Bilgelik zekâsı

Ali Murat Karabağ

Ali Murat Karabağ

Tüm Yazıları

Kıymetli okurlar, zeki ama çalışmayan çocuklarımızın da tutunacak bir dalı olsun diye değil gerçekte var olan zekâ alanlarıyla ilgili bugün konuşacağız. Bildiğiniz üzere Howard Gardner, zekânın tek bir genel yetenekten ziyade birden çok farklı yetenekten oluştuğunu savunur. Bu zekâ alanlarını şu şekilde sıralar. Dilsel Zekâ, Mantıksal-Matematiksel Zekâ, Görsel-Mekânsal Zekâ, Bedensel-Kinestetik Zekâ, Müzikal Zekâ, Kişilerarası Zekâ, İçsel Zekâ, Doğa Zekâ, Varoluşçu Zekasını sonradan öneren Gardner’ın listesine son zamanlarda yeni bir zekâ alanı eklenmiştir.

BİLGELİK ZEKÂSI

Nedir bu bilgelik zekâsı, üstün zekalı gibi bir tanımlama mı? Bilgi üstü olan nedir?

Kıymetli okurlar, bilgelik zekâsı bireyin yaşam tecrübesiyle karşısındaki kişiyi anlaması (duygusunu hissetme değil anlama, onun gibi düşünme), olayı sezme ve analiz etme, karmaşık durumları değerlendirme ve anlamlı çözümler üretme ile evrensel ahlak ilkelerini gözetmek yeteneğini ifade etmektedir. Bu zekâ türü, akademik veya analitik zekadan farklı olarak, daha çok yaşamın bütününü anlamak, insanlar ve olaylar arasında bağ kurmak ve uzun vadeli bir bakış açısıyla hareket etmekle ilişkilidir. Bilgelik zekasının keşfedilme süreci, çok uzun bir zaman almıştır. Felsefeden modern bilime uzanan uzun bir yolculuk. Antik çağlarda bir erdem olarak görülen bilgelik, günümüzde insan yaşamının anlamını ve karmaşıklığını anlama ve yönetme kapasitesi olarak bilimsel bir temel kazanmıştır. Bu süreç, insanlığın bilgelik üzerine düşünmeye devam etmesiyle sürekli gelişmektedir.

Bilgelik zekâsını besleyen üç kaynak vardır. Bunlardan ilki felsefedir. Felsefe sorgulamayı, sorgulama üzerine derin düşünme ve analiz yapmayı gerçekleştirerek bilgelik zekâsının gelişmesini sağlar. İkinci kaynak edebiyattır. Dünyanın her köşesine ait farklı yaşam tecrübelerine ulaşmayı sağlar. Okunan kitaptaki o yaşama ait deneyimi öğrenmeye ve verilen kararlarda evrensel etik ilkeleri gözeterek hareket etmeyi sağlar. Son olarak, sanat. Burada bahsedeceğimiz sanat, soyut sanattır. Görmeye, bakmaya başlamak, anlamaya, anlamlandırmaya başlamaktır. Örneğin Kandinsky’nin “Hırçın-Uysal Pembe” resmine bakarken doğa ile modern yaşam arasında sıkışıp kalan insanı görmektir.

Bilgelik zekâsı, bireylerin sadece kendileri için değil, başkaları için de anlamlı ve değerli bir yaşam yaratmalarına yardımcı olur. Bu, özellikle karmaşık ve belirsiz dünyamızda daha büyük bir öneme sahiptir.