Masumiyetin yaraları: ”Akran zorbalığı”
Sevgili Okuyucularım;
Bu yazımda gelin birlikte dünya genelinde büyük bir sorun olan “akran zorbalığı”na yakından inceleyelim.
Akran zorbalığını tanımlayacak olursak, kendini güçlü ve üstün gören bir çocuğun, kendini güçsüz hisseden, çekingen tavırlarıyla dikkat çeken başka bir çocuk üzerinde fiziksel ya da psikolojik üstünlük kurma çabası diyebiliriz. Özellikle 8–14 yaş grubu arasında net olarak görülen bu davranış bozukluğu, çocuklar ve gençler arasında ciddi bir sorun.
Çocuklar bu davranışları neden sergilediklerini kendileri bile tam anlamıyla bilmeden, gruplaşmalar neticesinde dışarıda kalan arkadaşlarına uyguladıkları baskılar, zorbalığın başlangıç noktası gibi görünmekte. İnternet ortamında ve haberlerde bu zorbalığın birçok türüne rastlamak mümkün.
Son zamanlarda gruplaşan çocuklar, ortalarına aldıkları bir çocuğu hem fiziksel şiddete maruz bırakmakta hem de bu görüntülerle onu tehdit etmekte ancak burada sadece şiddet uygulayan, kötü söz söyleyen ya da görüntü çeken çocuklar değil, olayı izleyip tezahürat yapanlar da en az diğerleri kadar zorba değil mi?
Elbette yalnızca bu tür fiziksel zorbalıklar değil, sözlü ve psikolojik baskılar da zorbalık kapsamında. Çalışkan çocuklara lakap takılması, diş teli takanlara gülünmesi, kilolu çocukların taklit edilip oyunlara dahil edilmemesi gibi davranışlar da zorbalığın farklı türlerine birer örnek. Maalesef bunun gibi örnekler çoğaltılabilir.
Peki, zorbalığa uğrayan çocukların akıbeti ne oluyor? Ne yazık ki çocuklar psikolojik olarak depresyon, özgüven düşüklüğü, sosyal hayattan kopma, içe kapanma ve hatta intihara kadar varan sonuçlarla karşılaşabiliyor. Her çocuğun olaylardan etkilenme eşiği farklı. Bu tür durumlar, çocukların küçük düşme duygusunu yoğun şekilde yaşadığı bir dönemde ortaya çıkarsa, çocuğun psikolojik olarak etkilenme şiddeti daha da artmakta.
O zaman, “Bu tür durumlarda ne yapabiliriz?” sorusuna odaklanalım.
Her şeyden önce çocuklarımızla sağlıklı ve güven temelli bir iletişim kurmalı, onların bizimle rahatça konuşabilmesi, yaşadıklarını çekinmeden paylaşabilmesi için gerekli ortamı sağlamalıyız. Böyle bir olay yaşandığında okulun rehberlik servisi ve yönetimiyle iletişime geçmeliyiz. Eğer olay bu birimlerin yetki alanını aşıyorsa, yargı yoluna başvurarak gerekli işlemleri yapmalıyız.
Kıymetli çocuklarımız ve gençlerimiz, “Ben olsam ne hissederdim?” düşüncesini kendinize ilke edinin. Kendiniz için yapılmasını istemediğiniz hiçbir şeyi başkasına yapmayın. Kendinize ve çevrenize iyi davranın.