Ne iş olsa yaparım?
İşsizlik hem dünyada hem de ülkemizde başımıza iyice musallat oldu. Git desen gitmiyor, bir türlü çözülemiyor. Oysa iş ilanı siteleri dolup taşıyor: kariyer.net, LinkedIn, yerli yabancı tüm platformlar resmen “Eleman aranıyor!” diye haykırıyor. Peki öyleyse bu pozisyonlar niye boş, insanlar neden iş bulamıyor? İşte burada küçük bir sır perdesi var. Bazı şirketler, fon bulamayınca gerçek işe alım yapamayacağını bildiği halde ilan açıp “Biz büyüyoruz” havası vererek yatırımcı psikolojisini okşamaya çalışıyor. Aslında iş falan yok piyasada zaten bari insanları kandırmayın.
GÖRÜNEN İLANLAR, GÖRÜNMEYEN NİYETLER
Son aylarda iş ilanlarının sayısı gittikçe arttı ama işe yerleşenlerin sayısı neredeyse yerinde sayıyor ve hatta azalıyor. Bunun iki nedeni var: biri ekonomik gerçekler, diğeri ise piyasanın ruh hali. Küresel ekonomide soğuk rüzgar esiyor. Dev şirketler işe alımları durdurdu, bazıları işten çıkarmalara gitti. Teknoloji de yepyeni bir düzen kuruyor. Yapay zeka, otomasyon ve yeni iş modelleri pek çok rolü değiştirdi. Kapitalist sistem de kendi labirentinde sıkışmış durumda. Sermaye büyüyor ama gelir adaleti bozuldukça bozuluyor. Ücretler yerinde sayarken hayat pahalılaşıyor; bu da insanların eğitimden sağlığa tüm hizmetlerde geride kalmasına neden oluyor, böylece bu kısır döngü sürekli devam ediyor. Dünyanın pek çok yerinde tablo böyle ama bizdeki etkileri diğer sebeplerle birleşince daha ızdırap verici oluyor. Bedeli ise en çok alt gelir gruplarına yansıyor. Sorunun çözümü ise kısa ve uzun vadede farklı bir bakış açısı gerektiriyor. Bunları biraz inceleyelim.
KISA VADE: TÖKEZLEYEN DÜZEN
Türkiye’de işsizliğin kısa vadeli nedenleri aslında göründüğünden daha somut. Ekonomik koşullar ağırlaşınca hem kamu hem özel sektör fren yapıyor. Eskiden devlet, zaman zaman işsizliği azaltmak için geniş ölçekli alımlar yapardı. Bugün kamu kaynakları daraldığı için bu kapı neredeyse kapalı. Özel sektör ise risk iştahını kaybetti. Bir yanda maliyetler yüksek, diğer yanda piyasa öngörülemez. Liyakat endişeleri, torpil tartışmaları ve kamusal sistemdeki düzensizlikler iş arayan vatandaşın moralini kırıyor. Dahası, iş ilanlarının bir kısmı gerçek istihdam içermediği için hem zaman hem umut kaybı oluşuyor. Tüm bunlar birleşince ortaya “istihdamsız iş ilanları” çıkıyor.
UZUN VADE: EĞİTİMDEN SENDİKAYA GEVŞEYEN ZİNCİR
Uzun vadede problem daha derin. Eğitim sistemi piyasanın ihtiyaç duyduğu becerileri yetiştirmekte zorlanıyor. 16 yıl boyunca (4 yıl ilkokul, 4 yıl ortaokul, 4 yıl lise, 4 yıl da üniversite lisans eğitimi) eğitim alan gençler mezun olduğunda hâlâ ek kurslara gitmek zorunda kalıyorsa ortada ciddi bir eğitim problemi vardır. Üniversitelerle sektör arasındaki bağ zayıf. Müfredatlar güncel değil. Akademi piyasadan kopuk. Bir diğer büyük mesele sendikalar. 1980 darbesi sonrasında hırpalanan sendikal yapı bugün neredeyse sadece “itiraz eden ama bir şey değiştiremeyen” bir figüre dönüştü. İşçi, işveren ve devlet arasındaki denge zayıflayınca hem hak kayıpları artıyor hem de çalışma barışı bozuluyor. Ekonomi dengedir; terazi bozulursa zulüm ağır basar. Nihayetinde insan, eğitim, emek değersizleştirilirse işsizliğin yükselmesi kaçınılmaz olur. Sistem, insanı merkeze almazsa sonuç kaçırılan fırsatlar, kaybedilen yıllar ve yıpranan toplum olur.
Hakikate yakın, yalana beri kalın, hoşçakalın.