Aile ve traktör

İnanç Uysal

İnanç Uysal

Tüm Yazıları

Erdoğan, bu kez KADEM toplantısında konuştu ve İstanbul Sözleşmesi'nden geri adım atmış olsalar da 6284 konusundaki kararlılıklarının bir kez daha altını çizdi.

”Yaşanan ahlaki çürümenin korkutucu sonuçlarına karşı mücadele etmek gerektiğini de belirten Erdoğan…"

Yukarıdaki şekilde yazılmış bir haber okunduğunda, ifadelerin 23 yıldır ülkenin yönetiminde bulunan bir siyasi anlayışın lideri tarafından söylendiğine ihtimal vermek zor muhtemelen. Ama bu ifadeler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulan cümlelerde yer aldı.

Aslında, bu durum ben dahil kimseyi de şaşırtmadı. Muhtemelen 23 yıldır, Erdoğan’ın iktidarına eklemlenen bir sürü parçadan ayrı düşenler ve daha önce yanında olamayarak kendisini yalnız bırakanlar sorumlu tutuldu çünkü.

Aslında çok da yanlış bir sorumluluk dağılımı değildi bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan dışında hemen her konuda yapılan yanlış bir hamlenin gönüllü veya değil muhakkak bir başka sorumlusu vardı çünkü. Hatta bazen bunlar siyasetin yakınında bile değillerdi.

KADEM toplantısında aslında yine çok doğru bir tespit vardı, Erdoğan 1+1 konutların çok daha fazla tercih edildiğini söylerken de bu durumun aile kurumunun zayıflamasından kaynaklandığını ifade etti.

Ben dinlerken Cumhurbaşkanı’nın sözlerinde neredeyse hiçbir yanlış ifadeye rastlamadım. Tek sorun 23 yıllık siyasi iktidarın sahibi olarak anlatılan bu durumu yine sadece dış sebeplere bağlamış olması ve bu durumun ekonomik sorunlarla ya da son dönemde devasa boyutlara ulaşan gelir dağılımı adaletsizliği ile bir ilişkisinin olmadığı anlamına gelen bakış açısı idi benim açımdan.

Konunun inşaat sektörü ile bir ilgisi var da olabilir ama ben o konuları pek bilmiyorum. İnsanların, özellikle de gençlerin ailelerinden uzaklaştıkları ile ilgili tespit doğru olmakla birlikte bunun oturulan evlerin oda sayıları ile doğrudan alakası sebep değil, sonuç olarak görülmeli diye düşünüyorum.

Büyük şehirlerde gençlerin ebeveynlerinden ayrılmayı kendi tercihleri olarak talep etmeleri zaten artık istisna. Kendisine kurabileceği bir hayatın 3+1 maliyetini karşılaması da neredeyse imkânsız. Zaten eğer bu tarz evlerin ve dikey mimarinin de mesuliyetinden kaçmak için iktidar süresi son derece uzun.

Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kez daha sorunları, en sert muhalefet liderinden çok daha güçlü şekilde tespit ederek, hiç üzerine almamayı başardığı bir konuşma yapmış. Zaten muhalefetin de kendi arasında tam bir birliktelik sağlayacakken, konuyu mütemadiyen kişiselleştirme başarıları ortada ve Erdoğan da bunu çok iyi biliyor.

Daha düne kadar o bahsettiği ahlaki erozyona neden olduğunu düşündüğü birçok ekran yüzünün ekonomik olarak dahi son derece yüksek rakamlarla desteklendiği biliniyor. Hükümetin en yakın destekçisi olan birçok mecrada ellerinde silahlarla racon kesen, sonuç alan ve başlarına bir şey gelmeyen, bunların hepsini de derin ilişkilerle kotaran kahramanların dizileri rekorlar kırıyordu. Muhtemelen yenileri de yapılıyordur ama artık ben kendi adıma takip edemez oldum.

Ama işte Erdoğan, bütün bunların kendisi ya da partisi ile herhangi bir alakası olmadığını bir şekilde kabullendirebiliyor. Hafızalarımızdaki örnekleri tekrarlamaya gerek yok. Aile kurumunun nasıl yıprandığını da zaten hepimiz biliyoruz.

Burada yine aynı şey yapılıyor ve siyasetin neredeyse bütün bileşenleri buna eşlik ediyor. Her şeyi diğeri üzerinden tanımlamak ve siyaseti de bu şekilde üretmek hep beraber şikâyet edilen kutuplaşmış toplumu oluşturdu bile. Aynı siyasi hareket içinde devamlı şekilde yalpamalar olurken bile bu durum öteki karşıtlığı üzerinden çok kolay izah edildi.

Yine, konu ile ilgili hiçbir mesuliyeti olmayan bir iktidar var karşımızda ama bu sefer çiftçilerin, eylemde kullandıkları traktörleri saymayı tercih ediyorlar. O traktörlerin en azından bir kısmı zaten âtıl kalacaktı. Yine haklılar Madem bu kadar zor durumdasınız da o kadar traktör ne arıyor sizde?" diyorlar.

Ama elbette "Çok uzun vadeli kredilerle borçlanarak aldığınız o traktörleri bir gün sadece eylem yapmak için kullanacaksınız" diyerek satmamışlardı.