Ali İnandım

Ali İnandım

Hayvan Çiftliği

Hayvan Çiftliği, çok hareketli. Asabi finoyla fil, züccaciye dükkanını kırıp geçiriyor. Kırılanların gürültüsünden dünya sesleri duyulmaz oldu. Ezici ağırlığıyla gündemleri bastıran gündem oldu İsrail-İran savaşı. Ne ülke gündemleri ne yerel gündemler başını çıkarabiliyor.

Saatler ve günlerce Tel Aviv ile Tahran’ı gösteren kameraların sabit görüntülerine bakıyor, av ve avcının, koşturma içinde süren mücadelesinin sonucunu, merakla izliyoruz.

Ukrayna’da ayıyla güreştirdiği, aynada kendini aslan gören kedi yavrusundan sonra asabi finoyla fili de Ortadoğu dükkanına soktu kurnaz tilki İngiltere. Yeniden dünyayı paylaşacaklar, dikkat dağıtmak, kargaşa lazım, kışkırtmanın ustasıdır kendisi.

Yazının Devamı

Halkı olmayan devlet: İsrail

Topraksızken İngilizler’in Yahudileri başından savmak için kurduğu tezgahla peyda olan zorlama devlet İsrail, öğrenemiyor da öğrenemiyor devlet olmayı. Yahudileri de umursamayan, sınır içine doldurulmuş kalabalığı kalkan olarak kullanan ama başkalarına ettiği eziyeti onlardan da esirgemeyen bir örgütlenme biçimi.

Adı ‘devlet’ bir örgütlenme var, halkı yok.

Binlerce yıldır huzursuzluğu, son 80 yıldır devleti olduğu halde devam ediyor Yahudiler’in. Ne savaşları ne işgalleri ne soykırımları ne kendileri dahil herkesle kavgaları bitiyor. Devlet olmuş ama kendi devletinde hep diken üstünde yaşayan bir nüfus barındırıyor.

Yazının Devamı

Bilim tekeli de mi kırılacak?

Parayı, siyaseti, gıdayı, yaşamlarımızı kontrol ettikleri gibi bilimi de kontrol ediyordu küresel derebeyleri. Onların çıkarı ve yönlendirmesine göre araştırmalar yapılıyor, ürünler çıkarılıyor, bilimsel bilgi diye eldeki bilgiden kırıntılar, oyalamak üzere önümüze serpiliyordu.

Bütün bilim dallarında olduğu gibi tıp bilimi ve ilaç sanayisi de bu hakimiyetin altında insanlığı istediği yere yönlendiriyor, derman beklediğimiz sağlık sektörü, tekelleşen şirketleriyle canımızı, ticari değere indirgeyerek kazanç kapısı haline getiriyordu. Mutlak tedavi için yapılmıyordu araştırma, geliştirilen tedavi yöntemleri ya da üretilen ilaçlar.

Göreve gelmeden önce de bu çetelere karşı sivri çıkışlar yapan ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy Jr., dünyaca saygın ilan edilen tıp dergilerinin güvenirliğini tartışmaya açtı. Ultimate Human Podcast’ten Gary Brecka’ya konuşan bakan, “Ulusal Sağlık Enstitüleri’nin (NIH) kendi bilim insanlarının araştırmalarını yayınlamak üzere kendi dergilerini çıkaracağını” söyledi. “The Lancet, New England Journal of Medicine, JAMA ve diğer dergilerde yayınlamayı bırakacağız çünkü hepsi şaibeli” dedi.

Yazının Devamı

Bayrama gölgesi düşenler

Milli ya da dini olsun, adı üstünde ‘bayram’, ışıldama günüdür. Kabileden millete, kalplerin bir attığı, tazelenme, dayanışma besinidir toplumların. Karamsarlığın mola günüdür, birikmiş yükü zihinde hafiflettiğimiz. Bayram, bayram gibi yaşanabilirse tabii.

Siyasetin gölgesi büyük olur bayrama düşerse. Ekonomik sıkıntının daha da büyük olur. Yozlaşmanın, bayramı olmaz. Son 30-35 yıldır, bir gelgit kafasıyla yaşıyoruz bayramları, özünden koptuk amacının.

Milli bayramcılar, dini bayramcılar ayrımını soktuk aramıza. Topyekün kutlanırsa bayram sayılacak günleri, siyasi parti mitingi ya da dernek etkinliğine daraltarak zayıflattık.

Yazının Devamı

Kanada da mRNA’dan kitlesel ölümleri açıkladı

Gerçi onlar, çoktan yeni virüsler üretmek ve sözde aşı ya da ilaçlarını geliştirmeye geçtiler bile. İyileştirmeyen aşı ve ilaçlarını…

Hastalık ya da salgınlar ile onlara göre nüfus fazlası azaltılırken bozulan toplum sağlığı ile ekonomiler, toplumsal düzen ve tabii ki siyaset zayıflatılıyor. Devletleri, bir dışarıdan savaştırarak bir de böyle için için zehirleyerek çökertme çalışmaları sürüyor küresel derebeylerinin.

Son 8-9 aydır Türkiye’de alışılmadık grip salgınları yaşanıyor, haber bile yapılmıyor artık. “Kovid-19’un versiyonları” diyorlar, çok belirtilisine ‘kokteyl’ diyorlar, grip belirtileriyle uzaktan yakından ilgisi kalmamış garip hastalanmaları, ‘grip’ diyerek hafifletiyorlar.

Yazının Devamı

Avrupa’nın beyne pıhtı attı

Zaten iyi değildi, Kovid-19 salgından beri hiç iyi değil Avrupa. Yoğun bakıma, oradan hakkın rahmetine teslim edilir bu kafayla devam ederse. Dünyadaki gelişmeleri idrak edemiyor, salgın sonrası hızlanan küresel değişim ve dönüşüm sürecini okuyamıyorlar. Hayal aleminden uyanamıyor, rehavetten çıkamıyorlar.

Beyne pıhtı attı galiba, birbirinden çelişik davranış ve söylemlerinden geçilmiyor. ABD’nin gücünü kendi gücü sandıkları yanılsamaları devam ediyor.

Oysa ABD, salgından beri ellerini bıraktı. Kuzey Akım Doğalgaz Boru Hattı’nı patlatarak 80 yıl sonra böyle açıkladı boşanma kararını.

Yazının Devamı

Soykırım destekçileri hafızayı silme peşinde

Son ısırığı almadan fare gibi üfleyip, kızgınlığı soğutma girişimlerine başladılar. Aman efendim İsrail çizgiyi aşmışmış, Netanyahu çok ileri gitmişmiş, yeni yaptırımlar uygulanabilirmiş… Filistin’de dünyanın canlı yayın izlediği soykırım suçundan sıyrılma girişimlerini başlattı destekçisi Batı kafalı ülke ve kurumlar. Geçen hafta topunun kafasına saksı düştü herhalde ağızbirliği ettiklerine göre.

19 aydır yapılan soykırıma verdikleri desteğe, 1947’den beri göz yumdukları katliam, hukuksuzluk ve işgalleri ekleyerek suçu teşvik ve suça yataklık iddianamesi hazırlanabilir sahte melek Batı için.

Batı aklı, kötülüğün larva yuvası, ülkeleri de onu evrimleştirme laboratuvarı gibi. İnsanlık için daha kötü ve sinsi düşünceleri, geliştirdikleri yeni yöntemlerle evrimleştiriyorlar. İyiyi bile kötüleştirebilen bir zihin zehirlenmesi içindeler.

Yazının Devamı

Derebeylerinin ölümcül kini

Derebeylerinin güç savaşı, insanlık çimenliğini ezip, çoraklaştırmıştır tarih boyunca. Bu seferkiler küresel derebeyi. Ezdiler mi bir bölgeyi değil, dünyayı çoraklaştırıyor, doyumsuzluğun yeni sınırlarını zorluyorlar; dünyanın iliğini kemiğini kuruttukları için birbirinin malı ve hakimiyetine çökme kavgasını başlattılar.

Biz onları, son halleriyle toprakçılar ve sikkeciler olarak tanımladık.

İngiliz İmparatorluğu, bağımsız bir devlet olarak Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulmasını istemiyordu. İsteyenlerse istemeyenler gibi eğitimli, varlıklı ve ayrıcalıklı, bir anlamda dönemin derebeyleriydi aslında.

Yazının Devamı

Devlet olamayacağı kesinleşti İsrail’in

Yaklaşık 3 aydır tek bir yardım kamyonu giremedi Gazze’ye. Ne gıda ne tıbbi ve insani ihtiyaç taşıyan tek bir kamyon. Güçle bir savaş nasıl kaybedilir, mükemmel bir örneği olacak İsrail. Çünkü şirket ya da dünyaya hükmeden sivil toplum örgütü olmakla devlet olmak arasındaki çizgi kalın olduğu halde idrak edemeyen bir toplumlar demek ki.

Devlet olmak, bir kral, lider, çevresinde bakanlar, partiler, parlamentolar, kağıda yazılı yasalar, şekli kolluk güçleri, bürokrasi falan demek değil.

Her kökenden, dilden, dinden insan evladını, insanca yaşatma düzeni ve sanatıyla devlet olunuyor. Medeniyet geliştirerek yaşamı da toplumu da zenginleştirmeye devlet deniyor.

Yazının Devamı

Küresel hesaplaşmada ortaya dökülen kirli çamaşırlar

Bu hesaplaşma, bir dünya savaşıyla bedeli insanlığa ödetilmeden sonlanırsa insanlığın hayrınadır. Ortaya dökülen yolsuzluk ve istismar dosyaları, üstü kapatılmış suç dosyalarının yeniden açılması, karşılıklı gözdağı cinayetleri ve suikastler ile bir eşiğe gidiyoruz dünyaca. Hesaplaşma, ülkeler üstü güç sahibi küresel derebeyleri arasında, paçayı bunların sistemlerine fazla kaptırmamış devletlerin frenlerine basma hamleleriyle kavga, insanlık yararına çevrilmeye çalışılıyor.

ABD’nin, hesabı verilemeyen 21 trilyon dolarlık bir açığı gündeme geldi.

2001 ile 2009 yılları arasında ABD Başkanlığı yapan George W. Bush’un İskan ve Kentsel Kalkınma Bakanlığı Yardımcılığı yapmış aslen yatırım bankacısı olan hesap bilir Catherine Austin Fitts, 28 Nisan’da Eski Fox News sunucusu Tucker Carlson’la yaptığı röportajda, 2017 yılında yayınlanan bir rapordan yola çıkarak yaptığı incelemeler sonucunu yorumlarken açığı yeniden gündeme getirdi:

Yazının Devamı

Yeni sisteme geçiş artık döndürülemez

Kartopunun yuvarlanışı hızlandı, çığa dönüşmesi bu yıl olacak galiba. Bütün ülkelerin iç ve dış gündemleri, takibi ve algılaması iyice zorlaşan bir hıza erişti. Tansiyon başımızı döndürüyor, bayılması da var bunun, ayıla bayıla, yoğun bakıma gire çıka yeni küresel sistem kurulacak artık anlaşıldı.

Ekonomik, siyasi ve toplumsal düzen o kadar bitmiş ki yenisi, kanırta kanırta dayatıyor kendini.

Koca koca kendini ‘gelişmiş’ sınıfında sayan ülkeler, muhakeme yeteneğini yitirdi, yaprak gibi savruluyor daha fırtına başlamadan. Çığ önünde, kibrit çöpü gibi yıkılacaklar akıllarını başına almazlarsa. Aklını, emanet ettikleri küresel derebeylerinden kurtarmaları lazım önce.

Yazının Devamı

Şiddet ve cinneti arttıran aşı: Kovid mRNA

Yeni açıklanmış bir araştırma, 11 Nisan’da yayınlanmış. Özgün bir araştırma yani, başkalarının söylediklerini papağan gibi tekrarlama makalesi değil. Kovid mRNA aşılarının, ciddi nöropsikiyatrik rahatsızlıkları tetiklediği, intihar, şiddet içeren davranış ve cinayet gibi düşünceleri hızla arttırdığı tespit edilmiş.

Ayrıca enjeksiyon yapılan kişilerde beyin hasarı, beyin kanaması, beyin pıhtısı ve bunama vakalarında büyük artışlar yanında Kovid mRNA aşılarıyla bağlantılı 86 ciddi nöropsikiyatrik güvenlik sinyali belirlenmiş. Biz de bir doktor tanıdığımızın aşılar sonrası Türkiye’deki gözlemini ekleyerek paylaşalım; kan hastalıkları ve ilik kanserlerindeki dikkat çekici artış.

Bu konuda daha önce de çok yazdık, bir kez daha şunu peşinen söyleyelim: Biz aşı karşıtı değiliz, en başından beri insan eliyle üretilmiş yapay proteinli mRNA aşıları tartışmalı.

Yazının Devamı

Beyaz eldiven kararıyor

Ülkelerin bir eli demir yumruklu, diğeri beyaz eldivenlidir. Demir yumruğu savaş araçlarını kullandığı zaman, beyaz eldivenliyi, sinsi savaşma yöntemlerinde kullanır. Yaraları o beyaz eldivenle açar, kanatır, kardeşi kardeşe düşman eder kırdırır, silahlı savaş araçlarından çok ucuza istediklerini alıp, kazanırlar.

Beyaz eldiven, kâr amacı gütmeyen sivil toplum örgütü, enstitü, düşünce ya da dayanışma kuruluşu, dernek, vakıf, kilise şeklinde olabilir. O kadar çoklar ki birini tutsanız diğer eldivenler, azimle çalışmaya devam eder.

İçimizi kemiren kurtlar gibi, sabırla, zamana yayarak, istedikleri yaraları açıyor, kanatıyor ve ya toplumu hasta ediyor ya da ülkeyi, çıkarları doğrultusunda yıkıyorlar. NED, IRI, NDI, CIPE, CFR, CHREST Vakfı gibi birkaç isim sayalım örneğin ABD tarafından. Alman Vakıfları, ülkemizde çok etkindir beyaz eldivenlikte.

Yazının Devamı

Trump, medya düzenini de yıkıyor

Bu kavga geçici değil, yeni sistem kurulana kadar en şiddetli yıkımlar pahasına süreceği anlaşıldı. Kovid-19 salgınından sonra ‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ sloganıyla yeni dünya tasarımını uygulamaya koyanların karşısına, ‘Olamayacaksa da sizin istediğiniz de olmayacak’çılar çıktı rakip olarak. Her cephede hararet yükseliyor.

Dünya çapında toplumu yönlendiren hatta güdüleyen hakim kitle iletişim kuruluşları, çelme üzerine çelme yiyor Kovid-19’dan bu yana. Küresel ve yerel rakipleri, günden güne güçleniyor karşılarında. Google ve sosyal medyanın sansürleri bile engelleyemiyor bu güçlenişi.

İnternet, iki ucu keskin bıçak. Medya tekelinin silahıydı, insanlıkla oynamanın şakası yokmuş, kendi silahıyla yara alıyor artık bu tekel. Ulus devletler önlem almaya başladı ve bu küresel kontrolsüz güç, 150 yıla yakın hakimiyetini kaybediyor yeni dünyanın eşiğinde.

Yazının Devamı

Dünyayı karıştıranların içi de karışmış

Belli ki işler istedikleri gibi gitmiyor, başlattıkları küresel rejim değişikliği, takvimlerine uygun yürümüyor. Siyasal, ekonomik, sosyal yaşamı baştan aşağı değiştirmek ve dünyayı hakimiyeti altına almak isteyen, kendini devletler üstü güçler olarak gören küresel derebeyleri, kendi içinde temizlik çalışması başlatmış. Onlara göre temizlik, bize göre bataklığın derinleşmesi.

Temizliğin yapıldığı yer, fitne fesadın, insanlıktan çıkarılışın, savaş ve her türlü çatışmanın tasarlandığı Dünya Ekonomik Forumu (WEF) mağarası. Örgütün Başkanı Klaus Schwab’ı, görevden alıyorlarmış. Geçen yıl da örgüt yönetiminde görevli Schwab’ın çocukları ve birçok yönetici istifa ettirilmiş.

Şu nedenlerle: Örgütün milyonlarca dolarlık olanaklarını kişisel çıkarları için aile boyu kullanmak, ayrımcılık, cinsel taciz, işyeri kültürüne aykırı eylemler.

Yazının Devamı

Yahudi nefreti yüzde 900 artmış

İnsana acımayana, insan acımaz. Hele ki soykırım yapana Almanya’daki gibi, hele ki bütün dünyanın gözü önünde canlı yayın hiçbir rahatsızlık duymayan, vurdumduymazlıkla soykırım kararlığından bir saniye geri adım atmayan İsrail’de olduğu gibi. Hiçbir uluslararası yasa ve hukuk kuralının işlemediği İsrail.

Bir buçuk yıldır her gün, silahsız savunmasız, kadın çocuk demeden insan öldürüyor, aç bırakıyor, ilaçsız bırakıyor, ne kadar hastane varsa vuruyor, Birleşmiş Milletler yardım kuruluşları dahil, Kızılay, Kızılhaçlar dahil aşevlerini bile vuruyor, hedef gözeterek tavuk gibi gazeteci öldürüyor.

Ve hala “Bu kadarı yetmez” diyen siyasilerin tükürüklü avazı çınlıyor İsrail Parlamentosu’nun duvarlarında. Cinnete siyaset dememek lazım, bu kadar organize ve bilinçli cinayeti işleyenlere de siyasi. Yahudiler, çete, mafya, eşkıya türünden birileri ardından sürükleniyor. Bütün Yahudileri, acı ve korkuyla kavuracak yeni bir ateşin ortasına çekiyor Batı’nın ittirdiği Siyonist Yahudi soydaşları.

Yazının Devamı

Dünyanın en sabırlı devleti

Kızgınlar, daha da kızgın ama çok kızgın. Aşırı hararet, muhakeme zincirlerini kopardı; doğruluğu kanıtlanmamış –sözde- bilgi bombardımanı altındayız. Bilgiyi teyit ettirmekle yükümlü medyacılar bile kendi kontrolünden de çıktı, kanıtlanmamış iddialarla hararetini söndürmeye çalışıyor. Sosyal medya, kaynayan lavların dibi, krater ağzında oturmak gibi.

Yanardağ patlasın diye el ovuşturanlar, kratere yönlendiriyor kızgınlıktan artık lav sıcaklığını hissetmeyenleri.

Devlet de ısındı. Atatürk’ten sonra Cumhuriyet’in engellenen, aksayan, çelmelenen yarım ya da eksik işleri ve projeleri için harekete geçti. Bu çelmeleyen, engelleyenlerin hiç istemeyeceği bir toparlanma ve güncellenmeyi, başlattı 80 yıl sonra yeniden.

Yazının Devamı

Gizli işsizlik kurumları: Küresel örgütler

İnsanlık, sonu tahmin edilen ama bilinemeyen bir heyelana yakalandı. Ayağımız toprağa değiyor ancak toprak, Nuh Tufanı gibi ayırt etmeden sürüklüyor herkesi. Tarla açmak için etrafındaki ağaçları kesilen yayla evinin akıbeti. İnsanlığın değerlerini biçtikçe insanlık da yaşam da yavanlaştı, kötülüğün arsızlaşan damlalarıyla çözülen zemin, altımızdan akıyor ayağımız toprağa değiyor sanırken.

Koca insanlık bu heyelana kapılmadan önce önlem alması gereken küresel örgütler ne yapıyor, ne işe yarıyordu acaba? “Ağacı kesme, insani değerleri biçme, heyelandır sonu” diyecek, müdahale edecek kurumlar?

Yüzlerce büyük örgüt, binlerce orta ve küçük ölçekli örgüt var, bu gidişatı önlemeye katkısı olan yok. 11 Eylül 2001’de başlayan sinsi kayma, Kovid-19 salgınıyla hissedilir oldu. Hızlanarak da bir dünya savaşına doğru sürüklüyor insanlığı.

Yazının Devamı

Diplomasi buluşmasında mantar patlatmak

Onca olumlu görüşme ve anlaşmanın yapıldığı Antalya Diplomasi Forumu’nda, dikkatleri dağıtan mantar gibi patladı Amerikalı. Bitki mantar değil bu; içinde barut olup patlayan,

eski bayram eğlencelerimizden. Telin uçları arasına sıkıştırır, şaka diye ürküteceğimiz kişinin yanına atar, tel uçları arasına sıkışan mantar patlar, korkutma üzerine herkes gülerdi. Eğlencesi de bu kadar!

ABD Devleti ve Birleşmiş Milletler’de görevler almış, Latin Amerika, Doğu Avrupa, eski Yugoslavya, eski SSCB devletleri ve Afrika hükümetlerine danışmanlıklar yapmış ekonomi profesörü Jeffrey Sachs, Antalya Diplomasi Forumu’nda söyledikleriyle mantar patlama etkisi yarattı.

Yazının Devamı

Rekreasyonumuz eksikti!

Gözümüzü tırmalayan, söylemesi de zor bir sözcük. Karşılığı var dilimizde ama belediyeler, park, bahçe ya da mesire yerlerine ‘rekreasyon alanı’ demeye başladı. Buralarda ‘aktivite’ yapılıyor ‘etkinlik’ değil.

Rekreasyonu, yenilenme, tazelenme, dinlenme alanlarındaki etkinlikler olarak tarif edebiliriz.

Park da dış kaynaklı bir sözcük ama bizde olmayan, dışarıdan öğrendiğimiz bir uygulama olduğu için özgün adıyla kullanmışız. 1892’de demiryolunun Ankara’ya gelişinden sonra o zamanki adıyla Taşhan yani Ulus, kamu yapılarıyla çevrelenmeye başlar. Türkiye’nin ilk parkı da 1800’lerin son yıllarında, Ulus’ta yıkılan 100. Yıl Çarşısı’yla Ankara Palas arasına kurulan parktır.

Yazının Devamı

Samanpazarı’nın derman dedesi vedalaştı

Ankara’nın en eskilerinden 8’inci eczanesi, Samanpazarı’ndan Kale’ye doğru çıkarken sağda, Can Sokak 4 numaradaki Derman Eczanesi’dir. Kapısında kuyruk göreceğiniz Ankara’nın tek eczanesidir.

Baba Nazmi Dermancı’nın açtığı eczane, 1945’ten beri, 80 yıldır orada. 1956’dan beri de oğul Niyaz Dermancı deva oluyordu dertlere. Eczanede 70, ömründe 98 yılı doldururken hastaları ve Ankaralılarla vedalaştı Niyaz dede.

Çok isteyerek seçtiği ve adanmışlıkla yaptığı mesleğini, arkasından takip eden çocukları ve torunlarına devretti. İki oğlu da eczacı, bunlardan biri de Ulus’ta 1946 yılında kurulan Başkent Eczanesi’nin geleneğini sürdürüyor. 2 Ocak 2013 tarihinde Milliyet Ankara Gazetesi’nde yayınlanan söyleşimizde, biraz tereddütlüydü torunları için; mesleğini seçmelerini çok istiyordu.

Yazının Devamı

Kilise avlusuna bırakılan Avrupa

Bağımsız, kendi kararlarını alan devletlerden oluşuyor sanıyorduk Avrupa’yı, Avrupa Birliği de ‘medeniyet’ olduğu iddiasındaydı.

Kovid-19 salgınından bu yana hızla gelişen birçok uluslararası olayda hiçbir varlık gösteremeyince ki hatta gelişmeleri değerlendirme-yorumlama gereği bile duymadan tren manzarası kıvamında izleyişi, sorunlara hiçbir etkisi olmayan eylemsiz demeçleri, çürüklerini kapatan boyalarını döktü Avrupa’nın; Amerika Birleşik Devletleri’nin basiretsiz ‘bölge bayisi’ çıktı bizim medeniler!

Kendi çıkarları ile çıkarlarına uygun kişi ve kurumları arkalamaktan başka dünya siyasetine bir katkıları yok İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana.

Yazının Devamı

Bayramı da tüketmeden tüketim

Hamamönü’yle Cebeci arasının tarla olduğu eski zamanlar, Hamit Tarlası adı. Ankara’nın bayram yeri. Hem memur hem halkbilimci Şeref Erdoğdu’nun ‘Ankaram’ kitabına şöyle girmiş tekerlemesi:

Hamamönü, hey gidi günler hey!..Bayram yeri kurulurdu buradaHamit Tarlası bir adı daAtlı karınca, kayık, salıncakCanbaz Hokkabaz, liylelek oyuncak

Davullar çalar, çadırlar kurulurÇın çın öterdi Hamit TarlasıÇocuğun bir elinde halka şekeriÖbüründe Tak Tak helvası

Yazının Devamı

Protestoya da uygun değil şehir

Rant canavarı şehirleşme ilkelerini tamamen yıkıp geçtikten sonra adı ‘şehir’ kendi arapsaçı bir kargaşa kaldı elimizde. Çok bina olan yere şehir diyoruz sadece. Betonun ve asfaltın insandan daha değerli olduğu, insan için olmayan yaşam alanları. İçinde yaşamaktan zevk almak yerine içimizi çürüten, ömrümüzü kemiren kurtçuklar yuvası yaşadığımız.

Yavaş yavaş planlı şehirciliği uygulamaya başlamışken 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi, neoliberalizm denen yeni bir siyasi, ekonomik ve toplumsal yaşam biçimi getirdi arkasından. Sonradan anladık; neoliberalizm, altta kalanın canı çıksın sistemi demekmiş.

Neredeyse haksız kazançla eş anlama gelen ‘rant’ kavramı, hakları, ilkeleri, değerleri, insanları yutan bir canavara dönüştü zamanla. Bir kanser gibi insani yaşamın doğasına, iflah olmaz bir hastalık olarak girdi. Her geçen gün daha şiddetleniyor sancıları.

Yazının Devamı