TÜİK’e göre cennet, gerçekte yangın yeri
Memleket normalleşiyormuş…
Kimin için, hangi şartlarda, nasıl bir normalleşme bu derseniz; öyle her vatandaşın bildiği türden değil.
Bu ülkede fakirlik artık "normal", işsizlik sıradan, gençlerin yurtdışına gitmesi alışıldık, adaletsizlik ise gündelik hayatın rutini…
Bir de TÜİK var tabii…
O her ay millete bir güzel moral veriyor: Et fiyatı düşmüş, kira ucuzlamış, akaryakıt bedava, enflasyon azalmış…
Herkes şükretsin, TÜİK’e göre cennetlik bir memleketteyiz!
Ama mutfağa bir girin, pazara bir çıkın…
Hani şu istatistiklerin görmediği sokaklar var ya, orada yaşayanlar bilir ki "normalleşme" dedikleri şey,
artık bir kilo kıymayı ayda bir gramla alıp yemek, pazardan çürük domates seçmek, elektrik faturasını "gelecek aya" ertelemek demek.
Ekonomi yönetimine sorarsan "kontrollü sıkıntı" içindeyiz.
Sanki milletin karnı aç değil de sadece alışveriş alışkanlıkları değişmiş…
Nakit bitti, umut kredide taksitlenmiş…
Eskiden 'orta direk' vardı, şimdi o direk de yıkıldı.
Altında kalan milyonlarca insan artık 'makul fakir' statüsünde.
Sessiz kalıyorlar, içlerinde feryat var ama seslerini duyuramıyorlar.
Birileri rahat koltuklarında oturup, “iyi yönetiyoruz, normalleştik” diyor.
Ama yönettikleri şey; halkın gerçek derdi değil, ekranlara yansıyan süslü tablolar.
Rakamlar gerçeği yansıtmıyor; sofralarda eksilen ekmeği, hanelerdeki derdi göstermiyorlar.
Geçen gün Ankara’da bir pazar yerinde yaşlı bir teyze, elindeki bozuklukları sayarak sadece üç patates aldı.
Yanındaki çocuk “Anne, domates almayacak mıyız?” deyince başını eğdi…
İşte o baş eğişte, o sessizlikte gizli memleketin gerçeği.
TÜİK’e göre yıllık enflasyon %70’in altında.
Ama bağımsız araştırmalara göre halkın hissettiği enflasyon %120’nin üzerinde.
Gerçek pazar, gerçek mutfak, gerçek geçim sıkıntısı bunu doğruluyor.
Normalleşen bir memleketteyiz…
Fakirlik makul, çarşı yangın yeri, yönetenler memnun…
TÜİK’e göre iyi yaşıyoruz, gerçeğe göre sürünüyoruz!