İş yapma sanatı 2: Pusulanı Network ile ayarla, krize yakalanma!

31 Ekim 2025 10:10

Mustafa Özver

Geçen yazımızda, şirketinizin temellerini attık: ÖNCE GÜVEN, ÜRETİM VE İSTİKRAR ile yerimizi sağlamlaştırdık. Adeta gemimizin omurgasını en güçlü meşe ağacından yaptık. Peki, şimdi ne eksik? Düşünün... En sağlam gemi bile, eğer pusulası bozuksa veya dümencinin önü sisliyse, limanı bulamaz, değil mi? İş dünyası da bazen (ve hatta tam şu sıralar) böyledir; sisli bir denizdir. Bu hafta, gemimizin rotasını en net şekilde nasıl belirleyeceğimizi, yani piyasanın puslu havasında yön tayin etme sanatını konuşacağız. Çünkü rotamızı doğru belirlemek, okyanusta bir deniz feneri gibi, bizi hedefe ulaştıracaktır.

PAZARDAKİ PİYASADAKİ ŞİRKET

Elbette, bir şirketin ayakta kalması için sadece iyi bir ürün veya hizmet sunması yeterli değildir. Şirketlerin; ya mal/hizmet satmak-almak, ya yatırım aramak ya da doğru insan kaynağını bulmak için mutlaka piyasaya hâkim olması şarttır. Özellikle de KOBİ’ler ve son kullanıcıya hitap etmeyen yeni ürünler/hizmetler için, bu tür etkinlikler adeta hayat memat meselesidir. Pazara ilk defa çıkış kapınız, işte bu buluşmalardır. Geçtiğimiz 25 Ekim günü Haktan Mazmanoğlu Bey’in organize ve modere ettiği Business Network Ankara buluşması, bu hayati ihtiyaca ışık tutan mükemmel bir örnekti.

Haktan Bey’in bu konudaki vizyonu kendi ifadesi ile:

“Bizim hedefimiz, burada bulunan firma yetkililerinin sadece birbirlerini tanımaları değil; aynı zamanda iş dünyasında birbirlerine destek olmalarını sağlamak. Referans vermek, dijital platformlarda yardımcı olmak ve sosyal mecralarda danışmanlık desteği sunmak, etkinliğimizin en önemli boyutlarından biri.”

PİYASANIN NABZINI TUTMAK VE UZAĞI GÖRMEK

Piyasada hâkimiyeti ve istihbaratı en iyi yakalamanın yolu, işte bu tür network (iş ağı) kurmaktır. Business Network Ankara gibi bir network etkinliğine katılmak, piyasanın derinliklerine bir göz atmak ve nabzını tutmak demektir. Aksi takdirde, şirketler reel olan noktalardan koparlar ve eninde sonunda krizler kaçınılmaz olur. Unutmayın, göremeyen bir kaptan gemisini karaya oturtur. Buz dağlarını görmek için ve Titanik olmamak için piyasayı ve önünüzü görmeniz zaruridir. Şahsen ben, 2010’lu yıllarda Zafer Düztepe Bey’in etkinliklerinde ilk kez yer almış ve o zaman gözlerimin açıldığını hissetmiştim. Bu tecrübenin değeri hâlâ bakidir ve dostluğumuz da sürmektedir. 2021 yılında Ankara’ya geldiğimde, yıllardır takip ettiğim Haktan Mazmanoğlu’nun Business Network etkinliklerine hemen dâhil olmam da bu bilincin bir sonucuydu. Peki, bu yeterli mi? Elbette hayır! Network, yerel buluşmalarla başlar ama büyümek için ufukları açmak gerekir. Önerim yine Haktan Bey’in düzenlediği iş gezilerine katılın, şehir içi veya şehir dışı fuarlarda yer alın ve hatta imkânınız varsa ülkeler arası etkinliklere giderek işiniz için yepyeni kapılar aralayın. Çünkü yön tayini için önce önümüzü net görmemiz gerekiyor. Bunu daha önceki yazılarımda belirtmiştim, şimdi de bu fiili farklı bir yerden görmek hepimiz için faydalı olacaktır.

LİKİDİTE SIKINTISINDA İLAÇ: ORTAK KAZANÇ MODELİ

Özellikle şu sıralar, Merkez Bankası ve Ekonomi Bakanlığınca yürütülen parasal sıkılaşma politikalarından dolayı piyasalarda likidite problemi yaşanıyor. Böyle bir iklimde, sadece "ben doğrudan ne kazanıyorum ki" diye bakmak yerine, bakış açımızı genişletmeliyiz. İşbirliklerinden asla çekinmeyin! Bazen iş yapmak için doğrudan sizin para kazanmanızdan ziyade, dostlarınızın kazanması da yeterli olur. Atalarımızın dediği gibi; "Komşuda pişer, bize de düşer." Yakın çevrenizin veya networkünüzdeki birilerinin para kazanması, er ya da geç size de dönecektir. Benim sloganım bu yüzden çok basit ve nettir: 'Müşterim kazansın ki ben kazanayım.' Çünkü müşteri, dost ve network kazanç elde ederse, sizden mal/hizmet alması çok daha kolaylaşır. Bu dönemde eşinizin dostunuzun işlerini açmaya çalışın ki, işler daha kolay ve hızlı ilerlesin. Unutmayın, bir dağın zirvesine tek başına çıkmak zordur; ama bir ağın desteğiyle zirveye ulaşmaksa bir o kadar kolay ve mümkündür.

Hakikate yakın, yalana beri kalın, hoşçakalın.