Talat Paşa ve Türk Dünyası

İnanç Uysal

İnanç Uysal

Tüm Yazıları

Dün gündemde iki enteresan haber vardı. İkisi de Başkent'le ilgili idi, birisinde Talat Paşa’nın anıtının dikilmesine Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin eski başkanı Melih Gökçek tarafından verilen tepki, diğeri ise, Ankara Büyük Şehir Belediye’sinin Türk Dünyası Belediyeler Birliğinden ayrılma kararı alması oldu.

Talat Paşa ile ilgili tartışmayı Ankara’nın neden istifa ettiği hala tam olarak belli olmayan eski Belediye Başkanı Melih Gökçek alevlendirdi.

Başka bir hesabın paylaşımını alıntılayan Gökçek:” Helal olsun sana Mansur Yavaş...

Türk masonluğunun ilk üstadı Talat Paşa'nın anıtını dikmişsin.

Sana layık olanı yapmışsın.”

İlginç olan Talat Paşa üzerinden Mansur Yavaş’ın işaretlenmesi değil aslında bugün pek muteber olan yeni Osmanlıcılığın bir versiyonunu isterken tercih edilebilecek örnekler arasında en yanlış örneğin Melih Gökçek tarafından kullanılmış olması idi.

Talat Paşa üzerinden İttihatçıları hedef alan bu paylaşım aslında sadece İttihatçıların karşısında durmak mı yoksa Ermeni Taşnak çetecilerinin yanında yer almak olarak mı değerlendirilir acaba? Çünkü Talat Paşa’nın nasıl ve kimler tarafından öldürüldüğü aşikardır. “Taşnak Partisi'nin İttihat ve Terakkî erkânının öldürülmesi kararı üzerine suikastçı Soğomon Tehliryan, 15 Mart 1921 tarihinde Talat Paşa'yı Berlin'in Charlottenburg semtindeki Hardenbergstrasse'deki evinin önünde yakın mesafeden başına ateş etmek suretiyle öldürdü.”

Bu durumda Melih Gökçek aslında tam olarak neye itiraz etmiştir, onun kararını da elbette kendisi verecektir.

Aynı gün bu sefer ilk duyduğu anda konuyu bilmeyen herkesin Mansur Yavaş’ın karşısında yer alacağı bir başka haber düştü gündeme, "Ankara Büyük Şehir Belediyesi Mansur Yavaş’ın kararı ile Türk Dünyası Belediyeler Birliğinden ayrıldı." Özellikle Yavaş’ın kararı ile oluşan bu durum ve Türk Dünyası Belediyeler Birliği’nin tam olarak kimlerden oluştuğunu öğreninceye kadar benim de son derece şaşırdığım bir haber oldu. Neticede böyle ismi olan bir Birliğin üyelerinin Türk Dünyasının Belediye Başkanlarından oluştuğunu düşünmek normal olandır.

Dahası yönetimini de tamamen bu belediyelerin başkanlarından müteşekkil varsayarak ben de Yavaş’ın kararını tuhaf bulmuştum, oysa işin aslı bu Birliğin bütün yöneticilerinin AKP’li belediyeler olduğunu, konu haber olunca merak ederek baktığımda öğrendim.

Başkanı Konya Büyükşehir Belediye Başkanı olan bu Birliğin üyeleri de aslında isminden epey farklı. Türk dünyasının dışında da üyeleri var yani ama neticede o üyeler de Müslüman dünyadan, yani adına uygun olmasa da bizim açımızdan kabul edilebilir olabilir.

Ancak o Birliğin üyesi olan bazı ülkelerin Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’ni tanıma kararı da atlanmamalı diye düşünüyorum.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Mansur Yavaş tarafından alınan karar ile ayrıldığı, bu Birliğin yönetiminin ismi ile hemen hiçbir alakası yok yani. İktidar tarafından oluşturulmuş bir yönetim. Üyelerin içinde Türk olmayan devletlerin de olduğu bu Birliğin yönetimini de üyelerini de merak edenler için internet sitesinin adresini yazının sonuna ekleyeceğim.

Ancak bu durumun nasıl ve ne şekilde sosyal medya üzerinden işlendiğini, bu üyelikten ayrılma kararının nasıl gayrı milli bir karar olarak lanse edildiğini hepimiz gördük. Aynı gün içinde hem yaşanan ve sosyal medyada gündem olan iki hadise bize her türlü tanımı yapma yetkisini üzerine alan ve o tanımların dışındaki her türlü görüşe yanlış deme yetkisini kendisine hak gören bir sosyal medya iktidarı ile de karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.

Sonuç olarak bu şekilde haberlerle Kıbrıs Türklüğünün yalnız bırakılmış olmasının bedeli de sanırım karşı tarafa ödetilmeye çalışılmaktadır. Belki de imparatorluğa geri dönüş şeklinde lanse edilen böyle bir şeydir.

https://www.tdbb.org.tr/?lang=tr