Stratejik riskin rotası

Türkiye siyasetinde “Terörsüz Türkiye” süreci yeni bir evreye girdi. TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, İmralı gündeminin de merkezine oturmasıyla tartışmaların yoğunlaştığı bir platform haline geldi. Bu platformda en cesur rolü üstlenen parti ise MHP. Ancak bu cesaret, partinin seçim hesabına ve ittifak dinamiklerine dair soruları da beraberinde getiriyor.

MHP: İNİSİYATİFİN MİMARI VE SORUMLULUK SAHİBİ PARTİ

MHP lideri Devlet Bahçeli, komisyonun ‘İmralı’ya gitme’ kararı almasını net şekilde destekliyor. Grup toplantısında, “Alırım yanıma üç arkadaşımı, İmralı’ya gitmekten kaçınmam” diyerek, sembolik ve stratejik bir hamle yaptığını açıkça ortaya koydu.
Bu sözlerin arkasında durarak, partisi üzerinden bir “masayı kurma hamlesi”ni resmî zemine taşımış oldu.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız da benzer şekilde net konuşuyor: Komisyonun 21 Kasım Cuma günü İmralı’ya gitmesi yönünde karar alacağını ve 3–4 milletvekilli bir heyetin Öcalan’ın beyanlarını almak üzere adaya gideceğini ilan etti.
Yıldız’a göre bu adım “yüzyılın en cesur kurucu siyaset hamlesi.”

Parti içi söylemler, MHP’nin bu süreçte yalnızca figüran değil, aktif bir kurucu aktör olma stratejisini benimsediğini gösteriyor: “Elini taşa koymak”, sorumluluk almak, “masa”nın tarafı ve düzenleyicisi olarak görünmek.

SÜRECE RESMÎ KATILIM VE MEŞRUİYET ARAYIŞI

MHP yalnızca sözle değil, mekanizma üzerinden de hamle yapıyor. Genel Başkan Yardımcısı Yıldız’ın açıklamasına göre, komisyon içerisinden seçilecek 3–4 kişilik bir heyet İmralı’ya gidebilir ve Öcalan ile ilk elden temas kurulabilir. Bu teklifin, komisyonun karar alma mekanizması içinde gerçek bir olasılık olarak değerlendirilmesi MHP’nin adımı ciddiye aldığını gösteriyor.

Haber kaynaklarına göre komisyonda, “İmralı ziyareti” kararı için oylama gündemi de var. Eğer bu oylama karara dönüşürse, MHP’nin inisiyatifi somutlaştırma yönündeki ısrarı siyasi sonuçlara dönüşebilir.

AKP: SÜRECE DESTEK VERİYOR AMA İRADESİNİ ORTAYA KOYMUYOR

Karşı tarafta AKP duruşu daha temkinli görünüyor. Partinin sürece destek vermesine rağmen, MHP kadar güçlü bir liderlikle “masayı kuralım”, “İmralı’ya gidilsin” diyen bir açıklaması pek yansımıyor. Halk TV’nin analizine göre, partiler arasında komisyon ismi konusunda da görüş ayrılıkları vardı; AKP “Terörsüz Türkiye Komisyonu” adını önerirken, MHP “Milli Birlik ve Dayanışma” önerisini öne çıkardı. Bu farklılık, sadece isim meselesi değil; MHP’nin sürece toplumsallaşma ve sorumluluk vurgusuyla yaklaşırken, AKP’nin daha güvenlikçi ya da “çıkar dengeli” bir retorik tercih ettiğini ima ediyor.

Ayrıca, sürecin askeri boyutuyla ilgili tartışmalar da AKP açısından bir handikap oluşturuyor. Mecliste üç yıllık bir tezkere kabul edildiği bir dönemde, “İmralı görüşmeleri” yapılacak olması muhalefet cephesinden “çelişki” eleştirilerini beraberinde getiriyor. Bu, AKP için potansiyel politik maliyetlerin bir göstergesi.

RİSKİN AĞIRLIĞI: MHP’NİN SEÇİM MATEMATİĞİNDE SORUMLU PAY

MHP’nin İmralı meselesinde aldığı pozisyon, siyasi risk açısından oldukça yüksek. “İlk adımı atan parti” olmanın getirdiği görünürlük, başarılı olursa büyük bir itibar ve oy kazancı sağlayabilir. Ancak başarısızlık ya da sürecin tıkanması halinde tabanda “fazla sorumluluk üstlenmiş, karşılığını tam alamamış” algısı oluşabilir.

Bu risk, özellikle AKP ile ittifak dengeleri açısından kritik. Eğer AKP süreci iyi yönetirse ve bunu seçim propagandasına dönüştürebilirse, MHP büyük bir siyasi sermaye kazanma fırsatı bulabilir. Ama tam tersi bir durumda — AKP süreci pasifize eder ya da kamuoyunda beklendiği gibi somut kazanımlar elde edemezse — MHP yükünü taşımış ama payını alamamış bir aktöre dönüşebilir.

ELEŞTİRİLER VE ÇELİŞKİLER: SİYASET KABRİSTANINDAN UYARILAR

İtirazlar da az değil. Muhalefet ve bazı analistler, İmralı’ya gidilmesinin sembolik değil, somut bir müzakere aracı haline gelmesinden endişe ediyor. Ayrıca, tezkere kabul edilmiş bir süreçte “acaba güvenlik riski hiçe mi sayılıyor?” sorusu da kamuoyunda tartışılıyor.

Diğer yandan bazı yorumlarda, MHP‐YRP arasında bu konuda gerilim yaşandığı da dile getiriliyor: MHP-YRP hattında “İmralı ziyareti” meselesi bazı tartışmalara yol açtı. Bu da MHP’nin süreci tek başına belirlemeye çalışmadığını, ittifak içinde de manevra alanını test ettiğini gösteriyor.

SONUÇ: MHP’NİN CESUR HAMLESİ, AKP’NİN BEKLEYİŞİ

Özetle: MHP, “İmralı Masası”nı kurarak siyasette elini taşın altına koyuyor. Bu hamle, partinin hem ideolojik hem stratejik bir taahhüdü. İnisiyatifi alarak riskin büyük bir kısmını üstlenmiş görünüyor — ama karşılığını alıp alamayacağı, AKP’nin sürece yaklaşımı ve kamuoyunun tepkisiyle yakından bağlantılı.

AKP ise süreci destekliyor fakat MHP kadar lider pozisyonu almak istemiyor gibi. Bu da, MHP’nin “sorumluluk milliyetçiliği” stratejisini daha da belirgin ve riskli bir hale getiriyor.

Siyasette “ilk adımı atan kazanır” denir; MHP hem ilk adımı attı hem de adımın maliyetini göze aldı. Şimdi soru şu: bu adım, partinin seçim haritasında kazançlı bir hamle mi olacak, yoksa yüksek riskin faturasını mı ödeyecek? Önümüzdeki günlerde komisyon kararlarının netleşmesi, bu stratejinin sonucunu da belirleyecek.

AK Parti MHP
SON DAKİKA HABERLERİ

İnanç Uysal Diğer Yazıları