Stratejik ürün Soya Fasulyesi
Soya fasulyesi, yüksek protein oranı, enerji değeri ve çok yönlü kullanım imkânı sayesinde yalnızca hayvancılıkta değil, gıda, kozmetik, tutkal, mürekkep, sabun, mazot, böcek ilacı, alkol, plastik ve lastik gibi 400’ün üzerinde endüstriyel ürünün üretiminde kullanılmaktadır. Dünya genelinde stratejik bir ürün kabul edilen soya fasulyesi, artan nüfus ve yükselen protein talebi nedeniyle her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır.
Soya fasulyesi fiyatları, 21. yüzyıl ekonomisinde sadece iklim şartları, ekim alanları ve birim alandan alınan verime bağlı olarak değişiklik göstermemektedir. Soya fasulyesi fiyatlarını; uluslararası politikalar, sürdürülebilirlik, enerji ve jeopolitik dengelerde etkiler hale gelmiştir. ABD Başkanı Donald Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping arasında Güney Kore'de gerçekleştirdikleri görüşmede tarımsal ürünlerden sadece soya fasulyesi ticareti önemli konular arasında yer aldı.
Ancak, Ülkemiz ihtiyaç duyulan soya miktarının sadece %6’ sını üretebilmekte, %94’ü ise ithalat yoluyla karşılamaktadır. Yıllık yaklaşık 4 milyon tonun üzerinde yapılan ithalat karşılığında 19,4 milyar dolar döviz ödemesi yapılmaktadır. İthalat, Brezilya, ABD, Ukrayna ve Kanada gibi farklı kaynaklardan yapılmaktadır.
Ülkemiz toprakları ve iklim şartları ihtiyacımız olan soya fasulyesinin tamamını üretebilecek potansiyele sahip olmasına rağmen neden ihtiyacımızın sadece %6’sını üretebiliyoruz?
Çiftçilerimiz, soya fasulyesini yetiştirdikleri zaman para kazanamadıklarını bu yüzdende üretiminden vaz geçtiklerini ifade etmektedirler. Yurt dışından ithal edilen soya fasulyesi fiyatları ile ülkemizde üretilen soya fasulyesi fiyatları rekabet edememektedir. Çünkü ülkemizde girdi ve üretim maliyetleri çok yüksektir. Ayrıca, gümrük vergi oranları zaman zaman sıfırlanmakta veya çok düşük oranlarda tutulmaktadır. Bu yüzden sanayici ihtiyacının büyük bölümünü ithal etmektedir. Üreticilerimiz çoğu zaman ürünleri hasat olduğu zaman pazarda alıcı bulamamaktadır. Bu kısır döngü giderek üretimi azaltmakta çiftçilerimizi de soya üretiminden uzaklaştırmaktadır.
Bu kısır döngüye bir an evvel son verecek politikaları uygulamaya aktarmak gerekmektedir. Soya fasulyesi üretimi için uygun bölgelerimizde çiftçilere ürün satış ve fiyat garantisi verilerek çiftçilerin soya ile ilgili kaybolan güvenini tekrar canlandırmak gerekmektedir. Üretim durumuna göre gerekirse gümrük vergileri yükseltilerek herkesi memnun edecek fiyat oluşması sağlanmalıdır.
Soya gibi stratejik tarımsal girdilerde yerli üretimi artırmak, dış şoklara karşı dayanıklılığı artırır. Hem gıda güvenliği hem de döviz çıkışı açısından büyük kazanç sağlar. Daha önce soya ikinci ürün olarak ekildiği zaman herhangi bir destek ödemesi yapılmıyordu. Resmi Gazetede yayınlanan yeni tebliğe göre 2025-2027 yılları arasında ikinci ürün olarak ekilen soya arazilerine de destek verilecek. Bu kararın alınmasında emeği geçen herkese teşekkür ederim. Çiftçilerimize de bu önemli gelişmeyi bu satırlardan duyurmak isterim.
Tarımsal kalkınma planlarının, projelerinin ve stratejilerinin başarılı olabilmesi için “güçlü ekip” ve “stratejik vizyon”a sahip olmak şarttır. Şu andaki Tarım ve Orman Bakanlığında “güçlü ekip” ve stratejik vizyon” olup olmadığını bundan sonraki, ülkemiz soya üretimi ile ilgili politikalarda değişiklik olup olmayacağına göre karar vermek en doğrusu diye düşünüyorum.