Burs ayın onunda, umut on birinde biter

Serkan Baygınoğlu

Serkan Baygınoğlu

Tüm Yazıları

Büşra, Ankara’nın soğuk bir sabahında kahvesini yudumlarken hesap uygulamasını açıyor.

“Burs yatmış mı?”

Her ayın en heyecanlı, en kısa süren anı bu. Çünkü o rakam ekrana düşüyor, ardından saniyeler içinde buhar olup gidiyor. Kira, market, ulaşım derken geriye sadece “nasıl geçecek bu ay?” sorusu kalıyor.

Üniversite hayatı çoğu zaman özgürlüğün, keşfin, yeni başlangıçların dönemi olarak anlatılır. Ama Büşra için özgürlük, ay sonunu getirebilmekle başlıyor. Sınıfta anlatılan ekonomik modeller, kampüsün dışındaki gerçeklerle çelişiyor. Teoride “öğrenci bütçesi” diye bir şey var ama pratikte o bütçe, çayın yanına simit almaya bile yetmiyor bazen.

Büşra’nın hikayesi, aslında binlerce öğrencinin ortak hikayesi. Burs, destek ya da harçlık…

Adı değişiyor ama miktar aynı kalıyor. Oysa şehirler büyüyor, kiralar uçuyor, ulaşım ücretleri katlanıyor. Yurt kantinindeki tostun bile fiyatı her ay sessizce artıyor. Ve Büşra, bir yandan hayalini kurduğu meslek için çabalarken, diğer yandan “bugün ne yesem?” hesabı yapıyor.

Arkadaşlarıyla bir kafede oturduklarında, artık sohbetler derslerden çok geçim sıkıntısına kayıyor. “Part-time iş buldun mu?”, “Kaç saat çalışıyorsun?” gibi cümleler, gençliğin yeni sözlüğü olmuş durumda.

Kimisi akşamları kasada çalışıyor, kimisi sabahları okula uykusuz geliyor. Yine de hepsi gülümsemeye devam ediyor, çünkü başka çare yok.

Büşra, ayın onunu beklemeye alışmış. Her defasında “bu sefer dikkatli harcayacağım” diyor ama hayat, hesap tutmuyor. Yine de umudunu kaybetmiyor. Çünkü biliyor ki bu şehirde, hayallerin bedeli bazen bir burs miktarına sığmıyor.

Ve o, tüm yorgunluğuna rağmen bir sonraki sabah derse gitmek için hazırlanırken kendi kendine mırıldanıyor:

“Belki paramız az ama inancımız hâlâ tam.”