Fikirleriyle yaşayan bir lider: Atatürk

Saat 9’u 5 geçerken tüm ülke bir anda durur. Kalabalıklar susar, hayatın ritmi yavaşlar. Sokaklarda, meydanlarda, evlerde, okullarda derin bir sessizlik oluşur. Araçlar yavaşlar, adımlar kesilir, nefesler tutulur. Sanki zaman, o dakikada saygı duruşuna geçer. Bu sessizlik yalnızca bir duraksama değil; içinde yüzyıllık bir minneti, sonsuz bir özlemi ve derin bir saygıyı barındıran kutsal bir andır.

Biraz sonra sirenler çalar, kornalar yankılanır. O sesler, Atamızın anısına yükselen bir saygı ezgisi gibidir. Her titreşim, her dalga Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatırasını taşır. Sanki Atamız hiç ölmemiştir; her kalpte, her bakışta, her nefeste yeniden doğar.

Yüreklerde bir tablo canlanır. O tabloda Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca bir komutan değil, bir fikir, bir devrim, bir yaşam biçimi olarak belirir. O, bir halkın küllerinden yeniden doğuşunun adı, halkının gururu, çocukların ışığı, gençlerin yol göstericisidir. Milletine sadece bağımsızlık kazandırmamış, düşünmeyi, üretmeyi, sorgulamayı öğretmiş.

En büyük eserim Cumhuriyet’tir” derken onu bir armağan olarak değil, bir emanet olarak bırakmış. Çünkü Cumhuriyet yalnızca bir yönetim şekli değil; özgürlüğün, eşitliğin, aklın ve vicdanın bir simgesi. Her bireye kendi aklıyla karar verme hakkını kazandıran bu miras, milletin en değerli hazinesi. Cumhuriyet, Atatürk’ün bizlere bıraktığı ışığın adı.

Bugün 10 Kasım’da, onun yokluğunun değil, varlığının sonsuzluğunun doğuşunu hatırlarız. Onu anmak, yalnızca bir dakikalık saygı duruşu değil, onu anmak, fikirlerini yaşatmak, her davranışta, her adımda onun yolunda ilerlemektir. Atatürk’ü yaşatmak, cumhuriyeti yaşatmakla mümkün.

Atatürk, “Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” derken, aslında sonsuzluğu fikirleriyle çizmiş. O sözler, bir milletin karanlıktan aydınlığa yürüyüşünün ifadesi.

10 Kasım bir yas günü değil, bir uyanış günü. Bu toprakların nasıl kazanıldığını, hangi inançla korunduğunu, hangi umutla yeşerdiğini hatırladığımız gün. “Mavi gözlü bir dev”in komutasında başlayan mücadele, bir milletin yeniden doğuş hikâyesine dönüşmüş.

Atatürk, ileri görüşlülüğüyle, cesaretiyle ve bilime olan inancıyla bir milletin kaderini değiştirdi. O, tarihe sığmayan bir önder, çağları aşan bir bilgeydi.

Seni anmak satırlara sığmaz Atam. Biz seni unutmadık; çünkü sen kalbimizdesin, fikirlerimizdesin, geleceğimizdesin.