Yeni kabul edilen İklim Kanunu tarımı bitirecek mi?
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 2 Temmuz'da kabul edilerek yasalaşan İklim Kanunu, Resmi Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Söz konusu kanun, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyuma ilişkin esasları içeriyor.
Sera gazı ifadesinin ne olduğunu kanunun içeriğini anlamak açısından iyi bilmemiz gerekmektedir. Karbon dioksit, metan, nitröz oksit, hidroflorür karbonlar , perfloro karbonlar, sülfürhekza florid gibi gazlarından oluşan ve atmosferde ısı tutma özelliğine sahip bileşiklere sera gazı denir. Kanun bu gazların atmosfere salınımının(emisyon) azaltılmasını, iklim değişikliğiyle uyum faaliyetlerini planlama ve uygulama ile bunlara ilişkin yasal ve kurumsal çerçevenin usul ve esaslarını kapsıyor. Kanuna göre kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler, kamu yararı gözetilerek alınacak tedbirlere ve düzenlemelere uymak ve uygulamakla yükümlü. Sera gazı emisyonlarının takibine ilişkin yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak, doğrulanmış sera gazı emisyonu raporunu süresi içerisinde sunmayanlara, 500 bin liradan 5 milyon liraya kadar idari para cezası verilecek.
İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından Emisyon Ticaret Sistemi yani ETS kurulacak.
ETS kapsamında esasları yönetmelikle belirlenen doğrudan sera gazı emisyonlarına neden olan faaliyetleri yürüten işletmelerin, bu faaliyetleri gerçekleştirebilmesi için İklim Değişikliği Başkanlığı'ndan sera gazı emisyon izni alması zorunlu olacak.
Her ilde vali başkanlığında, ilgili kurum ve kuruluşların temsilcileri ile yerel yönetimlerin temsilcilerinden oluşan İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu kurulacak. Kurulun çalışma usul ve esasları Bakanlıkça belirlenecek. Yerel İklim Değişikliği Eylem Planları, en geç 31 Aralık 2027 tarihine kadar hazırlanacak.
Söz konusu kanunun kabul edilmesinden sonra birçok eleştiride beraberinde geldi.
Kanunda, ülkemizin net bir sera gazı azaltım hedefi belirtilmemiş denilmektedir. Oysa çıkan bu yeni kanunda her ne kadar sera gazı azaltım hedefi belirlenmemiş olsa bile, Paris İklim Anlaşması 2021 yılının Ekim ayında TBMM tarafından onaylanmıştı. İmzalanan bu anlaşma hükümlerine göre Sera gazı emisyonlarının 2053 yılına kadar sıfırlanması hedefi açıklanmıştı.
İklim değişikliğinden en çok etkilenen dar gelirli yurttaşların yaşadığı bölgelerle ilgili hiçbir çözüm bu yasada yok. Sera gazlarının salınımı azaltıldığı zaman, kırsalda yaşayan, çiftçilikle uğraşan kesimler kuraklık, yüksek veya düşük sıcaklıklar, ani sıcaklık değişimleri, fırtına, dolu gibi üretimi olumsuz etkileyen iklim şartlarının etkisi gittikçe azalacağından bu düzenlemelerden olumlu etkilenmiş olacaklardır.
Tarımcı ve araştırmacı olarak bende bu kanunu incelediğim zaman, tarımsal araştırmalar için herhangi bir fon ayrılmadığını gördüm. Gıda güvenliğinin garanti altına alınması, iklim değişimlerinden daha az etkilenen, kurak şartlarda daha fazla verim verebilen bitki türlerinin geliştirilmesi ve agronomik araştırmalar ile ilgili kanunda herhangi bir fon ayrılmamış. Daha sonra hazırlanacak yönetmenliklerde bu eksiklik giderilmelidir.
Bundan sonra hazırlanacak yönetmenliklerde uygulanacak mekanizmanın şeffaf ve hesap verebilir şekilde tanımlanması ve uygulanması çok büyük önem taşımaktadır. Bu konuda derin endişelerimin olduğunu da ifade etmek isterim. Doğrusu Ülkemizde her geçen gün şefaf, hesap verilebilir ve her vatandaşın eşit haklara sahip olduğu uygulamalara özlemimiz gittikçe artmaya devam ediyor.