“Bir cümle yetiyor bazen…”
Öğrencilik hayatında insan pek çok şeyi unutuyor; sınav tarihlerinin kaydığı dönemleri, sabahladığı kütüphaneleri, yetişmeyen ödevleri… Ama bazı şeyler var ki, yıllar geçse de hafızadan silinmiyor: Bir öğretmenin sarf ettiği tek bir cümle.
Geçen gün kampüste yürürken, öğrencilerin kendi aralarında “Hocam çok sert ama bir o kadar da iyi niyetli” diye konuştuğunu duydum. İçimden gülümsedim. Çünkü hepimiz bir zamanlar o masada oturup aynı cümleyi kurduk: “Bizi anlamıyorlar.”
Ama sonra yıllar geçiyor, büyüyoruz, biraz yoruluyoruz ve anlıyoruz ki aslında öğretmenler bizi o gün bizden daha iyi görüyormuş.
Öğrenci, çoğu zaman kendini bulunduğu anda kaybolmuş hisseder. Gelecek kaygısı, not stresi, aile baskısı, bir türlü yetişmeyen beklentiler… Bu hengâmede bir öğretmenin omzuna koyduğu el, bazen bütün hayatı toparlayan küçük bir işarettir.
Çünkü öğrencinin en çaresiz anında duyduğu “Sen yaparsın” cümlesi, dışarıdan kimsenin anlamadığı bir güç verir.
Benim de böyle cümlelerim oldu. Derse geç kalıp kapıda kaldığım gün de vardı, başarısız bir sunumun ardından moralimin dibe vurduğu gün de… Ama yine de birkaç öğretmenimin söylediği cümleler bugün bile kulağımda:
“Bu yol uzun, ama yürümeye devam edersen değişirsin.”
O cümle bugün hâlâ yazı yazarken bile yol gösteriyor bana.
Öğretmenlik aslında sadece bir meslek değil; sabırla, sevgiyle, bazen de hiç fark edilmeden bir insanın yönünü değiştiren bir rehberlik.
Belki biz öğrenciler bunu o an anlamıyoruz. Belki “Hocam çok üstüme geliyor” diye söyleniyoruz. Ama yıllar geçip hayata atıldığımızda fark ediyoruz: O baskı sandığımız şey, meğer güvenmiş.
Öğretmenler Günü yaklaşırken şunu düşünüyorum:
Biz öğrenciler, ne kadar zorlanırsak zorlanalım, o emeklerin içinde büyüdük.
Ve bugün kim olduysak, bir yerlerde bize inanan bir öğretmenin payı var.
Ve galiba, bazen bir insanın hayatını değiştirmek için gerçekten sadece bir cümle yetiyor.