Beyaz yakalı olmak

Belki de tarihin kırılma noktalarından birini yaşıyoruz ama iç siyaset bize o kırılma noktalarının ehemmiyetini unutturacak kadar heyecanlı bir film gibi ilerliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da durumu mütemadiyen tespit ediyor. Daha doğrusu görüntü olarak tespit etmekle yetiniyor.

Yine ve yeniden hainlerle, kahramanların arasında kalıyor ülke, bu kadar çok tekrar eden hadiseler ve bu tekrarların her birinden zararlı çıkmasına rağmen her seferinden tekrar etmesine izin veren bir halk bulmaz sanırım, siyaset açısından bulunmaz nimet.

Kendi sıkıntıları üzerine değil de bütün gün siyasetin kendi arasındaki meselelere kafa yoruyorlar ama bu kendi meselelerini çözmek açısından hiçbir işe yaramıyor. Yoksulluğu yöneterek, eğitimi kalitesiz bir biçimde uzatarak, çalışarak hayatını kurtaramayacağını düşünen nesiller oluşturarak ulaştığımız bir noktadayız.

Üzerine ağzının açanın eğer muktedirin hoşuna gitmezse özgürlüğünden olacağı endişesi, eğer muhalefet edenin hoşuna gitmezse dışarıda ama kimsesiz kalacağı endişesi. Açıkçası artık aklı başında kimse bu riskleri de almak istemiyor. Sıradan insan ekmeğinin derdinde ama ona ulaşmak için yapması gereken de sadece çalışmak olamıyor ne yazık ki. Yetmiyor çalışmak.

O zaman çalışmaktan da vazgeçiyor, bu sefer koca koca adamlar çıkıyor o çocuklara akıl veriyor, “çalışacak adam bulamıyoruz, o yüzden göçmen çalıştırıyoruz. Onlar nasıl geçiniyor.” diyorlar. Çünkü kendi halkına talep edilen standardı bile çok görüyorlar.

Sonra da o çocuklar devamlı bahsettiğim ilçelere kadar ulaşan üniversitelere gidiyor, daha iyi bir hayat umudu ile bitirinceye kadar zaten kocaman adam oluyorlar. İçlerinden birileri de kaliteli okullara gidiyor ve temel amaçları aslında yurt dışına çıkmak oluyor birçoğunun. Aldıkları eğitimin ve kazandıkları başarıların hemen hiçbir karşılığı olmuyor.

Liyakat nepotizme mağlup oluyor, en azından gençlerin kafalarında böyle yerleşmiş bir algı var ve kesinlikle de haksız sayılmazlar. Buradan ulaşmak istediğim nokta aslında yakın zamanda yayınlanan veriler. O verilere göre beyaz yakalılar aç, mavi yakalılar nispeten iyi durumda.

Beyaz yakalı olabilecek vasıf sadece bir diplomaya indirirken ve o diplomaları alabileceğiniz onlarca okul açılırken itiraz edecektiniz oysaki duruma. Ama niye edelim ki, herkesin hayalini süsleyen beyaz yakalı mesleklerden olma ihtimali varmış gibi davranılmasından pek mutlu olduk. Mavi yakalı olmanın fiziksel emekle çalışmanın da önemli bir şey olduğunu hem unuttuk, hem de onların çalışma şartlarının zor ve ağır oluşu konusuna tav olduk.

Zaten mavi yakalıların da sayıları gittikçe azaldı bu ortamda, onlar sendikalı kaldı, beyaz yakalılar ise ütülü gömleklere ikna oldu çoğunlukla. Mavi yakalı olmak, tamamen eğitimsizlerin işi gibi algılandı. 1960'larda kalındı.

Kendisini geliştiren mavi yakalıların yerine de bizde mühendislerden mazi yakalı yapmaya kalktılar ama nepotizm, yani kayırmacılık orada bile devreye girdi. Sendikalı olmanın ne anlama geldiği yavaş yavaş anlaşılıyor belki ama artık beyaz yakalılar açısından durum pek toparlanılır gibi görünmüyor.

Yayınlanan son rakamlara bakılırsa beyaz yakalıların ortalama kazançları asgari ücret ve biraz üzerinde düğümlenmiş gibi görünüyor. Elbette seçkin bazı meslekler bu ortalamaların hala üzerinde olsa da devam eden süreç onları da mavi yakalılara doğu yaklaştırıyor. Mavi yakalıların sendikal haklarının önündeki en büyük iki engel ise göç politikası ve ağaları gibi duruyor.

Yeni vergiler, yeni zamlar ve yeni maaşlarla beyaz gömleklerini giyip evinden oturmayı tercih ederek daha karlı çıkma ihtimali olan beyaz yakalılarımız olacak gibi ama buna rağmen de o mavi yakalı olmanın bir standart ölçüsü olmasını sağlayamaz isek, kimse yine de o gömleği giymek istemeyecek. Sonra sıra belki de tarım sektöründe çalışacak kimseyi bulamam noktasına gelecek. Orada zaten teknoloji ve örgütlülük bilinmeyen kelime gibi neredeyse.

Neyse biz yine konumuza dönelim. Anketler ne diyor acaba bu son gelişmelere muhalefetin adayı kim olmalı sizce. Evet evet asıl konular bunlar olmalı.

SON DAKİKA HABERLERİ

İnanç Uysal Diğer Yazıları