Nihat Kaşıkcı

Nihat Kaşıkcı

Terör yandaşları için son tren

PKK’nın silah bırakıp terörü sonlandırması çağrısında olaylar, olması gereken mecrada ilerliyor.

MHP Genel Başkanı Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’te yaptığı; terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın, DEM Parti TBMM Grubunda konuşup, örgütün lağvedildiğini açıklaması yönündeki çağrıyla başlayan gelişmeler, dün DEM heyetinin bizzat Dr. Bahçeli tarafından kabul edilmesiyle yeni bir aşamaya ulaştı.

Dr. Bahçeli, görevden alınan Eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün de eklendiği DEM Parti İmralı heyetini kabul ederek, 40 dakika görüştü.

Yazının Devamı

Alnı ak devlet, başı dik millet

Zor bir yılı daha geride bıraktık. Aslında insanlık, istisnalar dışında kolay yıl görmedi. Aynı zorluklar silsilesi, asırlar için de farklı değildi. Eşyanın tabiatı da bunu gerektiriyordu.

Ademoğulları, Habil ile Kabil’den bu yana, iyi ile kötünün mücadelesini yaşıyor. Sadece fertler değil, toplumlar ve onların devletleri de imtihan veriyor.

Evet… İnsanlar gibi, milletler ve onların teşkilatlı yapıları olan devletler de hak ve vicdan nezdinde imtihan oluyor.

Yazının Devamı

Süreç, olması gerektiği gibi ilerliyor

Aslında 180 sene öncesine dayanıyor, Batılı emperyalistler tarafından Türkiye’nin doğusuna vurulan ayrılıkçı fitnenin temeli…

İlk fitili; İsveç ve ötekilerin ittirmesiyle, 1840’lardan itibaren dayatılan Bedirhan İsyanı ateşledi. Sonrasındaki ayrılıkçı çabalar zaman zaman yükseldi; bizim hızımızı kesmek için ne zaman ihtiyaç duyulduysa o zaman kullanıldı.

1877-1878’deki Türk-Rus Savaşı’ndan (’93 Harbi) sonra, ‘Ermeni Sorunu’ da ayrılıkçılık hanesine eklendi. Birinci Dünya Savaşı’ndaki mağlubiyetimiz, ‘Rum Sorununu’ da karşımıza dikti.

Yazının Devamı

Asgari ücret: Aşağısı sakal, yukarısı bıyık

Açıklanan Asgari Ücret, çalışan kesimi tatmin etmedi. İşverenler halden memnun gibi. İktidar ise hayli sıkıntılı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘enflasyona ezdirmeme’ ifadesini kullanırken hayli zorlandı. Muhtemelen de ‘hilaf-ı hakikat’ bir söz etmemek adına, ‘enflasyona ezdirmeme’ ifadesini, iktidara geldiğinden bugüne kadarki zaman dilimini kastederek kullandı.

Oysa konuyu bu kadar zorlamak gereksizdi. Ülkenin içinden geçtiği ekonomik sıkıntılar belli. Bu sıkıntıların; 2.5 yıl süren Korona virüs salgını ve 6 Şubat depremlerinden kaynaklandığı da sır değil. Sayın Cumhurbaşkanı, “Asgari ücretli kardeşlerim!.. Sizden bir yıl daha fedakârlık bekliyorum. Aynı fedakarlığı memurlarımızdan, işverenlerimizden ve esnafımızdan da isteyeceğim…” deseydi, kendisine daha çok yakışırdı.

Yazının Devamı

Medeniyet inşa eden güç

Türkiye, kendisiyle birlikte komşularını ve medeniyet coğrafyasını da ayağa kaldırmak için çabalıyor. Bu, ‘yeni bir medeniyet’ inşasıdır. Hedeflenen yeni medeniyete; isterseniz ‘Türk Barışı’, isterseniz ‘Türk Yüzyılı’ veya ‘Nizam-ı Alem’ diyebilirsiniz.

Batılı emperyalistler, Türk Devleti’nin zeval döngüsüne girmesiyle birlikte, yakın çağın sömürgecilik düzenini kurdu. Kuzey Amerika’dan Güney Amerika’ya, Fas’tan Mısır’a, Güney Afrika’dan Endonezya’ya, hatta Avustralya ve Yeni Zelanda’ya kadar, Batılı yamyamların talan etmediği coğrafya kalmadı.

Bu sömürgen-kemirgenler, işgal ettikleri ülkelerin madenlerini, ormanlarını, petrolünü, gazını velhasıl tüm doğal kaynaklarını çalmakla yetinmedi. Bir de insanlarını çaldılar. İşgal ettikleri ülkelerin genç, sağlıklı ve işgücü olarak kullanabilecekleri tüm insan kaynaklarını çalıp, köle yaptılar. Doğal kaynakları yanında beşerî sermayesi de çalınan sömürge ülkeleri, yüzyıllardır belini doğrultamıyor. Bugün koskoca Afrika kıtasında açlık ve sefalet hüküm sürüyorsa, bunun tek sorumlusu Batılı emperyalist yamyamlardır.

Yazının Devamı

Coğrafyayı ayağa kaldırmak: Fırsatlar ve engeller

Türkiye, 100 yıllık nadas döneminden sonra, yeniden tarih sahnesindeki yerini alıyor. Süreç, başdöndürücü hızla ilerliyor. Türk Devletleri Topluluğu, Türkiye’nin gücünü toparlamasına uyumlu şekilde ete-kemiğe bürünüyor.

İslam İşbirliği Teşkilatı, halk iradesine dayanmayan ülke yönetimlerinin ayak sürümesine rağmen,Türkiye’nin zorlamasıyla ilerliyor. Ukrayna, Filistin, Lübnan, Suriye ve Irak bağlamında yaşanan olaylar, Türk ve İslam ülkelerinin aşması gereken basamakların akışını hızlandırıyor.

Esat diktatörlüğünün son bulması, Suriye’de halk iradesine dayalı yeni bir yönetim için tarihî birfırsat doğurdu. Yönetimi ele alan kadrolar üzerinde Türkiye’nin etkisi ve bilhassa Türk Devleti’ninbölgesindeki mutlak gücü, Suriye’nin sağlam ve istikrarlı bir yönetim yapısına erişmesi için büyükbir fırsat.

Yazının Devamı

Vakit tamam galiba

Aslında bu yazının başlığı, ‘Eceli gelen it…’ şeklinde olacaktı. Yanlış yönlere çekilebilir endişesiyle vazgeçtim. Başlıkta olmasa bile, içerikte bu manayı vermek gerekiyor.

Önce, cuk diye oturan atasözümüzün tamamını ifade edelim: “Eceli gelen it, cami duvarına siğer…”

Peki, Windows sözlüğünün ‘yanlış’ diye imlediği ‘siğmek’ fiilinin tam manası ne ola ki? Okuyucumuzun af ve hoşgörüsüne sığınarak, birazcık Türkçe incelemesi yapalım: ‘Siğmek’ fiilinin karşılığı, Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde bulunmuyor. Çok basit bir mantık yürütürsek; Türkçede ek alan bazı fiil ve isim kelimelerdeki ‘ğ’ ve ‘y’ harflerinin düşebildiğini veya araya kaynaştırma eki olarak girebildiğini görürüz.

Yazının Devamı

Leş kargaları

‘Batı’ nedir? ‘Medeniyet’ mi? Eğer Batıyı medeniyet sayacaksak; Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika kıtalarında yaptıkları katliamları, soykırımları nereye koyacağız?

Medeniyet dediğin, gittiği yere kaos değil düzen götürür. Kan ve gözyaşı değil, huzur ve refah getirir.

Son dönemlere bakarsak… Batı diye nitelendirdiğimiz Avrupa ve Kuzey Amerika ekseni, başta Ortadoğu ve Afrika olmak üzere, dünyanın dörtbir köşesini kan ve gözyaşına boğdu. Emperyalist yamyamların son yıllarda yaptıkları, insanı insanlığından utandıracak noktalara ulaştı.

Yazının Devamı

Terör örgütü için yolun sonu

MHP Genel Başkanı Bilge Lider Devlet Bahçeli, önce TBMM’nin yeni yasama yılı açılışında DEM Partililere elini uzattı. Sonra izahat yaptı; “Uzattığım dost elinin kıymetini bilin…”

Bahçeli, 22 Ekim’de bir adım daha atarak, PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın DEM Parti TBMM grup toplantısında konuşmasını ve terör örgütünün lağvedildiğini duyurmasını teklif etti.

Bahçeli’nin bu beklenmedik çıkışları, birçok kesimde şaşkınlığa yol açtı. Cumhur İttifakı’na müzahir çevrelerde dahi, Bahçeli’nin ‘kendi siyasî tarzına göre’ konuştuğu yorumları yapıldı.

Yazının Devamı

Suriye’de masayı Türkiye kurar

Diktatör Beşşar Esat devrildi, Suriye’de yeni bir dönem başlıyor. Arap Baharı ile başlayan Afrika ve Ortadoğu devrimleri, maalesef ABD ve Avrupa ülkelerince mecrasından saptırıldı. Milyonlarca insanın demokrasi ve özgürlük için yaptığı devrimler, resmen çalındı.

Arap Baharı zamanlarında Suriye halkının devrimi ise ABD ve Rusya başta olmak üzere, Batılı güçlerin yan çizmesiyle akamete uğratıldı.

Tarih hükmünü icra eder. Hüküm ve kader de Yüce Yaratıcı’nın kudretindedir. Nitekim Suriye’nin bastırılmış devrimi de doğal akış mecrasına oturdu. Türkiye, coğrafyamızda yerinden oynayan taşları tekrar yerine oturtmak için, gücünü ve Devlet Aklını devreye soktu.

Yazının Devamı

Sahi, Suriye’de ne işimiz var(dı)?

Esat’ın firarından sadece 24 saat önce, Suriye diktatörüyle ‘bir an önce temas sağlanmasını’ istedi. Bir gün sonra da ‘rejimin çöktüğünü’ duyurdu.

Burnumuzun dibindeki, 910 kilometre sınırımız bulunan ülkede yaşanan gelişmelerden bihaber… Muhalifler, 11 gün içinde Şam’ın kapılarına dayanmış. Esat’ın günlerdir sesi çıkmıyor, nerede olduğu bile meçhul. Ama CHP Genel Başkanı, Türkiye’nin, bir gün sonra ülkeden firar edecek düşük adamla, bir an önce temas sağlamasını istiyor.

Bir gün sonra, Esat’ın Suriye’den kaçtığı ortaya çıkınca da hikmet yumurtluyor: “Suriyelilerin evlerine dönüşlerini mümkün kılabilecek kapsamlı bir program derhal ortaya konulmalıdır.”

Yazının Devamı

Mazlumun âhı

Suriye’de yerinden oynayan taşlar 2 hafta önce yuvarlanmaya başlamıştı. Henüz 2 hafta dolmadan, yuvarlanan taşlar, Şam’daki Esat rejiminin kafasında patladı. Ülkede bir dönem böylece sona erdi.

Tarih, çok pahalı bir öğretmendir. Deneyimi ve bu deneyime dayanan öğüdü reddetmek, insanları ve devletleri ‘maliyetli eğitimlere’ muhatap kılabilir. Beşşar Esat’ın bugün yaşamak zorunda kaldığı/kalacağı zillet de böyle bir maliyettir.

Tüm diktatörler gibi, Esat da kendisini yenilmez sandı. Başına çöreklendiği ülkeyi, babasının çiftliği zannetti. Yüzde 11’lik bir azınlıkla, yüzde 80’lik vatandaş kitlesini ilelebet yönetebileceğini fehmetti. Türkiye’nin dostça uyarılarını, içten pazarlıklarla değerlendirdi. Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın iyi niyetli müzakere çağrılarını, inanılmaz bir kibirle karşıladı.

Yazının Devamı

Siz hangi gezegende yaşıyorsunuz?

Suriye’de yerinden oynayan taşlar, hızla yuvarlanıyor. Rejim muhalifleri, bir hafta gibi kısa bir sürede Halep ve Hama’yı ele geçirip, Humus’a doğru ilerliyor. Sonrası Şam…

Türkiye’nin uzattığı dost eline tutunmak yerine, o eli sinsice ısırmaya çalışan Beşşar Esat için yolun sonu görünüyor. Daha önce de yazmıştık; bu gidişin menzilinde Londra’da ikamet görünüyor. Her neyse… Orası bizim sorunumuz değil.

Bizim sorunumuz, Türkiye için bir ulusal güvenlik sorunu haline gelen CHP ve tepe yöneticileridir. CHP yönetiminin hangi gezegende yaşadığını anlayamıyoruz. Üçüncü Dünya Savaşı’nın peşrevleri atılıyor. Hatta birçok uzman, bu savaşın çoktan başladığını söylüyor. Hoşumuza gitmese de bu savaşın merkez üssü, tam olarak bizim coğrafyamızdır. Bunu anlamak için uzman olmaya gerek yok. Ukrayna’dan Yemen’e kadar dikey bir çizgi çekin. Bir de bu çizgiyi yatay kesecek şekilde, Girit’ten Tahran’a uzanan bir çizgi daha çizin. Sonra haritanın karşısına geçip bakın. Türkiye’nin, bu kavga coğrafyasının tam merkezinde kaldığını göreceksiniz.

Yazının Devamı

Basiretsizlik

İran’ın devrik şahı Rıza Pehlevî, sırtını Batılı emperyalistlere dayadı. Halkının taleplerini, ihtiyaçlarını görmezden geldi. Sandı ki, sırtını dayadığı, ülkesinin hak ve menfaatlerini peşkeş çektiği emperyalist güçler, hiçbir zaman kendisini yalnız bırakmayacak.

Sonunda ayaklanan İran halkı, Şah Pehlevî’yi ait olduğu yere gönderdi. Sonrasında İran’a hükmedenlerin halen devam eden gidişatı da Pehlevî’ninkinden çok farklı değil. Şu kadar ki, diktatör şah sırtını Batılılara dayarken, bugünküler de ‘ideolojilerinden aldıkları güçle’ halkı hükümranlıkları altında tutuyor.

Saddam Hüseyin, Irak’ı yönetirken, kendisini darbeyle o koltuğa oturtanlara yaslandı. Onlar nasıl istediyse, ülkesini ve halkını öylece yönetti. Emperyalistlerin ittirmesiyle Ortadoğu’daki Müslüman ülkelere dayatılan BAAS ideolojisini eksen aldı. İktidarını borçlu olduğu emperyalistlere olan sadakatini, ‘kullanım ömrü’ bitip de sokağa atılıncaya kadar korudu.

Yazının Devamı

Suriye: Toz duman içinde yol bulmak…

Sınırımızın hemen güneyinde kartlar yeniden karılıyor ve dağıtılıyor. HTŞ öncülüğündeki muhalefetin Halep’e doğru ilerlemeye başladığı günün sabahında yazdığımız bu köşede, yerinden oynamış taşların yuvarlanmaya başladığı yorumunu yapmıştık.

Aradan geçen birkaç günde, suların durulmasını beklememize rağmen, ortalık halen toz duman içinde. Suriye üzerinden Ortadoğu’da oyun kuran ülkelerin tam olarak nerede durduğu belirsiz.

HTŞ’nin beklenmedik bir anda Halep’e yürümesi ve ele geçirmesi, henüz anlaşılır bir zemine oturmuş değil. Dahası, konuya müdahil ülkelerden gelen açıklamalar da konuyu netleştirmekten ziyade, koyu bir sis perdesinin arkasına iteliyor.

Yazının Devamı

Taşlar yuvarlanmaya başladı mı?

Coğrafyamızda taşlar yerinden oynayalı çok zaman oldu. Sürecin, ‘yuvarlanma’ aşaması başlamış gibi görünüyor.

Kısa bir döküm yapalım:

Suriye üzerinden devam edelim: ‘Muhalif’ tanımına giren askerî gücün, hangi ülkelerin desteğiyle veya menfaatine uygun hareket ettiği henüz netleşmedi.

Yazının Devamı

Bahçeli delikleri tıkıyor

MHP Genel Başkanı Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli, DEM Partisi ve PKK terör örgütünü köşeye sıkıştıran hamlelerini sürdürüyor. Son grup toplantısında, DEM’lilere, örgüt elebaşı Abdullah Öcalan’la yapacakları görüşmeyi bir an önce gerçekleştirme çağrısı yaptı.

Bu çağrıdan saatler sonra DEM’ciler, Adalet Bakanlığı’na, Öcalan’la görüşebilmek için izin başvurusu yaptı.

Dr. Bahçeli’nin ilk olarak 22 Ekim 2024’teki grup konuşmasında yaptığı çağrıyı, sanki kendisinin siyasî çıkış hevesiymiş gibi değerlendirenler olmuştu. Bazı idraksizler de böylesine önemli bir çıkışı, ‘gündem değiştirme gayreti’ olarak tanımlamıştı.

Yazının Devamı

Şu özel hastaneler… Hırsızlığın şahsî muhataplığımız hikâyesi…

Her alanda çeteleşmeyi içselleştirmiştik. Yetmedi, şimdi bir de Yenidoğan Çetesi çıktı ortaya. Yeni bir ‘gelişme’ mi? Aslında değil. Sağlık sektörüne çöreklenmiş ‘organize çalma örgütlenmesi’, en az 30 senedir yaşanıyor, güzel ülkemizde.

Terör örgütü PKK bağlantıları olduğuna dair emareler de veren Yenidoğan Çetesinin ‘özgünlüğü’, sadece soygun değil, aynı zamanda ‘bebek katliamı’ eylemlerini de yapmış olmasıdır.

Çetenin alçakça icraatları, vicdansızlıkları, devletten çalıp çırpmak için akla hayale gelmeyecek pislikler yapması kamuoyunda bol bol tartışılıyor. Şerefsizliğin insaniyet düşmanlığı haline, bu yazıda girmeyeceğim. Yalnızca, kişisel yaşamışlıklarım üzerinden küçük bir örnek vererek, milletin kaynaklarının ‘devlet’ üzerinden nasıl hortumlandığı, çalınıp çırpıldığı mevzusuna, bir mum gücünde de olsa ışık tutma niyetindeyim.

Yazının Devamı

Eşkıyalık… Çanlar Özel için çalıyor

Vukuatsız gün geçiremiyorlar. İlla ki her gün, içinde yaşadıkları milletin ve devletin bir yarasını kaşıyacaklar. Maalesef kaşırken de kabul edilebilir hukukî ve ahlâkî sınırları aşıyorlar.

Anamuhalefet partisi CHP… Atatürk’ün kurduğu… Türk Devleti’nin yönetim şeklinin ‘Cumhuriyet’e evirilmesinde önemli işlevleri olan… Parti ideolojisini oluşturan umdelerden birisi ‘milliyetçilik’ diye tanımlanan… Arada bir kendilerini gereğinden fazla önemseyip, “Türkiye’nin çimentosuyuz…” diye terennüm eden bir siyasî yapı ve mensuplarından söz ediyoruz.

Bakınız gündeme geliş şekline ve geldiği konulara, bu partinin. Ülkeyi 22 senedir tek bir parti ve tek bir iktidar yönetiyor. Geçen sürede ülkeye inanılmaz hizmetler etmiş. Devlet ve milletin geleceği adına, gövdesini taşın altına koymuş. Küresel ağır krizler tüm dünyada yönetimleri, hükümetleri silkeleyip indirirken, Türkiye gibi netameli bir coğrafyada, ağır sorunların üstesinden gelen bir iktidar var…

Yazının Devamı

Bu da size kapak olsun

Kendi halinde yaşayıp giden, kimseye zararı dokunmayan 'meczuplara' diyeceğimiz yok. Kendini 'meczupluğa' vurup, vatanına ve milletine ihanet eden etki ajanları ise hasmımızdır.

Kimi eline bir boru alıp, güya KAAN savaş uçağımızla dalga geçti. “Ahan da bu 60’a 40’lık kutu profildir… Bundan uçak mı olur?” diyerek, olmayan aklınca alay etti.

Kimisi, F35’in dengi olan KAAN’ın, Türk mühendislerince üretimi başarılmış olan çok önemli bir parçasını, “Kalorifer peteğine benziyor…” diye makaraya sarma cüretini gösterdi.

Yazının Devamı

Hadi, bir kez daha deneyelim

MHP Genel Başkanı, Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli’nin TBMM açılış oturumunda DEM Partisi ileri gidenlerinin elini sıkmasıyla ateşlenmişti, tartışmanın fitili.

Sonrasında Dr. Bahçeli, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın, PKK’nın lağvedildiğine dair açıklamayı, DEM Partisi TBMM Grup Toplantı Salonunda yapmasını önermişti.

DEM ve PKK’ya müzahir çevreler önce bir şaşkınlık yaşadı. Ne diyeceğini bilemedi. Zira Dr. Bahçeli’nin çektiği rest, PKK’nın siyasî uzantılarını köşeye sıkıştırmıştı. Ya siyaseti ya da terörü tercih edeceklerdi. Sonunda Kandil’deki terör baronlarının talimatı ağır bastı.

Yazının Devamı

Mesleğinin hakkını verenleri atlamayalım

Bu köşede zaman zaman sağlık ve eğitim çalışanları başta olmak üzere, bazı kamu personelinin hatalarını, görev ihmallerini ve kasıtlı davranışlarını dile getiriyoruz. Görevini düzgün yapmayan, mesleğinin hakkını vermeyen, hatta bağlı oldukları bakanlığı ve sonuçta ülkeyi yöneten liderliği sıkıntıya sokmak için çaba gösterenleri eleştiriyoruz.

Peki, kamuda çalışan hizmet erbabının hepsi mi böyle? Onca çalışanın içinde, mesleğine âşık, işinin hakkını veren, hatta yükümlü olduğundan çok daha fazlasını, adeta bir adanmışlık tutkusuyla yerine getiren güzel insanlar yok mu? Var elbette. Hem de çok sayıda. Onların varlığını her zaman fark edemeyişimizin sorumlusu da yine bizler, medya mahallesindeki kalem erbabıyız.

Yanlış bir tutumumuz var. Gözümüzün önündeki iyi örnekleri, ‘zaten olması gereken budur’ diye görmezden geliyoruz. Olumsuz örnekleri ise iyice görünür kılıyoruz. Daha da somutlaştıralım: En son ne zaman bir kâğıt toplayıcısına selam verip, hal hatır sordunuz? O fedakâr insanın yaptığı hizmetin, toplum ve ülke ekonomisi bakımından yararlarına dair, kendisini onurlandıracak birkaç güzel laf ettiniz mi?

Yazının Devamı

Vur patlasın, çal oynasın…

Gelen haberler mide bulandırıyor. Vatandaşın, kente hizmet etsin diye seçtiği belediye başkanları, hizmetten ne anlıyor? Pek de iyi şeyler anlamıyor.

Konser organizasyonları… Sanatçı diye isimlendirilen bir yığın hanende ve sazendelere aktarılan milyarlar… Abuk subuk heykeller için, onbeşinci sınıf yontuculara ödenen milyonlar…

Medya leşkerleri de var… Kendisini ‘muhalif’ diye kurduğu mahalleye konuşlandırmış… Günlük yalan/iftira kotasını doldurmak için çırpınan… Hatta bazen yalan ve iftiranın dozunu kaçırdığı için savcı ve hâkim karşısına çıkmak zorunda kalan… Ama her halükârda Saraçhane veya Başkent belediyesinden maaşlı… Kurduğu dernek/vakıf gibi kullanışlı yapıların kira ve günlük yemek giderleri belediye tarafından karşılanan… Gerektiğinde, maaş aldığı efendisini, partisinin genel başkanına karşı dahi savunma ‘sadakatini’ (!) gösteren… Ve maalesef cebinde, tıpkı bizler gibi ‘sarı basın kartı’ (şimdilerde mavi, ama adı öyle kaldı) taşıyan ‘belediye tüccarları’…

Yazının Devamı

Sizi ne tatmin eder?

PKK’nın siyasî uzantılarının ele geçirip, terör mahfillerine para aktarım merkezi olarak kullanmaya başladığı belediyeler için Türk Devleti harekete geçti. Resmî olarak CHP’nin nüfusuna kayıtlı olsa da babasının PKK olduğu bilinen bazısı da dâhil, belediyelerdeki terörist işgalinin sonlandırılması için adımlar atılıyor.

Muhtemelen devamı da gelecek. Zira Türk Devleti’ni ‘PKK’nın tükürüğüyle boğma’ tehdidinde bulunan cibilliyeti bozuk tiplerden bile belediye başkanlığı koltuğunda oturanlar var. Hepsi temizlenmeli ve temizlenecek…

Belediyelerdeki yasadışı işgali sonlandırmak için atılan adımlara, hem CHP hem de DEM Partisi tarafından ‘demokrasi/özgürlük’ soslu tepkiler yükseldi. Atatürk’ün kurduğu partiyi, ayrılıkçı-ırkçı terör hareketinin payandası haline getirenler, yol yürüdükleri zibidilerin ‘Mustafa Kemal’in itleri’ şeklindeki hakaretlerini dahi “Galiba yağmur yağıyor…” pişkinliğiyle karşıladılar.

Yazının Devamı