“Süreç değil, insani çözüm”

İnanç Uysal

İnanç Uysal

Tüm Yazıları

Kürt Meselesine İnsani çözümler çalıştayı yapılmış. Çalıştay HÜDA-PAR tarafından düzenlenmiş. 15 Şubat tarihinde başlamış ve sanırım bugün bitecek.

Son derede önemli bir girişim, son derece kıymetli bir başlık. Çalıştay, partinin Hukuk işleri Başkanlığı tarafından düzenlenmiş. Ama Ankara’da değil Diyarbakır’da düzenlenmiş. Neden çünkü muhtemelen Ankara’da bu meselelerin konuşulmasının mümkün olmadığını düşünüyordur katılımcılar ve Parti.

Neden öyle düşündükleri de aslında açık, elbette adına çözüm süreci demediğimiz bir süreçle ilgili olarak, muhatabın Diyarbakır’da ve HÜDAPAR olması da çözümlerin insani olması da mantıklı. Ya da bana öyle geliyor belki, orasını bilemiyorum.

Programa katılan isimlere bu anlamda bir bakmak istedim ben de mesela Mustafa Armağan orada yer alan isimlerden biri, diğeri Yıldıray Oğur bu isimler yanlış hatırlamıyorsam, çözüm sürecinde de var olan isimlerdi. Mustafa Armağan Marmara’da Yıldıray Oğur da Karadeniz listesinde yer alıyordu.

Aslında orada bugün bambaşka fikirlerin bambaşka yollarla savunulmasında yer alan başka ünlü isimler de vardı. Mehmet Uçum da, Doğu Anadolu heyetinde yer alıyordu. Akiller listesi uzun ama çok da önemli değil, çünkü şu anda bir çözüm sürecinde değiliz.

O bakımdan ortama fitne katmadan biz HÜDAPAR tarafından yapılan çalıştaya dönelim. Toplantının medyaya yansıyan bölümünde Mustafa Armağan, Yıldıray Oğur ve Mehmet Metiner önemli görüşler bildirmişler.

Mehmet Metiner meseleyi, "Peki nedir mesele? Şudur: Kuruluş sürecinde cumhuriyet halk partili iktidar seçkinleri, Kürt varlığını ve aidiyetini modern ulus-devlet projesi için bir tehdit olarak gördükleri için inkara yöneldiler. Devlet marifetiyle Türk ismi üzerinden homojen bir ulus yaratmak istedikleri için Kürtlerin ayrı bir kavim olarak varlığını inkar ederek dilini ve kültürünü yasaklama yoluna gittiler. Bunu da sistematik ve acımasız asimilasyon yaptılar. Milli mücadelenin kurucu ve güçlü aktörlerinden biri olan Kürtler, Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonra durduk eyer farklı kavmi aidiyetleri dolayısıyla mesele olarak görülüp ötekileştirildiler." Diyerek özetlemiş.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bu meseleye sunduğu desteğin, artık bu meselelerin kökten çözümü için gerekli zihni ve psikolojik zeminin oluştuğunu gösterdiğini savunan Metiner, herkesin bu elverişli çözüm zeminine yeni ve uzlaşıcı müspet katkı sağlaması gerektiğinin de altını çizmiş. Hatta ‘Kürt meselesi Kürtleri mesele olarak gören CHP’nin inkarcı zihnindedir de demiş.

Sonrasında Yıldıray Oğur, “HÜDA PAR, bu başarı hikayesini çok büyütmüş durumda ve önemli bir yerde duruyor. Yani Kürtler ile iktidar arasında bir diyalogu sağlayabilecek bir noktada duruyor. Özellikle HÜDA PAR Türkiye'nin batısındaki İslamcılarla diyaloglarını arttırarak ve parti üzerindeki pozitif etkisini de kullanarak bu silah bırakma meselesinin, Kürt sorununun çözümü meselesine doğru evrilmesini, yani masaya Kürt meselesinin ve Kürtlerin taleplerinin gelmesinde önemli itici güç haline gelebilir ve bu çok kıymetli olur." değerlendirmesinde bulunmuş.

Süreç bir çözüm süreci değil ve o zaman bu durumda muhatap elbette PKK değil, muhatap mesela DEM Parti mi diye düşünürken ve DEM Parti yetkilileri ile bu anlamda temaslar devam ederken anlıyoruz ki aslında muhatap olarak HÜDAPAR seçilebilirmiş bu sefer.

Burada ,benim aklıma, HÜDAPAR ile oluşacak diyaloğun Kürtler üzerinde ne kadar etkili olabileceği gibi soru geliyor. Yani oluşacak olan barış ve kardeşlik ikliminin muhatapları olan Kürtler kimler? Neyse oralarını zaten devletimiz düşünür bizim yerimize.

Çalıştayda dikkat çeken bir başka isimde akiller heyetinden, tarihçi yazar Mustafa Armağan kendisi de çalıştaya katkı verirken Devlet Bahçeli ve Alparslan Türkeş’i anmayı ihmal etmedi, “Türk'üyle, Kürt’üyle, Çerkez'iyle, Boşnak'ıyla, Arap’ıyla ancak birleştirdiğimiz zaman Türkiye'nin halkı olarak o tadı, o kıvamı, o lezzeti elde edebiliyoruz. Ayrı ayrı baktığımızda hiçbirimizde o bütünlük hissi oluşmuyor. Dolayısıyla Türk Kürtsüz, Kürt Türksüz olamaz. Bunu MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gibi birisinin söylemiş olması da çok büyük bir adımdı. Bundan önce de Alparslan Türkeş'in buna benzer sözleri vardı.”

Armağan, daha sonrasından Sivas kongresinden itibaren tarihin gerçeklerinin farklı okunması gerektiğini 107 yıldır bir Kürt sorunu olduğunu, ama daha önce olmadığını söyleyerek başlangıcı 1918 tarihinden aldı. Yani birinci Dünya Savaşı bitip Kurtuluş Savaşının başlamasından kısa süre öncesinden.

Bakalım 2. Gün neler olacak sonrasında nasıl bir süreç talep edildiği daha netleşecektir. Ama anayasa ve dil konularında çözüm sürecini hatırlatan taleplerle devam edeceğiz gibi görülüyor. Muhatap ise şu aşamada Hüda-Par gibi. Yoksa DEM olmaz ise HÜDAPAR mı ya da her ikisi de farklı konularda mı ? göreceğiz.