Hayal kırıklığından çaresizliğe…
Önce asgari ücretlinin umutları suya düştü. Beklentiler büyüktü, ancak gelen rakam hayal kırıklığı yarattı. 22 bin küsur lira olarak açıklanan yeni asgari ücret, geçim sıkıntısını hafifletmekten uzak kaldı. Ardından emekliler için de benzer bir tablo ortaya çıktı. En azından asgari ücret seviyesinde bir maaş beklenirken, sonuç 14 bin küsur lirada kaldı. Umut yerini derin bir çaresizliğe bıraktı.
Artık ne gıda almak kolay ne de faturaları ödemek. Kiralar hızla artarken, milyonlarca insan geçim mücadelesi veriyor. Devletin, toplumun en kırılgan kesimlerine destek olması beklenirken, alınan ekonomik kararlar bu yükü daha da ağırlaştırıyor.
Öyle bir noktaya gelindi ki artık insanlar harcamalarını değil, yaşamlarını idame ettirebilmenin hesabını yapıyor. Emekli, pazarda en uygun fiyatlı ürünü bulmaya çalışırken bile zorlanıyor. Dar gelirli, market raflarına bakıp eli boş dönüyor. Asgari ücretli, maaşı cebine girmeden borçlarını hesaplamak zorunda kalıyor.
Yetkililer, enflasyonu düşürme hedefiyle hareket ettiğini belirtiyor. Ancak enflasyon, maaşları düşük tutarak veya halkın alım gücünü kısıtlayarak değil, üretimi artırarak ve ekonomik istikrarı sağlayarak düşürülmelidir. Maaşlara yapılan artışlar, yükselen fiyatlar karşısında anlamını yitirirken, temel ihtiyaçlar her geçen gün daha da pahalı hale geliyor.
Beklemek artık bir seçenek değil. Hükümet, aldığı ekonomik kararları yeniden gözden geçirmeli, Meclis acilen toplanmalı ve milyonlarca insanın yaşam koşullarını iyileştirecek adımlar atılmalıdır. Emekliye, asgari ücretliye ve dar gelirliye enflasyon karşısında ezilmeyecekleri bir gelir düzenlemesi yapılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, güçlü bir devlet, vatandaşının refahını güvence altına alabilen devlettir. Eğer bugün bu sorunlara çözüm üretilmezse, yarın sosyal dengeler daha da bozulabilir. Meclis ve hükümet, bu bilinçle hareket etmeli ve zaman kaybetmeden gerekli düzenlemeleri hayata geçirmelidir.