“Telef olmak”

İnanç Uysal

İnanç Uysal

Tüm Yazıları

Yaşasın, nur topu gibi bir gündemimiz daha var. Elbette yaşasın diye başlayınca hemen arkasından 1 Mayıs diyerek işçinin ve emekçinin bayramı diyerek devam etmeli idi cümle ama bugün de uzun zamandır olduğu gibi temel gündemimiz Cumhurbaşkanlığı. Cumhurbaşkanlığı ve adaylığı üzerinden her gün yeni bir gündem, yeni bir tartışma oluyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada dillendirdi, telef olup gitmek meselesini. Yandaş olarak tanımlanan kendisine yakın medya ise konuyla ilgili haberleri bu ifadeleri ya geçiştirerek ya da sansürleyerek verdi çoğunlukla.

Muhalif medya ise telef olmayı hayvanların ölmesi veya öldürülmesi şeklinde yorumladı. Türk Dil Kurumu sözlüğünün ilgili maddesi hayvanı yok etme öldürme ve boş yere harcama yıpratma diyor telef kelimesi ile ilgili olarak.

Etimolojik olarak ise Cumhurbaşkanı'nın kullandığı ifade, Arapça telifa kökünden geliyor ve yine ziyan olma, boşa gitmek olarak kullanılıyor. Telef kelimesi gibi itlaf kelimesi de kullanılır mesela bizim dilimizde ve o da aynı şekilde kullanılır genelde. Zaten o da fiildir ve aşağı yukarı aynı anlamdadır.

Bu açıklamaların ardından Erdoğan’ın tam ifadesine bakalım, o da konuşmasında tam cümle olarak şunu ifade etti: “Eskiler, ‘Keçiyi yardan uçuran bir tutam otmuş’ derler. Bakalım Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyaset girdabında telef olup gidecek. Bizim milletimize kazandırdığımız binlerce hizmetten herhangi birinin zekâtı, bu kişinin ömrü boyunca yaptığı siyasetle elde ettiği neticeleri 10’a, 100’e, 1000’e katlar. CHP Genel Başkanı, önce bir mahalle temsilcimizin siyaset kalibresine çıksın, ondan sonra ne diyor diye kulak kabartırız.”

Erdoğan, Özel’e, kendisine biraz çeki düze vermeyi tavsiye etti ve “Girdiği bu yanlış yolda ısrar ederse, kendisini muhatap almayız. Hatalarından dönene, kendisine biraz çeki düzen verene kadar bu şahsı, kendi partisindeki ayak oyunlarıyla oyalanmaya, edep ve adap yoksunu üslubunun içinde debelenmeye mahkûm ediyoruz” dedi.

Böyle okuyunca aslında konunun muhatabı olarak Erdoğan’ın direk Özgür Özel’i hedef aldığı anlaşılıyor, ama yine ‘zamanlama manidar elbette. Tam da Özgür Özel’in sistem değişikliği üzerinden Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı formülü değerlendirmelerin ertesine denk geliyor. Doğal olarak bu durumda Mansur Yavaş’a işaret edildiğinin düşünülmesine neden oluyor.

Yine de tartışma telef olma ifadesi üzerinden yürüyor çünkü her ne kadar ifadenin, hayvanlar için mi insanlar için mi kullanıldığı konuşulsa da Erdoğan, ifadesinden siyaset girdabını kullanıyor ve bu şekilde bunu “Siyasi mevta” tamlaması gibi bir anlamda kullandığının ip ucunu veriyor.

Ama yine aynı konuşmada da “Keçiyi yardan uçuran bir tutam otmuş” diyor. Elbette bunu da bir deyim olarak kullanıyor.

Burada seçim gündemi yokken, açılmış bir adaylık tartışması var. Dikkat edilirse Erdoğan, bir meydan okuma konuşması yapıyor. Adayınız kim sorusunun yerini, ‘adayınızın kim olduğu fark etmez’ durumu almış görünüyor.

Oysa adayınız kim sorusunu cevaplamak konusundaki aceleyi hepimiz hatırlıyoruz. O zaman da bunu en çok eleştirenlerden birisi olarak şimdi de ‘adayınızın kim olduğu fark etmez şeklindeki ifadenin telef ifadesi üzerinden tartışılmasını enteresan bulduğumu söylemeliyim.

İfade her ne kadar sözlüklerde ve hatta tarihi metinlerde her canlı için kullanılmış olsa da genelde muhalefet tarafının rahatsızlığı son derece anlaşılır. Ama konu bu değildir. Seçimlere daha 3 yıl varken açılmış bir tartışmanın everildiği yerdir bence konu edilmesi gereken.

‘Adayınız kim’ noktasından, ‘adayınız kim olursa olsun’ noktasına gelinmiştir. Ama arada da o aday olacak kişinin adaylık süreci ile ilgili bir tehdit hissetmemek mümkün değildir elbette. Yani seçimlerin selameti şeklinde çok uzun zamandır kullandığımız bir tamlama artık siyasi literatürümüzden çıkabilir.

Biz bunları yazıp söylediğimizde her iki taraftan da tepkiler yükseliyor. Oysa ülkenin en yakıcı sorunlarından uzaklaşıyoruz bu şekilde. Parlamento matematiği ortada, bir seçim istiyorsanız konunun adaylık üzerinden tartışılmaması gerekir diyoruz.

Bu anlamda CHP şu anda en doğru hamlesini ülkeyi gezerek yapıyor. Bunu demokrasi için yaptığını anlatırken elbette İmamoğlu’nun sembolleştirilmesi son derece normaldir. Ama kişiler üzerinden adlandırılan mitingler diğer sorunları araçsallaştırıyor. Biz söyleyelim de yine itiraz eden etsin.