Sığınmacılar ve unutulan geri dönüş gerçeği
Türkiye, yıllardır milyonlarca sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. İlk yıllarda insani sorumluluk çerçevesinde yönetilen bu süreç, zamanla ekonomik ve toplumsal açıdan önemli bir mesele haline geldi. Bugün geldiğimiz noktada sorun, yalnızca güvenlik veya vicdani bir konu olmaktan çıkmış, doğrudan halkın geçim sıkıntısını etkileyen bir boyuta ulaşmıştır.
SURİYE’DEKİ DEĞİŞİM VE SESSİZLİĞE BÜRÜNEN DÖNÜŞ SÜRECİ
Suriye’de yönetim değiştiğinde, sınır kapılarında hareketlilik yaşandığına ve geri dönüşlerin başladığına dair görüntüler paylaşılıyordu. Ancak kısa süre içinde bu süreçle ilgili herhangi bir açıklama yapılmaz hale geldi. Yetkililerden, kamuoyuna dönüş sürecine dair bilgilendirici bir açıklama gelmedi. Sahadaki duruma baktığımızda ise sığınmacılar arasında geri dönüş hazırlığında olan kimsenin bulunmadığını görüyoruz.
Önceki yönetimin baskıları nedeniyle ülkelerini terk edenlerin, yönetim değiştikten sonra geri dönmelerinin beklendiği açıktır. Ancak şu an için böyle bir eğilim gözlemlenmemektedir. Türkiye, ekonomik anlamda ciddi bir kriz içindeyken, mültecilerin ülkelerine dönüşü için gerekli koşulların oluşturulması ve bu sürecin, Avrupa Birliği başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar tarafından desteklenmesi gerekmektedir. Sığınmacıların, kendi ülkelerinde insanca yaşayabilecekleri şartların sağlanması, Türkiye’nin ekonomik yükünü de hafifletecektir.
EKONOMİDEKİ GERÇEKLER VE GÖÇÜN ETKİSİ
Mevcut ekonomik veriler açıkça gösteriyor ki enflasyon kontrol edilemiyor ve halkın alım gücü her geçen gün geriliyor. Enflasyonun yükselmesinin birçok nedeni olsa da bunlardan biri de mevcut kaynakların, nüfus artışıyla orantılı bir şekilde tüketilmesi ve arz-talep dengesinin bozulmasıdır. Artan talep, ürünlerin hızla tükenmesine ve fiyatların olağanüstü seviyelere ulaşmasına yol açıyor.
Aynı şekilde, kira ve konut fiyatlarında da ciddi artışlar yaşanıyor. Yabancılara yönelik gayrimenkul satışları, piyasadaki fiyatları daha da yukarı çekiyor. Daha düne kadar 500 bin TL’nin altında olan konutlar, bugün 7-10 milyon TL seviyelerine ulaşmış durumda. Peki, bu süreçte konut talebi azalıyor mu? Hayır, çünkü arz-talep dengesi tamamen bozulmuş durumda. Benzer şekilde, araç fiyatları, giyim ve temel tüketim ürünleri de aynı oranda etkileniyor.
Ekonomik dengelerin ne kadar hassas olduğu ortadadır. Basit bir ekonomik kural gereği, bankaların Türk lirasına verdiği mevduat faizi düştüğünde döviz kuru yükselir. Nitekim bir dönem 3 TL olan dolar, bugün 36 TL seviyelerine kadar çıktı ve faiz indirimleri sürdükçe yükselmeye devam edecektir. Bu sürecin nedenlerinden biri de Türkiye’nin taşıdığı ağır sığınmacı yüküdür.
YETKİLİLER KAMUOYUNU BİLGİLENDİRMELİ
Bu noktada en kritik soru şudur: Mültecilerin geri dönüşü konusunda ne gibi adımlar atılıyor? Yetkililer, mevcut planlar, yürütülen çalışmalar ve hedeflenen süreçler konusunda kamuoyunu bilgilendirmelidir.
Türkiye’nin geleceğini doğrudan etkileyen bu mesele, günü kurtaran geçici çözümlerle yönetilemez. Uzun vadeli bir strateji belirlenmeli, uluslararası iş birliği artırılmalı ve dönüş süreci şeffaf bir şekilde yürütülmelidir. Aksi halde, ekonomik dengesizlikler derinleşecek, toplumsal huzursuzluklar artacak ve ekonomik kriz daha da büyüyecektir.
Toplum, artık bu konuda somut adımlar görmek istemektedir. Türkiye’nin ekonomik refahı ve sosyal dengesi için sığınmacı meselesi bir an önce kapsamlı bir politikayla ele alınmalı ve çözüm süreci hızlandırılmalıdır.