Her seferinde eskiye dönmek
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Konya’da da beklenenden fazla bir katılım gerçekleşti. Aslında bu Yozgat örneğinde de böyle olmuştu. Muhtemelen başka muhafazakar ve milliyetçi seçmen tabanlı şehirlerde de böyle olacak. Bunun Cumhuriyet Halk Partisi tarafından okunuşu ve doğru yönlendirilmesi ise çok önemli.
Bu mitinglerin söylemlerini ve tavrını elbette kendileri belirleyecekler. Aynı biçimde başarılı imza kampanyaları da yapıyorlar, yine orada da kalabalıkların tavır ve niyetlerini belirleyecek olanlar kendileri.
Açıkçası fiziki olarak orada değildim ve bu tarz değerlendirmeleri orada olmadan yapmayı doğru bulmam. Ama Konya özelinde Milli Görüş hareketinin her noktasında yer almış AKP içinde de önemli görevler üstlenmiş arkadaşlarım var ve onların dahi bir kısmının o mitingde olduğunu biliyorum.
Konya’da durum beklenenden çok daha olumlu idi yani CHP için.
Aynı gün çok uzun zamandır 3 Mayıs Türkçülük Günü için Erciyes’e gitmeyen MHP’nin içinden kopmuş İYİ Parti tarafından yapılan bir salon etkinliği de vardı ve o etkinlik de oldukça önemli bir kalabalığa ev sahipliği yaptı.
Muhalefet bir biçimde halkın nabzını tutmak için gayret göstermeye de devam ediyordu, birbirinden farklı olduklarını ama şu aşamada meselenin gerçek bir toplumsal uzlaşma sağlayabilmek olduğunu düşünenlerdenim.
Muhalefet siyasetinde bu anlamda ciddi bazı eksiklikler olsa da ulaşılan noktadan faydalanmak şansını kullanabilmek adına bu nabız meselesinde bir ortak nokta önemli. İşte orada bir arada tavır nasıl olacak, önemli olan odur. Çünkü içinden geçtiğimiz zamanın sonucunda seçim kazanmak ve seçim kaybetmekten daha önemli meselelerimiz olacak gibi.
Dün yani 3 Mayıs'ta babasının mezarını ziyarete giden Ayyüce Türkeş ve yanındakilere karşı girişilen hareketlerin izahını yapmak mümkün değildir. Neticede Alparslan Türkeş, "Milliyetçi Hareket"in kurucu lideridir, bugün anılan Türkçülük Günü nedeni ile 1 buçuk yıla yakın tutuklu kalan 23 kişiden biridir. Daha sonrasında bu olayların siyasi tarafında en güçlü şekilde yer alarak savunucusu olmuş isimdir. Ayyüce Türkeş ise siyasi hiçbir tarafı ve tavrı olmadığını varsaysak dahi, Alparslan Türkeş’in kızıdır ve ziyaret ettiği yer ise babasının mezarıdır.
Konya'da ise yukarıda bahsettiğim şekilde CHP açısından son derece önemli kabul edilecek bir miting düzenlenmiş, son derece de sakin sonuçlandığı için insanların belki de normalleşme umutları yeşermişti.
Oradaki sakinlik bugüne yansımadı yine de ve bu sefer de CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e fiziki saldırı söz konusu oldu. İşte hep tekrar ettiğimiz, hatta her seferinden bir daha yaşadığımız, yaşadıklarımızdan ders almak yerine her seferinde bulunduğumuz yerin sonuna kadar savunucusu olarak her yanlışı meşrulaştırma gayretimiz sanırım yaşadıklarımızdan ders almamızı da engelliyor.
Yaşı ve hafızası yetenler bu günleri ilk defa yaşamadığımızı bilir. Bu durumun nasıl tedavi edilebileceğini de bilir birçokları ama bizim gibi ülkelerde uzun uzun kimse bu analizlerle uğraşmaz. Zaten o yüzden de bunu bilenler o analizleri yapanları pek ciddiye almaz.
Çabuk ve kesin menfaatler ve zaferler önemlidir. Ya da tam tersi, ne yazık ki o hatırladığımız zamanların ertesinde her seferinde daha çok gelişen teknoloji ve ekonomi sayesinde daha çabuk unutma yeteneği ediniyoruz. Teknoloji gelişiyor, kişisel ikballer ve menfaatler toplumları nasıl oluyorsa bir şekilde yönlendiriyor.
Sonunda çok geniş kalabalıklar kaybediyor, çok az insan kazanıyor. Ama işte buradan çıkmak açısından geç kalındığı fikrine ne yazık ki ben de eşlik ediyorum biraz. Yine de son bir umut, son bir gayret gerekli. Bunun için önemli olan ise partizanlık yerine son bir kez bir araya gelinmesi galiba. Son kez diyorum çünkü sonrasında isterseniz ayrılabilirsiniz ya da bir daha asla bir araya gelemezsiniz zaten.