Trump ve Gazze

İnanç Uysal

İnanç Uysal

Tüm Yazıları

Aşağıda alıntıladığım haber cümlelerini hatırlayanlar vardır. Bu cümleler 2017 yılının son günlerine, yani şu anki Başkan Trump’ın ilk başkanlık günlerine ait. Bu haberlerin aslında hafızamızdan hiç çıkmaması gerekiyor ama yine de arada bir hatırlatmak gerekiyor diye düşünüyorum.

ABD Başkanı Donald Trump, İslam dünyasından gelen tüm tepkilere karşın Kudüs'ü İsrail'in resmi başkenti olarak tanıdı ve Tel Aviv'deki ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınacağını açıkladı.

Donald Trump, Beyaz Saray'da yaptığı açıklamada bu adımı "gecikmiş bir karar" olarak nitelendirdi ve "Sorunlarımızı başarısız olmuş stratejileri yineleyerek aşamayız" dedi.

"Kudüs sadece üç büyük dinin kalbi değildir" diye konuşan Trump, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aynı zamanda dünyanın en başarılı demokrasilerinden birisinin de merkezidir. Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanların birlikte barış içinde yaşayıp özgürce ibadet ettiği bir yerdir."

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD'nin kararının ardından yaptığı ilk açıklamada Donald Trump'a teşekkür etti ve "İsrail halkı sonsuza kadar minnettar olacak" dedi.

1995'ten bu yana göreve gelen her ABD Başkanı, bunun için doğru zaman olmadığını belirterek, ABD Büyükelçiliği'nin Tel Aviv'den Kudüs'e taşınmasını ertelemişti.

Trump'ın açıklamasından dakikalar önce ABD Dışişleri Bakanlığı ise tüm diplomatik misyonlarına talimat göndererek "Zorunlu kalınmadıkça 20 Aralık'a kadar Kudüs ve Batı Şeria'ya seyahat etmeyin" çağrısında bulundu.

Filistin Yönetimi Lideri Mahmud Abbas ise Trump'ın açıklamalarına tepki göstererek Kudüs'ü 'Filistinlilerin ebedi başkenti' olarak tanımladı.

Abbas, "ABD bu kabul edilemez kararıyla, bilinçli bir şekilde tüm barış görüşmelerinin altını oymaktadır" diye konuştu ve ABD'nin artık Orta Doğu barış sürecinde üstlendiği arabuluculuk rolünü terk ettiğini ifade etti.

BBC'ye konuşan Filistinli siyasetçi Hanan Aşravi ise ABD'nin adımının bölge için tam anlamıyla bir felaket olduğunu söyledi ve "İsrail'deki savaş yanlıları cesaretlendirilmiştir" dedi. Aşravi, Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınmasıyla birlikte bölgede şiddetin tırmanacağı uyarısında bulundu.

"Trump bir şey söyleyip başka bir şey yapıyor. Bir yandan itidal çağrısı yapıyor, diğer yandan böyle bir adım atıyor" diyen Aşravi, "İsrail Kudüs'ü işgal ederek savaş sonucu ele geçirmiştir. İnsanlar elbette öfkeli olacaklar" sözleriyle tepkisini dile getirdi.”

Şimdi de hemen ardından bir başka haberi buraya alıntılamak gerekiyor sanırım, Trump tarafından yapılan açıklamaların ardından Birleşmiş Milletlere başvuran Türkiye şöyle bir karar aldırmayı başarmıştı o zamanlar:

Kutsal Kudüs Kenti'nin özel statüsünü, özellikle de Birleşmiş Milletler kararlarında belirtildiği üzere kentin ruhani, dini ve kültürel boyutlarının korunma ihtiyacını göz önünde bulundurarak, Kudüs'ün nihai statüsüne Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde yürütülecek müzakereler sonucunda karar verilmesi gerektiğini vurgulayarak, Kutsal Kudüs Kenti'nin statüsünü, karakterini veya demografik yapısını değiştirme niyetindeki kararların yasal bir etkisi olmadığını, geçersiz olduğunu ve Güvenlik Konseyi'nin kararları doğrultusunda iptal edilmesi gerektiğini tekrar tasdik ederek, Tüm devletleri Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 478 sayılı kararı uyarınca Kudüs'te diplomatik misyon kurmaktan kaçınmaya davet eder; Tüm devletlerin BMGK'nin Kutsal Kudüs Kenti kararlarına uygun hareket etmesini ve bu kararlara aykırı bir eylem veya önlemi tanımamasını talep eder”

Muhtemelen bu haberi de birçokları hatırlamaktadır. Bu da bir BM kararı metni olsa ve sonradan anlaşıldığı gibi bir yaptırım doğurmamış olsa da hem Türkiye’nin müracaatı açısından hem de en azından BM’nin bir karar metni kaleme almış olması açısından önemli idi. Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür” söylemi o zaman da tam bir karşılık bulamamıştı ne yazık ki.