Ateş düştüğü yeri mi yakar?
Açık söylemek gerekirse gündemden kopmak gerek diye düşünüyorum ara sıra ülke yangın yeri neticede. Ama gündem hep bir yerlerden birbirine bağlanıyor gibi. Haber doğru mu bilmiyorum ama ormanlarımızı yakanların yine kendilerine “ateşin çocukları” diyen ve aslında PKK'ya bağlı oldukları söylenen örgüt olduğuna dair bilgiler paylaşılıyor.
Daha doğrusu bu örgütün üstlendiğine dair haberler. Neticede böyle bir sabıkaları var, daha önce bunları yaptılar ve üstlendiler. PKK'ya bağlı olduklarını ise her zaman net şekilde ifade etmediler. Hatırlıyorum da önceki bazı yangınlarda PKK'ya aciz kaldıkları ve devletimizle baş edemeyeceğini anladığı için bu yangınları organize ettiği şeklinde seslenen yetkililerimiz olmuştu.
Oysa ordunun karşısına çıkmak, ya da onlarla düzenli şekilde çarpışmak gibi bir tercihleri hiç olmamıştı. PKK neticede bir terör örgütü, terör ahlak barındırarak yapılan bir eylem değil ki korkaklıkla suçlanmaktan alınacak kişiler tarafından yapılsın.
Dahası eğer yukarıdaki haber doğru ise hala canlarımıza kast ediliyor demektir. PKK kendisini ateşin çocukları ile bir biçimde ayrıştırdığını iddia etse de bu ortamın o çok arzu edilen barışa zarar vereceğini ve buna engel olacağını da açıklayabilir mi peki.
Silah bırakma ile ilgili bilinmezlikler en azından toplum tarafında devam ederken, şimdi yeni bir soru gelmez mi akıllara? Çakmak ya da kibrit de silah sayılacak mı? diye.
Evet havalar çok sıcak, küresel ısınma var. İklim tahayyülümüzün ötesinde bir hal aldı, o sebeple bu tip yangınların çoğalması belki de normaldir. Ya da bu yangınlar iklimin de etkisi ile belki de sadece dikkatsizlikten oluyordur. Yangınlardan kaçamayan hareketsiz canlılar değil mi ağaçlarımız, o iklim konusundaki sıkıntılarımız ile ormanlarımızın azlığı birlikte mesele değil mi?
Dünyanın her yerinde sıcaklarla beraber orman yangınları yaşanıyor. Bunu inkar etmek olası değil. Ancak Ne hikmetse biz son yıllarda neredeyse her sene yaz aylarında bu acıyı tecrübe ediyoruz. Her seferinde baştan başlayan şekilde gündem bir şekilde yangın olunca söndürme uçaklarını konuşuyoruz mesela. Ya da daha bir çok alınabilir tedbiri konuşuyoruz.
Bugüne kadar sabotajlar ve bunun terör örgütü marifeti ile yapılmış olması da önemli konularımızdan biri idi. Şimdi de bölge de imara açılacak yerler konusu gündeme gelebilir pek ala ama kesinlikle terörist bir saldırı beklemiyorduk bu aralar en azından.
Daha geçenlerde Filyos limanından 2 senelik bir değişim haritası ulaştırdı bir arkadaşım, konunun uzmanı olmadığım için de bana açıklamak durumunda kaldı. Neticede bu işler için biraz teknolojiye de vakıf olmak gerek sanırım.
Zonguldak Çaycuma Filyos limanında iki sene içinde değişen orman yapısının durumunu gösteren bir tarih süzgeci idi yolladığı, neredeyse ciddi bir katliam olarak tanımlanabilecek bir durum dedi. Oralar muhtemelen yangın marifeti ile olmadı zaten biraz araştırma yapınca durumun yangınlarla ilgili olmadığını görüyorsunuz orada.
Ama bazen yakarak bazen keserek, bazen yasal bazen suç barındırarak oluyorsa da bedeli ödeyen canlar başlangıçta insanlar gibi görünmese de son tahlilde yaşanmaz bir gezegene doğru gidişimizin basamaklarından birisi bu.
Şimdi yine bir sürü sorunumuz var, yangınlar ormanlar falan ne ki diyecekler vardır aramızda, haksız da değiller aslında. Çünkü belki de yangınların yaktığı ya da insanların kestikleri ağaçların asıl zararını yıllar sonra göreceğiz. İklim değişikliklerinin üzerinden küreselcileri suçlamak kolay da o küreselcilere çanak tutan hırsımızı nasıl tedavi edeceğiz en azından bilsek mi?
Bu ormanları 'Ateşin çocukları' yakıyor mu yakında netleşir. Bu yeni süreçte oluşabilecek bir silah bırakmadan duyulan rahatsızlık mı başka bir silaha geçişin ön hazırlığı mı o da anlaşılır. Ancak ne sebeple kim yakıyorsa, ya da kimse yakmıyor ve kazara oluyorsa da atlamamak gerekir ki bu durumun her sene olmasını tesadüfle açıklamak kolay değil.
Eğer ateşin çocukları denen örgüt ya da başka birileri yakmıyorsa o zaman da bizler ciddi şekilde ibret ve tedbir alma sorunu yaşıyoruz ki tekerrür ediyor demektir.