farkında değil. Küresel sorunlarda etkileri sıfır, siyasi itibarları da.
Asya’da, Afrika’da, Güney Amerika’da ve Türkiye’nin oyunları bozduğu Ortadoğu’da, yeni güç merkezleri oluşuyor ve yükseliyor. Olağandışı olan, güç değişim sürecinin eskisiyle kıyaslanamayacak hızda gelişiyor olması. Dünyayı kapatan salgın bile duraklatamadı hatta hızlandırdı sanki herkes böyle bir bahane bekliyormuş gibi.
Küresel siyasi, ekonomik ve toplumsal sistemin çöküşü ve çözümsüz bırakılışı, insanlığın birikmiş enerjisini, sisteme karşı açığa çıkarma iklimi yarattı. Sokakları ısınacak ülkelere, yenileri katılacak. Diyorlar “Kül olmaz ateş yanmadan, denizler durulmaz dalgalanmadan.”
DELİ GÖMLEĞİMİZİ YIRTIYORUZ
Türkiye, 12 Eylül 1980’de giydirilen deli gömleğine, son 20 özellikle de son 15 yıldır sığamıyor, gömlekten kurtulup biriken enerjisini atacağı, ısrarla yeni bir üretim, teknoloji ve dolaşım sistemi talep ediyordu. Ona göre de siyaset, ekonomi ve toplumsal yaşam tabii ki.
İşte bu sığamadığımız, sıkıştırıldığımız gömleği yırtıyoruz.
13 Ekim 1923’te Ankara başkent ilan edildi, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet. Pasta dilimleri halinde İmparatorluğu paylaşma niyetli işgalcilerin hiç mi hiç istemeyeceği şey oldu; yeni ve bağımsız bir devlet, üstelik müdahale ve kontrol edemeyecekleri Ankara’da kuruldu.
10 Kasım 1938’in ertesi günü yeni devleti ve başkentini itibarsızlaştırma, mümkünse yıkma çalışmalarına kaldığı yerden devam etti vampir işgalciler. Eli uzun vampirler, Türkiye’nin olduğu kadar hatta daha sinsi yöntem ve kişilerle Ankara’nın dikilen başını bastırmaktan vazgeçmediler.
ANKARA’NIN BAŞKENTLİĞİNİ KABULLENEMEDİLER
2010-2011 yıllarında Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınma tartışmaları hararetlenmiş, sinsi cümleler içinde gizli ya da açık açık, İstanbul’un tekrar başkent olması seslendirilmeye başlamıştı. Ankara başkent olalı neredeyse 90 yıl olmuş, niyet ve kini, zerre eksilmemişti vampirlerin.
Bağımsızlığın merkezi ve direnişin kaynağı Ankara’nın başkentliğini, hiçbir zaman kabullenemediler. Basiretsiz siyasetçi ve bürokratlarımız, parlatacağı başkentini, soldurmaya yardım etti daha çok. Birkaç iyi adamın lastiğe çomak sokan projeleri, uygulamaları, çabalarıyla kanırta kanırta bugünlere geldi Ankara. 102 yıl önce söke söke almıştı başkentliği, bir kez daha hakkı ve itibarını söke söke alıyor.
Hala eğitimi, nitelikli işgücü, insan kalitesiyle ilk sırada başkent. İleri görüşlü nitelikli bir sanayisi var. Türkiye’nin, deli gömleğine en sığamayan girişimcisi, tüccarı, esnafı, sanatçısı, edebiyatçısı, akademisi ve taşrasının kıblesidir. Deli gömleği, önce Ankara’dan parçalanmalıydı.
SÖMÜRGECİ VAMPİRLERİ SEVİNDİRİYORUZ
2014 yılında İsveç’le bir hazırlık maçı, 1992’den beri resmi milli futbol maçı oynanmadı başkentte. Başkente bak!..
Sanayi, ticaret, sanat fuarlarına, sempozyumlara, uluslararası spor etkinlikleri ve konserlere gün yetirilemeyecek, 2 bin 700 yıllık şehirleşme, 150 bin yıllık tarihi ve doğasıyla turizm odağı, ülkenin silikon vadisi olmaya bir numaralı aday başkentin var, vampirleri sevindiriyorsun!
Yeni dünyaya güçlü Türkiye ama güçsüz başkentle girmek, olimpiyat 100 metre yarışlarına topal atletle katılmak gibi bir şey. Olamaz, olmuyor da zaten.
Başkent İstanbul’a taşınsa, yeni bir Türk devleti mukadderdir. Boşa kürek sallıyoruz.
Başkentliğinin 102. Yılı, her saniyesi hakkı, kutlu olsun cefakar Ankara’ya.