Ali İnandım

Ali İnandım

Eskisi gibi olmayan hiçbir şey ne doğuracak?

Küresel derebeyleri, ellerini ovuşturuyor gidişata göre. Küresel çatışma ve kargaşa da işlerine geliyor, tepkisizleştirilmiş toplum ve devletler de. İki türlü de insanlığa açtıkları savaşı kazanırlar. Konu artık para pul, toprak ya da sömürülecek kaynaklar değil, hepsinin sahibi olunacak mutlak hakimiyet.

ABDsi İngilteresi, Çin’i Rusyası dahil, büyük en küçük demeden hatta adı duyulmamış ama bayrağı olan bir şehir kadar dermansız devletlere bile bulaşması için çabaladıkları kargaşayı besliyor azgın derebeyleri. Hangi ülkenin üstüne tıklasanız, önce boykotlar, protestolar, çatışmalar, savaşlarla dökülüyorlar önünüze.

Bir zamanlar huzur bulmaya gidilen Nepal’in Katmandu’sunu dahi bozdular, daha bir gün önce sosyal medya kısıtlandı diye yapılan protesto gösterilerinde 19 kişi öldü. Uğruna öldükleri o sosyal medyanın sahibi derebeyleri ise çıkan kargaşadan çok memnun. Tam istedikleri; çifte kavrulmuş. Genleriyle oynanmış insan siparişi verilen ülke oldu huzurun son durağı ülke.

Yazının Devamı

Ümit öğütme makinesi: CHP-2

Tam bir yıl olmuş bu köşede ‘ümit öğütme makinesi’ diyeli; 3 Eylül 2024’te. Diyeceğimizi fazlasıyla söylemiş, kendimizce konuyu mühürlemiştik. Hükümette esecek rüzgarlar muhalefetin fırtınalarıyla hissedilmez oluyor, mühür tutmuyor tespitlerimiz. Kısır döngüsünü kıramayan siyaset ve umursamaz siyasetçiler, bütün ülkeyi savururken milleti, girdabında sersemleştiriyor.

Geçen yıl şu paragrafla açılıyor yazımız:

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ne zaman kendini heyecanlandıracak işler yapmaya girişse sonu, seçmen için hayal kırıklığı oluyor.12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra, özellikle 1990’lardan bu yana 30 küsur yıldır bütün ümitleri boşa çıkararak geldi bugünlere. 30 küsur yıldır kıpırdanıp hareket edecekmiş gibi yaptı ama hareketlenmedi yerinden. Her kıpırdanışa boşuna ümitlendi seçmen.

Yazının Devamı

Delirmiş zenginliğin dibe vuran aklı

Dipte zannediyorduk dibi de delebilir bunlar; ne gözleri ne cepleri doyuyor ne sömürme sınırları var. Vahşi sömürüye geçirilen ‘kapitalizm’ ve hastalığın ilerlemiş hali ‘neoliberalizm’ kılıfı eskimiş, saçak saçak dökülüyor ki altındaki çirkinlik iyice görünür oluyor.

Kütüphaneler dolusu ekonomik kuramlar, onların parlatılan sahipleri, üniversitelerde çalınan zamanlar, 50 yıllık kapitalist-sosyalist ‘soğuk savaşları’, pek de akıl, zeka gerektirmeyen tomruk kabalığında bir -‘düşünce’ demeye dilimiz varmıyor- ilkel ihtirasın süslü örtüsüymüş.

Kapitalizm örtüsü saçaklandıkça kaba tomruk, dünyanın en temel çekişmesinin başına döndüğümüzü gösteriyor; insanlığın sömürüyle bitmeyen savaşına.

Yazının Devamı

Bayramların içi yeniden doluyor

Tarihinizi, kültürümüzü, değerlerimizi, bir kez daha yeniden keşfediyoruz. 10 Kasım 1938 saat 9’u 5 geçeden sonra ataleti artarak kireçlenen milli bilincimiz, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra ruhsuzluğa, 1990’lardan sonra ise yozlaşmaya dönüştü. Yavaş ısıda kaynatılırken birden ateşi harladı neoliberalizmin darbesi 12 Eylül.

Dirençli, dayanıklı ve güçlü toplum olmanın koşullarını yıkma öğretisi neoliberalizm, tarihi çarpıtarak, kültürü unutturarak, değerleri aşağılayarak para ve bireyselliği pompalayıp, toplumsal birlik ve beraberliği çözdü. Bunların çözüldüğü hiçbir toplum, güçlü ve dirençli olamadı son 100 yıldır.

Bu siyaset ve onun ekonomisi, ülke ve toplumlarını, yozluk uçurumundan aşağı itme öğretisidir. Din, dil, ırk, güçlü-güçsüz ayırt etmeden insanlık da dahil her şeyi bozma öğretisi. 90 yılın son 45 yılında, ana damarlarımızdan kılcal damarlarımızın derinliklerine kadar sızdı, kanserliğini, her yanımıza bulaştırdı.

Yazının Devamı

Türkiye henüz etkin savunmada

Peşrev bitti, ülkelerin birbirini el enselerle yokladığı aşamadayız şimdi. Herkes rakibin kilosunu, direncini, gücünü tartıyor yavaş yavaş. Bazıları sert el enseler çekiyor, geri adım atıyor tekrar. İsrail-İran, Hindistan-Pakistan, Çin-Tayvan-Filipinler gibi.

Küresel bir güreş başlayacak anlaşıldı, kavgaya dönüşürse şiddeti ne olacak kestirmesi zor şimdilik.

2007 Genel Seçimleri’nden sonra 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimine kadar geçen sürede, çok çalkantılı bir dönem geçirdi Türkiye. Hükümeti gösterip devleti yıkma hamleleri, ardı ardına uygulamaya geçirildi. Dışarının beslemesi ne kadar örgüt, kurum, destekçi varsa yüklendi cümleten.

Yazının Devamı

Atatürk Orman Rant Çiftliği

Holdingler, yüksek yüksek iş merkezleri, AVM’ler tırnaklaya tırnaklaya, saraylar, Ankaparklar avuçlayarak girdi Atatürk Orman Çiftliği’ne (AOÇ). 750 bin metrekare Külliye’ye, 1 milyon 200 bin metrekare Ankapark’a tahsis edildi. 52 bin dönümden 33 bin dönüme düşen Çiftlik arazisinin 11 bin dönümünü, Melih Gökçek’in Ankapark çöplüğü kaplıyor.

7 bin dönüm, holding, iş merkezi ve AVM’lerde. 2022’de 37 dönümüne de ABD Büyükelçiliği yerleşti. 2013 yılında satın almış, 2022’de muradına ermişti Çiftliğe yerleşen ABD. Yukarıdaki tırnakçı liste yanında sırıtmayacak bir katılım!

Ankara TMMOB Peyzaj Mimarları Odası, Çevre Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve Ankara Barosu, bu ihlallere davalar açtı.

Yazının Devamı

Ankara’nın gelişemeyen ilçeleri

Kalecik, Evren, Güdül, Çamlıdere, Haymana ve Bala, Ankara’nın 25 ilçesinden sondan altıncı sıradakiler. Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ‘2022 İlçelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması’ raporunda yine sondan altıncılar. SEGE denen bu raporun 2004 yılındaki sıralamasında da aynı yerlerini koruyorlardı.

Bu sefer Türkiye İstatistik Kurumu’ndan (TÜİK) iller ve ilçeler arası sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralaması geldi. Türkiye çapında iller arasında Ankara birinci sırayı alırken ülke çapında ilçeler arasında Çankaya birinci olmuş. Etimesgut ve Yenimahalle, başkent ilçeleri arasında ikinci ve üçüncü sırayı almış.

Bizim altılı yanına, Kızılcahamam’ı da katabiliriz son rapora göre. Bu yedilinin bazıları, 2004 sıralamasının en gerilerindeyken onun da gerisine düşmüşler.

Yazının Devamı

Bu görüşme barışa yetmez

Dünyanın kilitlendiği Putin-Trump görüşmesi, bir şeylere adım olabilir ama Üçüncü Dünya Savaşı senaryosuna etkisi olacak görüşme olamaz. ABD’si, İngiltere’si, Avrupa’sı ve İsrail’iyle Batı, kaçınılmaz bir çöküşün yokuş başından patlak frenle inmeye başladı.

Kaldırılamaz borç yükü altına girdiler, paraları yeni seçeneklerle karşı karşıya, değersizleşecek yani, sömürge alanlarını kaybediyor, yuvarlak dünyanın hiçbir yerinde derde çare sorun çözemiyorlar.

ABD’nin borcu 37 trilyon dolara ulaştı, her 100 günde 1 trilyon dolar arttığı söyleniyor. İstediği kadar silah, sosyal medya satsın, gümrük tarifeleriyle oynasın, bugün başlasa 50 yıl kapatamaz bu borç artış hızına göre. Belki de hiç ödeyemeyecek.

Yazının Devamı

mRNA aşılarında yeni olumsuz gelişmeler

ABD ve Güney Kore’den geldi haberler. ABD, mRNA aşı araştırmalarından 500 milyon dolarlık desteğini çekti, Güney Kore, daha önce Kanada’da yapılanın benzeri bir araştırmayla mRNA aşılarıyla artan ölüm oranları arasındaki ilgiyi saptayan çalışmasını açıkladı.

Başlamadan tekrar anımsatalım; asla aşı karşıtı değiliz. “İnsan eli değmiş” derken mRNA aşılarına doğal olmayan insan müdahalesini kastediyoruz. mRNA’da, mücadele edilecek proteine karşı talimatlar içeren genetik kod ya da kodlar yerleştiriliyor insan eliyle. Ancak sorun da burada, doğal olmadığı için vücudun, genetiği değiştirilmiş, tanımadığı bir proteinle karşılaşmasında çıkıyor.

Bu arada genetik kodların, kötü niyetle de kullanılabildiğini anlıyoruz. ABD Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanı Robert F. Kennedy Jr.’ın, 6 Ağustos’ta yaptığı videolu açıklamasında bu ayrıntıyı görebiliriz.

Yazının Devamı

Devletin sopasını göstermezsen

Devletin sopasını göstermez, sopalık adamları yönetici, siyasetçi yapar, piyasayı haramilere açarsan olacağı buydu zaten. Birikmiş pislik, kendiliğinden patlıyor artık. Her göz yumulan kötü ve kötülük, olmayanlara, yapmayanlara da örnek oldu. Toplumsal kişiliğimiz oldu arsızlık.

Devletten korkmuyorlar.

Biriktikçe toplumun ve ülkenin damarlarını tıkadılar, yığıldıkları yerler kendiliğinden patlıyor. Terör örgütünden mafyasına ve dahi istihbarat örgütlerinin kullanımına en uygun ortama göz yumduk.

Yazının Devamı

“Küresel kumpas sökülüp atılmıştır”

Aralık 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılma süreci, Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’un istifasıyla başlamıştı. Sovyetler’in dağılması, soğuk savaşın bitişi demekti. Küresel güç dengesi bozulacak, ağır basan kefe, ağırlığıyla yere çakılacaktı yani. Böylece kefede ağır basan Batı Bloku’nun çöküşü başlamış, çakılma sesleri geliyor artık baş döndürücü hızla yaşanan gelişmeler eşliğinde.

Rusya öncülüğünde Sovyetler ve taraftar ülkelerle oluşturduğu Doğu Bloku ile ABD öncülüğünde İngiltere-Fransa desteğiyle devletleri arkasına alan Batı Bloku, ‘Soğuk Savaş’ denen bir dengede dünyayı yönetiyorlardı. Ona göre ekonomi, siyaset, toplumsal düzen oluşmuştu.

Denge bozuldu, terazi, ağır kefeye doğru yıkıldı.

Yazının Devamı

Siyonistler bütün Yahudileri damgaladı

Turist olarak gittikleri ülkelerde protestoyla sokulmuyor, Hollanda’da da olduğu gibi konsere giden askerleri savaş suçlusu olarak tutuklanıyor, İsrailli bakanların ülkelere girişleri yasaklanıyor, havayolları geçiş izinleri verilmiyor, en son Birleşik Arap Emirlikleri’nden bile saldırı korkusuyla diplomatik personelini çekmek zorunda kalıyor, önce halkların başlattığı protestolar, Beyaz Saray koridorları dahil artık ülkelerin meclislerinden yükseliyor, iki yıldır tam destek arkalarında duran kaypak Avrupa, birdenbire karşıt demeçler veriyor, ABD’ye rağmen Birleşmiş Milletler’de 130 ülke, üst düzey temsilcilerle Filistin Konferansı yapıyor.

Yahudiler, bir kez daha Yahudiliğini gizlemek zorunda kalıyor bir avuç Siyonist kılıflı sapkın tarafından. Kendinden başkalarını ‘insansı yaratık’ gören, önce insanlıktan sapmıştır zaten, soykırımcılığı normaldir bu psikopatlığın.

Dünya kamuoyunun çoğu, Siyonizm’le Yahudiliğin farkını bilmez, yani ‘soykırımcı’ etiketi, bizzat Yahudiler marifetiyle yapıştırılmıştır tüm Yahudilere. Siyonist olmayan çoğunluk Yahudiler bile bu soykırıma karşı seslerini duyuramadı.

Yazının Devamı

Arsızı cezalandırmayınca

Bir atasözümüz var. Bir musibet bin nasihatten yeğdir. Musibetlere doymuyoruz ders almak için. Hala depreme dayanıksız bina yapıyoruz, dere yatağına ev, tedbirsizlikle ya da çıkar için orman yakıyoruz. Ne nasihatten ne musibetten…

Buna ‘arsızlık’ deniyor.

Meşrebi geniş, sınırsızdır arsızlık. Yasayla, kolluk gücüyle cezayla durdurulamayanı, psikopatlık oluyor artık, normalde doğru tecride.

Yazının Devamı

Demokrasi hayaleti öldü

Bir asırda tarifi olan ama sınırları belirsiz, nereye koysan oraya uyar ‘demokrasi’ peşinden koşturdu, oyaladılar bizi. Uzandıkça tutamadığınız, dokunur gibi olup elinizin içinden geçtiği bir hayaletle. Yüzyılın sözde en etkili ama somutlaşamayan kavramı. Herkesin kişiliğine göre şekillenen, bedensiz, şeffaf, varlığında ısrar edilen bir sis yumağı. Biri üfleyince çok fena dağıldı hayalet sisimiz.

İsrail, insan olmanın, vicdanın, ahlakın, inancın bütün değerlerini çiğneyerek üfledi, demokrasi ve kuyruğu ‘insan hakları’ hayaletlerini, savurarak öldürdü insanlık algısında.

Nerede varmış bu demokrasi ve insan hakları? ABD’de mi, Avrupa’da mı, Asya’da mı?

Yazının Devamı

İsrail’in dost düşmanları

İsrail, çıkışı yaptı, sonuna azimle koşarak gidiyor. Onu cesaretlendirenler, iskambil kağıdı ülkelerden sonra Türkiye’nin önüne sürenler, o devleti kurdurup kollayanlar olacak anlaşılan.

Bir aydır sözde özerk ama beton gibi devletin sesi ve güdüleyicisi İngiliz BBC Haber Kanalı, 2 yıldır sessiz kaldığı İsrail mezalimi, işkence ve soykırımı aleyhinde haberler, kısa belgeseller, yorum programları yayınlamaya başladı. İsrail’in karşısına geçiverdi.

1915’te Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması gereğini içeren Filistin’in Geleceği Planı’nı kim hazırlamıştı? İngiliz Dışişleri Bakanlığı.

Yazının Devamı

Papazın Bağı rant yolcusu mu?

Mübadeleyle giden azınlık malı ihaleye çıkmış, 3 bin sarı liraya 1923’te almıştı babası. O zaman da Papazın Bağı deniyor araziye. Çankaya ilçesinin Gaziosmanpaşa Mahallesi’nde, beton deryasında bir nefes adası.

Alındığında 23 dönüm, bugün 16 dönüme düşmüştü rant ve beton canavarının iştahından. Daha da doymuyordu kalanını yutmak için. Sahibi Hikmet Kuloğlu, bu canavarlara karşı aşı bıçağıyla direniyordu hem bağın hem doğanın Don Kişot’u olarak.

Babası gibi doğasever, bağın her ağacı, kuşu ve böceğiyle hem ilgili hem bilgili Hikmet bey ile kar yağdığı ya da yağmurun dona çekeceği gecenin sabahı eşi Gülseren hanımla uyumayıp, gece kanatları donunca patır patır dökülen kuşları toplamaya çıkan, bir palto içinde sıcak yerde cana gelmelerini bekleyen ailesi.

Yazının Devamı

İçimizi karıştıran kol dirseğinden kesildi

Kimine göre 60 yıl, kimine göre 50-55 yıl önce oluşmaya, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra güçlenmeye başladı bu kol. Son 30 yıldır çok zaman kaybettirdi Türkiye’ye; çok işini engelledi, çok değerli insanına kıydı, daha çoğunu liyakat linçleri, iftira, tehdit ve sürgünlerle kıyma makinesinde öğüttü. Bir kolu şimdi kendini fesheden PKK’ydı, diğeri FETÖ, 15 Temmuz 2016’da dirseğinden kesildi devletin boğazına sarılma cesareti gösteren FETÖ kolu.

ABD’nin küresel bir istihbarat örgütü planlamasıydı ama İngiltere ve İsrail anılmadan, kuyrukları Avrupa’nın körü körüne desteği olmadan olamazdı FETÖ. Sonra, PKK gibi, Türkiye aleyhine kim sipariş verse geri çevirmeyen, hizmetleri karşılığında para basma makinesine dönüşen küresel bir örgüt oldu çıktı.

Batı’nın en sinsi planı, Türk tarihinin en büyük ihanetini yazdırdı tarih sayfalarına.

Yazının Devamı

Aynı yerden 47 yıl daha kanattılar

Bin yıldır bir arada yaşayan kardeşlerin arasına fitne sokmayı başarmışlardı, son 200 yılını bu fitnelerin çatışmalarıyla geçirdi kardeşler. Kardeşler ne zaman barışacak olsa, yara ne zaman kabuk tutacak olsa kavgayı yeniden başlatmayı, kabuğu tırnaklayıp yarayı yeniden kanatmayı becerdi fitneciler.

Fitnenin kralını İngiliz Krallığı yapıyordu, Osmanlı’da da Türkiye Cumhuriyeti’nde de diğerlerine akıl hocalığı yapıp örnek olan İngilizler’in yolundan, ABDsi, Rusyası, İsrail’i Fransası, nihayetinde Avrupası Türklerle derdi olan, nereleri kurcalayınca neyi bozabileceğini öğrenmişti.

Hatta PKK, bir örgütten, kim olduğu fark etmeksizin parayı bastıranın işini halleden bir hizmet sektörü holdingine dönüşmüş, ne Marksizm-Leninizm’le ne Kürtlükle ilgisi kalmış, şirkette neredeyse Kürt kalmamıştı.

Yazının Devamı

Özel’in çıkışına FETÖ bile cesaret edemedi

Memleketin ince, kalın bütün ayarlarıyla oynanmaya, bütün düğmelerine basılmaya başlandı yine. İnceler tutmayınca kalın ayarlara geçerler her zaman. İstedikleri olmayınca cızırtılı kanala ayarlar, algınızı körleştirirler. 10 yılda bir darbesiz bırakmazlar, yaş günü kutlar gibi...

5 Temmuz’da 3 buçuk saat süren olağanüstü MYK toplantısından sonra CHP Genel Başkanı Özgür Özel, siyasi çekişmenin yönünü değiştirecek sokak kavgası ağzıyla sivriltilmiş basın toplantısını yaptı.

Cumhurbaşkanı, AK Parti ya da savcılara eleştiri dozu çok yüksekti ama Mısır’da 2013’teki sokak olaylarını hatırlatan ve sonrasında imadan öte açıkça içini dolduran “..Ondan sonra Mısır’daki meydanı izlediğiniz gibi televizyondan izlersiniz Türkiye’deki o demokrasi meydanlarını.. Sokağa davet edeceğim günü ben bilirim..” deyip, “..O gün sen ne hale düşeceğini kendin düşün. Ama bana bu milleti sokağa davet ettirme. Aklını başına topla..” cümleleri birleşince…

Yazının Devamı

IMF kendi silahıyla mı vuruluyor?

Ekim 2019’da ABD Başkanı Donald Trump, Suriye’ye müdahalesi ihtimali üzerine “.. sınırların dışında olduğunu düşündüğüm bir şey yaparsa, Türkiye'nin ekonomisini mahvederim ve yok ederim.. Bunu daha önce yaptım..” demişti devlet adabına aykırı. Yaptılar da…

Kiminle yaptılar? Küresel sermayenin yolladığı selamı alıp, durumdan görev çıkartan Türkiye’deki şubeleriyle. Kovid-19 salgını mükemmel ortamı yarattı, ekonomide baskın ağırlığıyla hakim bu emre amade şubeler, gereğini yaptı; uçurulan fiyatlarla 6 ayda enflasyon birinciliğine taşıdılar ülkeyi.

Türkiye, Suriye, Balkanlar ve Karabağ’da olduğu gibi sınırları aşmak, Kıbrıs’ta yeni hamlelerle küflü masayı yıkmak, Libya’yla bir ‘Deniz Yetki Alanı Mutabakatı’yla çıkarlarına sahip çıkmak, savunma sanayisinde ardı ardına dizginlenemeyen adımlar atmak gibi pek çok konuda yolunda yürümekten vazgeçmedi. Bizim enflasyon da bir türlü düşmedi tabii.

Yazının Devamı

Bayrağı para olanın ülkesi neresidir?

Londra bile değilmiş!

Aşırı zenginler, zenginliğin güveniyle söyleyebilme hakkına sahip olduğunu düşündüğü büyük sözler eder, cesur davranışlar sergiler. Paranın gücüyle edinilen liderlik yanılsaması, toplum ve devletler için, saman dolu bir korkuluktan daha dolu olmayabilir.

Norveç doğumlu, Londra’da yaşayan ama Güney Kıbrıs vatandaşı çok kimlikli milyarder işadamı John Fredriksen, “İngiltere, bana Norveç’i gittikçe daha fazla hatırlatıyor. Norveç gibi cehennemin dibine gitti. Norveç’ten olabildiğince uzak durmaya çalışıyorum” diye dünyaya da duyurarak Londra’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne taşındı.

Yazının Devamı

Artık trilyon dolara doymuyorlar

Milyar dolarlara doymuyorlardı, trilyon dolarlara doyamıyorlar artık. Zenginlik hastalığa, zenginler de akıl hastasına dönüştü. Sermaye, son 10 yıldır çığ oldu ceplerine akıyor. Kovid-19 salgını, çığın önündeki bütün engelleri kaldırmış görünüyor. Küresel ekonomik ve toplumsal sistem, büyük bir alt-üst oluşun bir kez daha arifesindedir.

8 milyar 355 milyonluk dünya nüfusuna, 3 bin adam ağır basıyor terazinin kefesinde. ‘Eşitsizlik’ demek bile mantıksız bir tanımlama bu dengesizliğe, terazi kırılmış.

İnsanoğlu, ekonomi diye bir kez daha doyumsuzluğun çıkmaz sokağına sıkıştırdı kendini, debelenmeden, yeni hamleler, savaşlar yapmadan, küresel kargaşayla çalkalanmadan çıkamaz bu sokaktan. Akıl hastalığıyla ilgili kısmı, bile bile bu sokağa girmesidir.

Yazının Devamı

İsrail’in oyuncağını elinden aldılar

İran’ın nükleer tesisleri vurulurken çocuksu bir coşkuyla ABD ve Başkanı Donald Trump’a teşekkür eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, oyuncağının elinden alındığının farkında mı değildi, vermeye mi zorlanmıştı? Netanyahu’nun değil, İsrail devlet politikasıydı İran’ı nükleer silah bahanesiyle düşmanlaştırmak.

İşgal ettiği ülke, bölge ve dünya siyasetinde, İran düşmanlığıyla meşruiyeti güçlenmişti İsrail’in. İşte heyecanlı Netanyahu, kendi eliyle 40 yıllık meşruiyet gerekçesini, gönüllü teslim ediyordu nükleer tesisleri ve İran’ı vururken.

2012 yılında Amerika’nın Eski Dışişleri Bakanı, Amerika Ulusal Güvenlik Müsteşarlığı yapmış ama dünya siyasetçilerinin ağzından çıkana dikkat kesildiği Henrry Kissinger, “10 yıl içinde İsrail diye bir devlet olmayacak” demişti.

Yazının Devamı

Yapay zekanın ölü interneti

Yapay zeka akla zarar hızla gelişirken intihar mı ediyor insanlığı mı öldürüyor acaba? Hem intihar edip hem insanlığı öldürüyorsa?..

2021 yılında agoraroad.com sitesinin Macintosh Cafe forumunda ‘IllimunatiPirate’ adlı kullanıcı, Ölü İnternet Teorisi: İnternetin Çoğu Yalan (Dead Internet Theory: Most of the Internet is Fake) başlıklı bir gönderi paylaşıyor. Çok ilgi görüyor.

Paylaşımın ana fikri; internetin insandan ve içerikten yoksun, özgünlük ve alınabilecek pek bir şeyin kalmadığı, ‘bot’ denen robot hesapların ele geçirdiği, şişirilen devasa bir sıcak hava balonundan ibaret hale dönüştüğü biçiminde.

Yazının Devamı