Liderlik yol çizmektir
"Şimdi yollarda olanlar, bilmezler ki çizdiğimiz yoldalar. Ama bilmek zorundalar. Çünkü liderin izi silinirse, yol da kaybolur."
Bu cümle, liderliğin en sade ama en güçlü tanımı belki de. Bir liderin ardında yürüyen kalabalık, çoğu zaman bu yolun nasıl açıldığını, hangi zorluklarla inşa edildiğini bilmez. Çünkü yol görünür hale geldiğinde, zorlukları çoktan aşılmıştır. Ancak her yürüyen lider değildir. Herkes yürüyebilir; ama yolu açan olmak, apayrı bir meziyet ister.
Günümüz toplumunun en büyük yanılgılarından biri de budur: Önde gitmekle lider olmak karıştırılıyor. Oysa lider, sadece önde gitmez; yolu da çizer, rotayı da belirler. Hedefi gösterir, cesaretiyle rehber olur. Lider olmak, yalnızlığa da razı olmaktır; çünkü ilk adımı atmak çoğu zaman tek başına yürümektir.
Liderin açtığı yolda yürüyenler ise, eğer aynı bilinçle hareket etmiyorsa, o yol ne kadar düz olursa olsun birbirine takılıp düşebilir. Çünkü liderin sağladığı netlik ve vizyon olmazsa, kalabalık kaosa dönüşür. Bir düzenin, bir yönün, bir hedefin olmadığı yerde yolda olmak da yeterli değildir.
Peki herkes lider olabilir mi? Elbette hayır. Liderlik doğuştan gelen bir yetenek olduğu kadar, karakter ve sorumluluk işidir. Herkes potansiyel taşıyabilir ama bu potansiyeli eyleme dönüştürmek cesaret ister. Herkes yolu görebilir ama herkes o yolu inşa edemez.
Bugün etrafımıza baktığımızda, birçok kişinin başkalarının çizdiği yollarda yürüyor olduğunu görüyoruz. Ancak bu kötü bir şey değildir; aksine, doğru bir liderin peşinden gitmek de bilinç ve sorumluluk gerektirir. Önemli olan, o yolu kimin çizdiğini unutmamak ve gerekirse yeni yollar açmaya da hazır olmaktır.
Kıymetli dostlar, lider olmak, yolda olmak değil, yolu yapmaktır. Ve unutmayalım: Yolu açanlar olmazsa, yürüyenler düşmeye mahkûmdur.