Önce savaş mı ekonomik çöküş mü?
Geçtiğimiz hafta hem ABD borsalarında hem kripto para piyasalarında, devletlerin gözü önünde ardı ardına vurgunlar yapıldı. Öyle basit vurgunlar değil, bir gün içinde 650-700 milyar dolar civarında bir para el değiştirmiş.
Aynı hafta Uluslararası Para Fonu (IMF) eski baş ekonomisti Gita Gopinath’ın, bizim ‘sikkeci’ dediğimiz küresel derebeylerinin dergisi The Economist’te, ’35 Trilyon Dolarlık Servet Silinebilir’ başlıklı makalesi yayınlandı. 20 trilyon dolarlık kısmının, ABD halkının cebinden silinmesi öngörülüyor bu arada.
Uzmanlık alanımız değil, bunların olabilirliğini ekonomist gözüyle yorumlayamayız ancak olayları yan yana koyunca fırtınanın, nereden ve nasıl kasırgaya dönüşeceğini tahmin edebiliriz. Yolunu yapıyorlar…
Daha önce değinmiştik; sadece 2024 yılında zenginlerin servet artışı, 2 trilyon dolardı. Bu zenginliğin yüzde 60’ı çalışarak değil, miras, kayırmacılık, tekelcilik ve sömürgecilikten kazanılıyor, kalanı da böyle borsa ve sahibi, kaynağı, merkezi belli olmayan hayalet değer kripto paralardan.
BORSA KUMARHANE, KRİPTO PARA YATIRIM OLURSA
Borsa ve kripto paralardan zenginleşebileceğini sanan uyanıklar ise eninde sonunda büyük balıkların lokması oluyor.
El Cezire kanalında izlediğimiz belgesel, ibretlikti: ABD’de, yıllarca küresel borsalar ve kripto para konusunda kurt olduğunu sanan uyanık ve onun gibiler, 10 dakika içinde ne olduğunu anlayamadan bütün servetini yitirmişti.
Birilerinin örgütlü işi olduğunu söylüyor, mahkemede hak arıyorlardı. Sanki kendileri,başkalarının düştüğü tuzaktan beslenmiyordu. En son parkta yürüyüş yaparken bizimkini çekmiş belgeselciler, temiz havada!
Borsayı kumarhane, kripto parayı yatırım olarak görürsen kasa, yani yine sistemin kurucusu derebeyleri kazanır. Hiçbir şey üretmeden zenginlik, derebeylerinin marifetidir.
SERSEMLET ÖNÜNDEKİNİ AL
Gopinath hanımefendi, müthiş tespitiyle sonlandırmış makalesini: "Dünya artık çok dar bir temel üzerinde duruyor ve bu temel sarsıldığında yalnızca ekonomi değil, tüm küresel düzen yeniden yazılacaktır.” Yani “Bu çöküş olursa dünya düzeni değişir” diyor.
Kimin aklına gelirdi bu müthiş tespit! “Böyle yapacağız” diyememiş te… Hanımefendi, çöküşü dayandırdığınız gerekçelerin sebepleri, bu politikanın mucidi ve uygulayıcısı, görünüşe göre de patronlarınız, aynı adamlar. Tebligatı mı size yaptırıyorlar?
Yeni dünyanın kapısına doğru, eşiğe epey yaklaştığımızı, insan aklının sindiremeyeceği makineli tüfek seriliğindeki gündem bombardımanından da anlayabiliriz. Bizi sersemletiyor, muhakeme melekemizi köreltiyorlar birini anlayamadan diğer ve diğer gündemlerle. Küresel derebeyi de böyle olunuyor zaten; sersemlet, önündekini al.
DEREBEYLERİNİN DERDİ ARTIK PARA DEĞİL
Daha önce de pek çok kez tekrarladığımız gibi; bu küresel derebeylerinin derdi para değil artık. Bu serveti ve gücü edindikleri sistemi yarattı, işletti ve şimdi kendi elleriyle sonlandıracaklar. Balonlaşmış ekonomi ve şişkin değersizleşmiş parayla alacakları yol kalmadı. Yasa ve kurallarla ayaklarına dolanan, devletlerden kurtulmak istiyorlar.
Mutlak güç, mutlak iktidar, dünya serveti ve devletine sahip olmak.
Üçüncü Dünya Savaşı tamtamları çalınıyordu, ekonomik çöküş tamtamları da tıngırdamaya başladı. Bir de beklenmedik, Kovid-19’dan çok daha güçlü bir salgının yayılma tamtamlarıvardı şimdi sesi kısılarak geride unutturulan.
Savaş mı, ekonomik çöküş mü, salgınla mı omuzlayacaklar yeni dünyanın kapısını? Önce hangisi? Hepsini zorluyor derebeyleri.
HALA BU CENDEREDEN ÇIKIŞ UMUDUMUZ VAR
Derebeylerinin çürüttüğü insanlık ve dünya düzeni, bir ihtimal de insanlık ve vasfını tamamen kaybetmemiş devletler eliyle yeniden kurulabilir. Tamtamlarını başlarına çalma, kapıyı önden açarak boşluğa yuvarlanmalarını sağlama ihtimali de var.
İnsan, muhakeme yeteneğiyle insanlığını, devletler, adalet ve düzen kabiliyetiyle devletliğini korursa ‘yeni dünya’ diye bir başka jelatinli cehenneme tıkamaz bizi zenginlikten aklını yitirmiş bu derebeyleri.
Kendi ‘yeni dünya’sını, siyasi, ekonomik, en yeni teknoloji ve toplumsal yapısıyla bu üretmeden zenginleşen asalaklaşmış derebeylerine direnerek, kendi kurabilir insanlık.