"Bu sefer ama siz de"
Bazı şeylerden kaçamazsınız. Evet ülkenin asıl gündemi ekonomi olmalı diye itiraz ettim bir süre, elbette ekonominin de hukuk ve siyasetten bağımsız olmadığının farkında olarak. Ama son gelinen noktada hukuk konusu ne yazık ki ülkenin gündemini ağır şekilde işgal etmiş durumda.
Ben her seferinde bilmediğim konularda üstten ahkam kesmemek konusunda ısrarcıyım. Ama birkaç fikrim var bugün yaşananlarla ilgili. Birincisi net olarak ifade etmek isterim ki gazetecilik yapan arkadaşların muhalefet yapmak gibi bir görevleri vardır aslında. Bu muhalefetin kime yapılması gerektiği üzerine de fikrim “Herkese” şeklinde özetlenebilir. Bazı arkadaşlardan bu konuda muhalefete muhalefet yapılmaz diye itiraz da aldım. Ama muhalefetin de yanlış davranışlarına ve kararlarına muhalefet etmek gazeteciliğin ruhunda olmalı diye düşündüm ben hep.
Meslek olarak benim baktığım yer böyle gerektiriyor ama yanılıyor olabilirim. Ancak kesin olan ve yanılmadığımdan emin olduğum şey, gazeteciliğin de tıpkı yargı gibi tarafsız değil adil yapılması beklentisi.
Halk TV üzerinden ve orada çalışan birçok gazeteci üzerinden ortaya çıkmış bir dava var. Teknik tarafına ben girmeyeceğim. Bu işin hukuki tarafını son derece iyi ve doğru analiz edecek bilgi birikimine sahip insanlar var neticede.
Beni ilgilendiren bu işlerin her zaman herkese aynı biçimde uygulanıp uygulanmaması bölümü. Medyanın da toplum ve siyaset gibi son derece sert ve kesin çizgilerle ayrıldığı böyle bir dönemde adalet talebinin biraz ütopik olacağının farkındayım.
Ayrı ayrı örnekler üzerinde durmayacağım ama mesela aynı haberin manşetinin ve içeriğinin bile birebir aynı olduğuna defalarca şahit olduğumuz bir grup medya organının muhaliflere neler söyleyip yazdığınıza defalarca şahit olduk. Zaten bir haberin aynı başlık ve birebir aynı cümlelerle medyada yer alması o medya organlarının ajans haline geldiğinin en önemli kanıtı olarak orada durmaktadır.
Bugün Halk TV'de yaşananlar zaman içinde elbette başka basın organlarında da yaşanabilecek riskli durumlara işaret ediyor. Mesela en son TV100'de yaşanan ve olayın kahramanı Kübra Par tarafından tevil edilmeye çalışılan bir olay var. O olayla ilgili de soruşturma başladı. Kübra Par özür diledi. Kastını anlattı, yayından çıktığını düşündüğünü söyledi. Beyan esas ilkesi gereği ben inandım. Hukuk inandı, iktidara yakın olarak bilinen yanındaki çalışma arkadaşları da inandı kefil oldu. RTÜK ise konuyu hukukun meselesi olarak görmedi ve kendi içinde bir karar verme yolunu tuttu. Oysa Kübra Par da o gün gazetecilik adına ilginç bir gün diyerek girmişti o haberin başlangıç bölümüne. Halk TV de yaşananlardan duyduğu üzüntüyü anlatmıştı.
Ama aslı beni rahatsız eden, bir kısmını benim sosyal medya mücahitleri diye de tanımladığım bir kısmı sadece sosyal medyada bir kısmı da yine yandaş diye tanımlanan gazetelerde ve televizyonlarda yorum yapan isimlerin hiçbir söylediklerinden ve yazdıklarından mesul tutulmamaları. Adlarını burada yeniden anmaya gerek yok. Bu isimlerin bir kısmı sadece muhalefete değil, devlete bile ayar vermekte yazdıkları ve paylaştıkları ile. Teğmenler konusunda neden henüz atılmadıklarını soranlar mı ararsın, Atatürk üzerinden yasaları eleştirenleri mi, mezhepsel ifadelerle ülkeyi birbirine katmayı deneyenleri mi...
İktidarı eleştirenlere son derece galiz ifadeler kullananlar, yasalarla belirlenmiş suçları pervasızca işleyenler ve o yasaları dahi eleştirenler kendilerine zırh olarak iktidarı mı yoksa hukuku mu seçiyorlar dersiniz? Genelde onlara karşı çıkanlara bakarsanız seçimleri iktidar. "Ama siz de" diye başlayan cümlelerle kurulan siyasete hep karşı çıkmış olsam da bugün bir istisna. Ortada bir suç varsa, diğerlerinin bu kadar pervasız olması da suç değil mi diye sormak zorunda kalıyorum bu sefer. Dahası kaçma şüphesi olmayan isimlerin gelip bulundukları yerlerden alınarak polis marifeti ile götürülmeleri, kelepçelenmeleri karşısında sessiz ya da karşı olduğum halde "ama siz de" diye başlayan cümleler kurmamak neredeyse imkansız.
Üzerine bir de Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'ın tutuklanma kararı gelince işte o zaman mecburen "ama siz de" diye başlayan cümleler kurmak zorunda kalıyor insan. Evet gündemimiz bunlar olmamalı ama hukukun adalet barındırma zorunluluğu her şeyin üzerine çıkıyor. Umarım bugün yazıp çizdiklerini bir gün silmek zorunda kalmaz bazı arkadaşlar.