Zehirli sarmaşıklar ve üstüne vazife kalanlar

Süreyya Terzioğlu

Süreyya Terzioğlu

Tüm Yazıları

Hazır, bayram geliyor eş dost ziyareti başlayacak diye düşünüyorsunuz ama yine imkânı olanlar ya da kendisini borç batağına sokmayı bile göze alarak tatil beldelerine kaçacak aileler çok.

1960 / 70'li yıllarda doğan o efsane kuşak çok iyi bilir, bayramların hele de Kurban Bayramı'nın keyfini, tadını. Sabah erkenden kalkılır, çoluk çocuk hep birlikte kurbanın kesilmesi, dağıtılması ve eve kalan o küçük payla hem kendilerine hem de gelecek misafirlerine et kavurmaları ikram etmek için o mis kokulu lezzetler ortaya çıkar. Önce evin erkeğinin anne, babasına gidilir; ardından evin hatununun annesine babasına gidilir ve bu ziyaretler karşılıklı devam eder. Aynı yüzleri bayram süresince bol bol görürsünüz, sevseniz de sevmeseniz de!

Peki, n’oldu da artık aileler akraba ziyaretleri yerine, evde kafa dinlemek ya da kendilerinin ve eşlerinin akrabalarını ziyaret etmek yerine koşa koşa tatil planları yapar oldu dersiniz? Ne, biliyor musunuz? En önemli sebep maalesef tabi ki; ZEHİRLİ SARMAŞIKLAR VE İYİLİK YAPMAYI ÜSTÜNE VAZİFE OLARAK YAPIŞTIRANLAR.

Zehirli sarmaşıklar gibi; kurulan o küçük aileyi tahakkümü altına almayı, artık oğlunun ya da kızının yeni bir yuvası olduğu, artık orada yaşamadığı gerçeğini kabul edemeyen, büyük anne babalar, görümce ya da ağabeyler içindeki o sevimsiz narsist egoyla aileyi ufak ufak sarar. Hiç anlamazsınız önce ne denli tehlikeli bir yere düştüğünüzü. Siz, eşinizin anne babasına, ağabeyine hatta kız kardeşlerine dört elle sarılırken, onları sever sayarken, eşinizin akrabaları diye özenle yaklaşmayı tercih ederken onlar sizi oğullarını ya da kızlarını ellerinden alan bir düşman olarak görmeye başlar.

Her fırsatta çocuklarına kötülemeye, duygu sömürüsü yapmaya, hatta yalana ve iftiraya varan konuşmalar geçmeye başlar. Bazen susarsınız ya sabır çekersiniz içinizden, çünkü onun hatırı kalmadıysa bile sahibinin hatırı vardır dersiniz ama nafiledir. Çünkü artık sarmaşıklar iyice büyümüştür ve sizi içine çekmiştir bir kere. Ya, sizinle aynı kaderi taşıyan eşiniz, uyanıp, silkelenip anne baba ve kardeşlerine bir sınır koyup ciddi bir konuşma yapar ve eşini yavrularını, yuvasını seçerek; zehirli sarmaşığın boğazınıza sarılan dallarını keser ve hep birlikte nefes alırlar. Ya da bu “El alem ne der?” saçmalığı yüzünden ya da bu kararı alacak öz güvene sahip olmaması sebebiyle bu sarmaşığın yuvasını boğmasına müsaade eder.

Size hâlâ bekarmışsınızcasına davranmaya çalışanlar anneniz de olsa kardeşiniz de olsa dostunuz değildir. İlişkilerde sınır koymayı becermeyenler bu zehirli sarmaşığın dalları tarafından sarılmaya mahkûmdur ve yıkılan ailelere baktığınızda eşlerin ailelerinin sebep olduğu boşanma vakaları hiç azımsanacak boyutta değil. İşte bu stresi yaşamaya tahammülü kalmayanlar artık ne kadar uzak durursa o zehirli sarmaşıklardan o kadar iyi diye düşünüyor ve o oluşturduğu aile bozulsun, tadı tuzu kaçmasın diye ilk fırsatta tatile de kaçıyor.

UNUTMAYIN BU ATATÖZÜNÜ… “İYİLİKTEN MARAZ DOĞAR“ VE YAPTIĞINIZ İYİLİK ÜSTÜNÜZE VAZİFE OLARAK YAPIŞIR. HAYATINIZ, HUZURUNUZ ELİNİZDEN ALINIR.