Kimi, kime şikayet edelim?

Süreyya Terzioğlu

Süreyya Terzioğlu

Tüm Yazıları

Sokaklar hâlâ savaş alanı gibi. Ne tarafı dinlersen o taraf haklı. Ama tarafsız bir gözle bakmak istersen durum farklı olabilir.

İmamoğlu’nun göz altına alınmasıyla başlayan şu karmaşık süreçte, kamuoyuna ulaşan bilgiler ışığında, İmamoğlu’nun her konu başlığı için olmasa da göz altına alınmasına gerek duyulmadan sürdürülebilir bir süreç işletilebilinirdi gibi görünüyordu.

Ancak suçlamaların ağırlığına bakılınca kaçma ve saklanma ihtimaline karşı içeride tutulması da makul hale gelmiş olarak görünmeye başladı. Rüşvet almak, irtikap, ihaleye fesat karıştırmak, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, suç örgütü kurmak ve yönetmek, terör örgütü ile iş birliği yapmak gibi suçlar olunca durum vahim gibi. Her biri başlı başına güvenmeniz gereken bir görev adamı, bir belediye başkanı hele hele bir Cumhurbaşkanı adayı için kesinlikle kabul edilemez suçlamalar değil mi? Hangisi diğerinden hafif ki… Terör örgütüyle iş birliği yapmak kabul edilebilir mi? Ya da rüşvet almak, ihaleye fesat karıştırmak. Bir de bu durumu yurt dışında gidip, dostumuz olmayanlara, kendimize güldürüp, bizim iç işlerimize karışma hadsizliğine yükseltecek bir duruma sokup İmamoğlu’na yapılanı şikâyet etmek çok absürt olmadı mı?

Bizim öyle ya da böyle dost olmadığımızdan emin olduğumuz bir merciiye şikâyette bulunmak, şikâyet eden merciinin de ne kadar basiretsiz ve beceriksiz olduğunun bir göstergesi değil midir? Siz muhalefette bu kadar başarısız olmasaydınız acaba hükümet bu kadar ileriye gidebilir miydi diye sormazlar mı adama? İmamoğlu’nun suçlandığı birçok konunun, hükümetin başındaki adam için de suçlamalarda bulunulmadı mı? Hangisinde arkasında duruldu ve gerçekse gereği yapıldı ya da sabit bir şekilde üstüne gidildi de sonuç mu alınmadı?

Sadece şu yürekleri tertemiz gençlerimiz İmamoğlu’nun alınmasının arkasında sokaklara düşünmeden çıkmasına ve kendilerini kullandırmalarından muzdaribim. Onların sokaklarda olma sebebi, bir kişinin ki; suçlardan ceza alır mı gerçekten masum mu bilinmezken peşinden koşmak olmamalıydı! Ülkenin genel gidişatı için her türlü hak arayış olabilirdi. Bu İklim Kanunu'nun geri çekilmesi, ekonominin yönetilememesi, çocuk ve kadınların korunması için kararlar alınması, terörle mücadele, adaletsiz bir yargıya tepki gibi onlarca konu başlığı için olabilirdi. Ama İmamoğlu için devam etmesi sadece kendilerine, tarafsız olmayı beceremeyen bir hükümet için bahane yaratmaktan öteye gidilemeyen bir duruma soktu.

Çocuklarımızın haklıyken haksız duruma düşmeleri korkusu her anne gibi beni de geriyor ve üzüyor tabii. Dilerim ülkemin bu başı boş durumları artık bir son bulur ve idare etmekten değil, ülkeyi yönetmekten anlayan, vatanın, milletin derdiyle hasbihal olmuş bir yönetimin gelmesi, ana muhalefetin de arkasında olduklarını iddia ettikleri Atatürk’e yaraşır; sözleriyle yaptıkları birbiriyle örtüşen, muhalefetten bile aciz olup hükümeti düşürmeyi beceremeyen, lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini öğrenip ona göre doğru ve emin adımlarla yürüyen bir parti olması dileğiyle.