Kuraklık dün öngörüydü, bugün gerçek oldu

Dr. Mevlüt Şahin

Dr. Mevlüt Şahin

Tüm Yazıları

Türkiye, 2024 ve 2025 yıllarında iklim değişikliğine bağlı olarak son 65 yılın en ciddi kuraklıklarından birini yaşamaktadır. Meteorolojik verilere göre, özellikle İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Trakya bölgelerinde yağış miktarı uzun yıllar ortalamasının yüzde 40 ila yüzde 60 altında gerçekleşmiştir. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde yıllık yağış miktarı son 10 yılda yüzde 20 oranında azalma göstermiştir.

Kuraklık, gıda üretiminde hem verim hem de kalite kayıplarına yol açmakta; tarım girdilerinde (elektrik, su, tohum, yem, mazot v.b) maliyetlerin yükselmesine sebep olmaktadır. Çiftçilerimiz 2025 yılında kuraklık nedeniyle yüzde 85’lere varan oranda verim düşüklüğü ile karşılaşmışlardır. Kuru tarım yapılan tahıl alanlarında verimler dekara 50-100 kilogramlara kadar düşmüştür. Türkiye İstatistik Kurumunun 2025 yılı bitkisel üretim ilk tahminine göre geçen yıl 20 milyon 800 bin ton olan buğday üretimi yüzde 5,8 oranında düşüşle 19,6 milyon tona gerilemesi beklenmektedir. Arpada ise, geçen sene 8 milyon 100 bin ton olan üretimin yüzde 8 düşüşle 7 milyon 450 bin tona gerilemesi bekleniyor. Ulusal Hububat Konseyi’nin hasat öncesi tahminine göre ise buğday üretiminin 18 milyon 650 bin ton olması beklenmektedir. Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu başta olmak üzere birçok bölgemizde çiftçilerimiz maliyetini kurtarmayacağından tarlasına biçerdöver dahi sokmamıştır. Yalnızca kuru tarım alanlarında değil, sulanabilen alanlarda da verimler önemli ölçüde düşmüştür.

Önümüzdeki günlerde hasadı başlayacak ayçiçeği üzerinde de kuraklık tehdidi bulunmaktadır. Trakya bölgesi, Türkiye ayçiçeği ekim alanlarının yüzde 46’sını, ayçiçeği üretiminin ise yüzde35’ini karşılayan önemli bir bölgemizdir. 1 Ekim 2024 – 30 Haziran 2025 dönemini kapsayan 2025 üretim yılı yağışları Marmara Bölgesi’nde yüzde 29 oranında azalmıştır. Haziran ayında Marmara Bölgesi son 54 yılın en düşük yağışını almıştır.

Hal böyle iken; kuraklığın olumsuz etkilerini azaltmada ya da yok etmede tüm toplum fertlerine önemli görevler düşmektedir. Bu mücadeleye; siyaseti, politikayı, seni, beni, onu, bunu, şunu karıştırmadan herkes gönülden destek vermelidir. Mesela suyu tasarruflu kullanmalıyız, çocuklarımıza suyun önemini ve neden tasarruflu kullanması gerektiğini öğretmeliyiz, israf edenleri uyarmalıyız.

Tarımda halen birçok bölgede salma sulama yapılmakta, bu yüzdende su kayıpları yüzde 60’lara kadar ulaşabilmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı vahşi sulama yapılmasını yasaklayabilir. Söz konusu bakanlık damla ve yağmurlama gibi modern sulama sistemlerine yüzde 50 hibe desteği vermektedir. Bu desteği alabilmek için detaylı projelendirme ve hayli fazla prosedürler vardır. Bunlar sadeleştirilip süreç hızlandırılmalıdır. 2024 yılında 15 bin çiftçi bu desteklerden faydalanmıştır. Salma sulama yapan ve basınçlı sulama sistemlerine geçiş imkânı olmayan üreticiler için hibe oranı arttırılabilir.

Yeni destekleme modelinde su kısıtı desteği adı altında yer altı sularının tarımsal açıdan yetersiz olduğu 11 ilde 52 ilçede ilave destekler verilecek. Su kısıtı desteği susuzluk yaşayan diğer il ve ilçelere de yaygınlaştırılmasının da uygun olacağını düşünüyorum.

Günümüzde ileri teknoloji ürünleri, yeni nesil sensörler, yapay zekâ ve algoritmalar tarımsal sulama alanında da kullanılmaya başladı. Bu sistemler kullanılarak sulama otomasyonu sağlanabilmektedir. Bu sistemlerin amacı, su stresinin bitki üzerindeki olumsuz etkisini önlemek, bitki suya ihtiyaç duyduğu an su verilmesini sağlamak, en yüksek düzeyde su tasarrufu sağlamak ve ayrıca zamandan ve iş gücünden tasarruf edilmesini sağlamaktır. Söz konusu yapay sekaya sahip bu akıllı sulama teknolojileri ve sistemlerini tanıtmak ve yaygınlaştırmak içinde Tarım ve Orman Bakanlığının kredi desteği ya da hibe desteği vermesinin gereklilik arz ettiğini düşünüyorum.