Nazife Mert

Nazife Mert

Kadın: Varoluş sebebimiz

Kadın; dünyanın oluşumundan bu yana hayatımızın tam ortasında yer alan en güçlü insan. Fiziksel olarak olmasa da, Allah tarafından bahşedilen doğurganlık güdüsünden midir bilinmez, farklı bir güce sahip.

Üreyen, büyüten, bakan, koruyan, kanatlarının altına alan bu yüce gönüllü varlık; kimi zaman görmezden gelinen, ezilen, ikinci sınıf muamele gören, şiddete uğrayan, sessiz çığlıklar atan, sabah çocuklarını okula hazırlayıp işe yetişmeye çalışan, eş olmanın sorumluluklarını da beraberinde taşıyan; anne, eş, iş arkadaşı, gelin, temizlikçi, aşçı gibi birçok rolü aynı anda sırtlayan kadınlarımız. Adeta görünmez kollara sahip ama bunu asla ispatlayamayan kahramanlar.

Toplumda hep bir rol üstlenmiş ama kimse sormamış: “Sen ne istersin?” “Bu kadar sorumluluğu taşıyabilecek misin?” diye.

Yazının Devamı

Akrabalık ve akrabalık ilişkileri

Hayat, ilişkilerimizle anlam kazanır. Bizler her ne kadar farkında olmasak da aile yapımız, kimliğimizin temelini oluşturur. Aile yapımız yalnızca anne, baba ve kardeşlerden ibaret değil; geniş ailemiz, yani akrabalarımız da yaşantımızın önemli bir parçası. Amcalar, teyzeler, halalar, dayılar… Her biri hayatımızda onlarca hikâyeyle yer edinmiş durumda.

Biz yalnızca genetik bağlarla değil, aynı zamanda ortak bir kültürün parçası olarak da aile bütünlüğünün içerisindeyiz. Nişanlarımız, düğünlerimiz, bayramlarımız, cenazelerimiz, mevlitlerimiz; akrabalarımızla birlik olduğumuz, kenetlendiğimiz, omuz omuza verdiğimiz geleneklerimiz. Bu geleneklerimiz eski hatıraların konuşulduğu, sessiz bakışlarda geçmişin izlerinin görüldüğü, küçüklerin örf adetleri öğrendiği, birlik olmaktan doğan kuvvetin ortaya çıktığı meclislerdir aynı zamanda.

Ne var ki, günümüzde bu kıymetli ilişkilerin temelleri sarsılmış durumda. Kalabalık şehirler, yoğun iş hayatı ve bireyselleşme; akrabalık ilişkilerimizi derinden etkiledi. Artık kenetlenmekten çok uzaklaşmak söz konusu. Öyle ki, çoğu insan en yakın akrabasını bile tanımıyor maalesef.

Yazının Devamı

Fincandan kalbe uzanan gelenek

Bazı kokular vardır ki sizi geçmişe götürür. Mutfakta kaynatılan cezveden yükselen kokuyla ya da dost meclisinde içilen kahvenin telvesiyle hafızalarda yer eder. İşte Türk kahvesi, yalnızca bir içecek değil; bizi geçmişimize bağlayan, gelenekle modern yaşam arasında köprü kuran nadide bir kültürel miras.

Kahve, Türk toplumunda sadece susuzluğu gideren, enerji veren bir içecek değil; birlikteliğin, sohbetin, zarafetin ve misafirperverliğin sembolü aynı zamanda. Osmanlı'dan günümüze uzanan bu gelenek, saray mutfaklarından en mütevazı evlere kadar ulaşmış ve her ortamda farklı bir anlam kazanmış.

Hazırlanışı adeta bir ritüel. Kahvenin ölçüsü, pişirme şekli, kullanılan suyun kalitesi ve köpüğü… Her bir aşaması özen gerektirir. Sade, az şekerli, orta şekerli ya da şekerli gibi seçenekler kişisel zevklere göre ayarlanır. Yanında sunulan lokum, su ya da küçük ikramlar da bu kültürün inceliklerini yansıtır. Küçük bir fincanda sunulsa da, anlamı büyük, mesajı derin.

Yazının Devamı

Ormanlar konuşamaz ama sessizlikleri yakar

Sevgili Okuyucularım;

Son birkaç günde, güzel ülkemizin çeşitli yerlerinde 150 civarında orman yangını meydana geldi. Nitekim sık sık iklim krizinin yangınların şiddetini artırdığı gündeme getirilse de, insan faktörünün payını konuşmadan geçemeyiz.

Kasıtlı sebeplerin yanı sıra, bilinçsiz doğa kullanımı gibi ihmal sonucu ortaya çıkan davranışlar da maalesef yangınların başlıca nedenlerinden biri. Rüzgârın şiddeti, nem oranı, sıcaklık dereceleri gibi doğa koşullarını önemsememek; piknikte tam söndürülmeyen ateşler, doğaya bırakılan cam kırıkları, anız yakmalar ve söndürülmeyen izmaritler felakete davetiye çıkarıyor.

Yazının Devamı

Masumiyetin yaraları: ”Akran zorbalığı”

Sevgili Okuyucularım;

Bu yazımda gelin birlikte dünya genelinde büyük bir sorun olan “akran zorbalığı”na yakından inceleyelim.

Akran zorbalığını tanımlayacak olursak, kendini güçlü ve üstün gören bir çocuğun, kendini güçsüz hisseden, çekingen tavırlarıyla dikkat çeken başka bir çocuk üzerinde fiziksel ya da psikolojik üstünlük kurma çabası diyebiliriz. Özellikle 8–14 yaş grubu arasında net olarak görülen bu davranış bozukluğu, çocuklar ve gençler arasında ciddi bir sorun.

Yazının Devamı

Okullarda kılık kıyafet değişikliği

Değerli okuyucularım;

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıklamasıyla birlikte, 2025-2026 eğitim-öğretim yılı itibarıyla okullarda kılık kıyafet uygulamasında değişikliğe gidilerek forma zorunluluğu getirildi. Bu karar, eğitim camiasında büyük yankı uyandırdı. Karar ayrıca veli, öğretmen ve öğrenci üçgeninde farklı görüşlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Böylece ülkece yeni bir münazara konumuz daha olmuş oldu.

“Forma giyilmeli” görüşünü savunanların gerekçesi; öğrenciler arasındaki ekonomik farklılıkların görünür hâle gelmesini önlemek, dışlanmanın önüne geçmek ve okul güvenliğini sağlamak gibi nedenlere dayanıyor. Günümüzde çocuklar arasında marka takıntısı ve modaya ayak uydurma baskısı gibi sorunlar giderek yaygınlaşıyor. Bu nedenle tek tip kıyafet, öğrenciler arasında oluşabilecek maddi kaynaklı ayrışmaları azaltmak adına önemli bir adım olarak görülüyor. Kısacası, bu uygulama sosyal statü farklarını ortadan kaldırmayı hedefliyor.

Yazının Devamı

Teknoloji bağımlılığı ve aile

Okulların tatil olmasıyla birlikte, dinlenme, eğlenme zamanının startı verildi. Çocuklarımız televizyon, internet gibi görsel iletişim araçlarıyla zamanlarını daha çok geçirecekleri bir döneme giriyor. Peki ebeveyn olarak bize düşen görevler neler? Çocuklarımız için ne yapabiliriz? sorularına gelin birlikte yanıt arayalım.

Çocuklarımıza görerek öğrenme dediğimiz bir metotla yardımcı olabiliriz. “Örnek olma metodu” da diyebiliriz buna. Günümüzün 8-9 saatini internet, televizyon, PC, telefon başında harcamak yerine; zorunlu işlerimizi hallettikten sonra bu teknolojik aletleri çocuğumuza fark ettirerek masaüstüne bırakabiliriz. Bu hareketimizle, teknolojik aletlerin vazgeçilmez olmadığı fikrini çocuğumuzun bilinçaltına yerleştirebiliriz.

Bu metotlar tabii ki ortaokul ve altındaki yaş grubu çocuklarımız için geçerli. Ergen, genç yaş gruplarımız için ise aile ve arkadaşlar için “kaliteli zaman geçirme metodu” uygulanmalı. Nedir bu kaliteli zaman geçirme metodu? Sorunuzu, aile birliğiyle yapılan tüm uğraşlar diye yanıtlayabilirim. Anne-çocuk, baba-çocuk ve anne-baba-çocuk birlikteliğinde ortak zamanları artırmalı ve paylaşımlarımızı çoğaltmalıyız. Her şeyden önemlisi onlara iyi bir birey olma eğitimini vermenin yanında sosyal aktivitelerde de eşlik etmeliyiz ki, enerjilerini yanlış yollarda tüketmemiş olsunlar. Piknikler, birlikte gidilen sinema, tiyatro, sergi, spor müsabakaları, birlikte yapılan yemek denemeleri, küçük yardımlı tamiratlar... Kısacası “aile” olmanın hakkını vermeliyiz. Bu metotlardan ziyade biz ebeveynler, davranışlarımızın tutarlılığı ve sürekliliğiyle çocuklarımıza örnek olmalıyız.

Yazının Devamı

Merhaba

Bugün Yeni Ankara internet gazetesinde kaleme aldığım ilk köşe yazımı paylaşmanın heyecanını yaşıyorum. Bu satırlarla birlikte sizlerle yeni bir yolculuğa çıkıyorum. Artık her Salı ve Perşembe günleri bu köşede sizlerle buluşup; çocuk gelişimi uzmanı olarak düşüncelerimi, gözlemlerimi ve deneyimlerimi paylaşacağım.

Eğitim, sadece okul binalarıyla sınırlı bir süreç değil. Aynı zamanda bir milletin ortak ideallerini, kültürel değerlerini ve geleceğe dair umutlarını şekillendiren bir sanat. Bu sanatı icra ederken; adalet, doğruluk, vicdan ve vatan sevgisi her zaman yol göstericim oldu.

Yazılarımda sadece eğitim değil; kültür, teknoloji, toplumsal meseleler ve güncel gelişmeler gibi geniş bir yelpazede konuları ele almayı planlıyorum. Eğitim dışında ki yazılarımda gündemin nabzını tutarken olaylara yüzeysel bir bakışla yaklaşmak yerine, onları derinlemesine analiz ederek, siz değerli okuyucularıma farklı bakış açıları kazandırmayı hedefliyorum. Bu süreçte, bireyin düşünsel gelişimini önemseyen ve sorgulayan bir yaklaşımı benimsiyorum. Yeni Ankara internet gazetesinde yer almanın bana yüklediği sorumluluğun bilincindeyim ve bu platformu en verimli şekilde değerlendirmek için özveriyle yazdığım yazılarımı keyifle okuyacağınızı umut ediyorum.

Yazının Devamı