‘Vatan Sağolsun’

İnanç Uysal

İnanç Uysal

Tüm Yazıları

Önce bir içi yanar her duyanın, sonra tek tek isimlere kulak kesilir aileler, orada olduğunu bildiği evladının da adını duymamak ümidi ile… Duymazsa da rahat etmez yüreği kimsenin, Kendi evladının adı yoksa da bir başka ocağa düşen ateşi hisseder yüreğinde

“İsimleri sayıya dönüşmeden…”
Dün, bir sayı duyduk: 20. Âdeta bir liste hâlinde, hafızalarda “20 şehit” diye geçecek. Ancak sayının ardında 20 hayat, 20 umut, 20 geçmiş ve geride bırakılmış 20 gelecek vardı.
Milli Savunma Bakanlığı’nın duyurusuyla öğrendik: Azerbaycan’dan dönüş yolundaki C‑130 Hercules tipi askeri kargo uçağımızın, ülkemize gelmek üzereyken Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşmesi sonucu 20 vatan evladı şehit oldu.
O 20 kişiden biri de, memleketim Gümüşhacıköy’ün Çetmi Köyü’nden, Ümit Kaplan’ın evladı Hamdi Armağan Kaplan. Kendi toprağınızdan birinin o listedeki ismini görünce; yalnızca bir sayı değil, bir yüz ve ad hissediyorsunuz.

Her şehidimiz için aynı acı, aynı gözyaşı… Ama bazen, “bizim” köyümüzden olan biriyle karşılaşınca sayılar kitapçığından çıkıp yüreğe çarpıyor. Hamdi Armağan, orada listede bir sıra işgal ediyor; ama o bir “sıra” değildi – bir insandı, bir evlat, bir vatan sevdalısı. Üstelik bizim köyümüzden.
Ve işte tam da bu yüzden, bu yazıda onu bir azıcık öne çıkarıyorum. Çünkü “sayılara hapsolmuş isimler” hâline gelmesinler isterim.
Çünkü Hamdi Armağan da, diğer silah arkadaşları da, “20 şehit” diye geçip gidecek bir başlık değil; her biri bir “kimlik”, bir “hikâye” demek. Ve bu kimlik, bu hikâye, sayının ardında kaybolmamalı.

Bugün, sadece “20” demek yetmiyor bize. Aynı zamanda:
– Binlerce gönülde yankılanan Rahmet duaları
– Bir anne-babanın yutkunuşu,
– Bir köyün, bir ilçenin, bir şehrin, bir ülkenin sessiz hüzünce örtülmüş göğsüdür.
Hamdi Armağan Kaplan ve silah arkadaşları, yalnızca görev yaptıkları uçaktaki yerleriyle değil, arkalarında bıraktıkları yürekle de varlar artık.

Ve baktığınızda, o listede başka isimler de var: Hava Pilot Binbaşı Serdar Uslu, Hava Pilot Binbaşı Nihat İlgen, Hava Uçak Bakım Astsubay Kıdemli Başçavuş Nuri Özcan . Hepsi “meslek unvanı + isim” olarak kaydedilmiş. Ama bu, onların gerçeğini eksiltmemeli. Her biri bir ailenin evladı, bir vatan çocuğu ve bir umut taşıyıcısıydı.

“Sayılara hapsedilen isimler” derken kastım da bu. Listede okunan adlar, yılların gazetesinde geçip gidecek bir satır sayısına dönüşmesin. Unutulmasınlar, unutmayalım. Ve özellikle memleketimin bağrından çıkan Hamdi Armağan, küçük bir parıltı hâlinde ama büyük bir anlamla öne çıksın; çünkü her şehit büyük, ama komşu evden çıkan bir şehit yüreğe daha yakın.

Bu topraklarda hepimizin şehitliği ortak; şehit olanların toprağı da, ardından kalanların ortak hissiyatı da. Onlar artık gökyüzünün bekçileri. Ve biz, geride kalanlar, her gün hem dua edelim hem hatırlayalım: “Onlar kaybolmadı — anlam kazandılar.”

Bugün kentinden uzak bir görevde, dönüş yolunda şehit düşen bu evlatlarımız için ne kadar “vatan borcu” diye konuşsak az. Çünkü borç kelimesi eksik kalıyor; duygu, minnet, sorumluluk gibi kelimeler iç içe giriyor. Ve özellikle bizler için: “Köyümden bir oğul” demek, yalnızca bir bireysel bağ değil; toplumsal bir paylaşım. O yüzden, Hamdi Armağan’ı ekliyorum kalbime listeme, “bizim” olarak.

Gümüşhacıköy, Çetmi Köyü, vatanın dört bir yanında başka şehirler başka köyler ve evler … hepsi birbirine ekleniyor bu acıda. Ama acının yanı sıra, bir karar da doğuyor: Unutmayacağız. Sayılarla geçip gitmesine izin vermeyeceğiz. Her bir ismi anacağız, her bir yüzü hatırlayacağız.

Son sözü burada söyleyeyim:
Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ailelerine, silah arkadaşlarına, Türk milletine sabır diliyorum. Ve özellikle memleketimden olan Hamdi Armağan Kaplan’a: “Mekânın cennet olsun, seninle gururlanıyoruz.”

Unutma: Adın sönmeyecek, çünkü biz hatırlayacağız. Listeye değil, kalbimize yazdık seni.
Ve tüm şehitlerimiz için, “aziz hatıraları milletimizin gönlünde daima yaşayacaktır.”

Başımız sağ olsun.