Halka vaat değil, vade düştü!

Durak Karabulut

Durak Karabulut

Tüm Yazıları

Vaat edilenle vade günü arasında sıkıştı halk.

Her ayın ayrı bir çilesi var: Beşi başka, onu başka, yirmisi apayrı.
Çünkü takvimde vade geldi mi, gerçek konuşur; vaatler susar.

Ekonomi yönetimi “uçuyoruz” diyor,
Siyasetçiler alkışlıyor.
Ama dar gelirli halk yere çakılmış, kimse görmüyor.
Sokakta bir bakkal, bir emekli, bir genç sessizce hesap yapıyor.
Hayaller değil, harcamalar konuşuyor.

Enflasyon büyüyor, borç listesi uzuyor, sofra daralıyor.
Birileri hayali yönetiyor, halk hayatı yaşıyor.
Uçanlar tablo çiziyor, yurttaş fiş topluyor.
Çünkü biri konuşuyor, diğeri geçinmeye çalışıyor.

Uçuyoruz, evet!
Alkışlar havada uçuşuyor,
Ama pazarda limonun tanesi el yakıyor.
Ay sonunu getiremeyen milyonlar,
Göğe değil, cebine bakıyor.

Milletin derdi büyük,
Ama dertle dertlenen yok.
Bir yanda koltuk sahipleri konuşuyor,
Öte yanda halk susuyor.
Konuşsa da sesini duyuracak mecra yok.

Gençler…
En güzel yaşlarında en ağır yükleri taşıyor.
Evlenmek isteyen borçlanıyor,
İstemeyen de geleceğini ipotek ediyor.

Eskiden sevda yüreğe yük olurdu,
Şimdi cebe hesap.
Bir yuva kurmak hayal oldu,
Hayal kurmak da lüks.

Ne ev var, ne evlilik.
Ne kira karşılanıyor, ne düğün masrafı.
Aile kuracak olanlar banka takvimine bakıyor artık.
Onlara da vaat değil, vade düşüyor.

Ekonomi yönetimi rakamları süslüyor, paketler açıklıyor.
İki ay sonra bitecek denilen enflasyon, ikinci yılını kutluyor.
Bugünü unutturmak için geçmişe sığınıyorlar.
Oysa dar gelirli her şeyi hatırlıyor.
Geçmişte de gördü, şimdi de yaşıyor.
Yarın ne olacağını da gayet iyi biliyor.

Vaatler...
Eskiden içi boş torbaydı,
Şimdi artık dibi delik.
Tutulmayan sözler, unutturulan gerçekler,
Alkışla bastırılan çığlıklar...

Artık kimin ne söylediği değil,
Kimin neyi ödeyemediği konuşulmalı.
Ayın 10’u elektrik, 15’i kredi kartı, 20’si kira…
Ama 30’unda hâlâ “umut” yok.

Karnı aç bir milletin kulağı vaatte değil,
Gözü pazarda, eli cebinde, yüreği endişede.
Ekonomi yönetimi hâlâ “dış güçler” diyor,
Ama dar gelirlinin içi yanıyor.

Krediyle geçinen milyonlara “sabır” tavsiye ediliyor,
Ama sabır taşına dönmüş bir halk var ortada.

Şimdi artık sözler değil,
Eylemler konuşuluyor.
Çünkü bu halk her şeyi gördü:
Bir gün vaatle uyutulmayı,
Bir gün vergilerle uyanmayı,
Bir gün susup beklemeyi…

Ama bir gün gelecek, hepsini birden hatırlayacak.
Birileri hâlâ sahne kuruyor, dekor çekiyor,
Ama perde kapanmak üzere.
Gösterinin sonu yaklaşıyor.

Ve dar gelirli halk artık oyuncu değil, seyirci hiç değil.
Tam da sandığın kenarında,
Sükûnetle bekliyor…