Yılın o malum günü yine geldi çattı. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Sosyal medya hesapları “duyarlılık” paylaşımlarıyla dolup taşıyor. Protokol koltukları yine dolu, sahneye birkaç engelli çıkarılmış, alkışlar yükseliyor. Ardından pasta kesiliyor, birkaç tebessüm, birkaç kamera… Ve sonra her şey eskiye dönüyor. Gece saatler on ikiyi vurunca 4 aralık oluyor ve o anda pamuk prenses kül kedisine, şaşalı araba bal kabağına dönüşüyor. Engelliler engellenmişlikleriyle baş başa kalıyor.
Evet, yine öyle olacak. Yine aynı sahnede, aynı tiyatro, aynı oyuncular… Engelliler yine figüran
Çünkü bu ülkede 3 Aralık; engellilerin sorunlarının çözüldüğü değil, üzerinin örtüldüğü, cilalandığı bir gün hâline geldi. Siyasetçisinden bürokratına, kurum yöneticisinden STK’lara kadar herkes “engelliler bizim için çok önemli” demeyi öğrenmiş durumda. Ama kimse şu sorunun cevabını vermiyor: Madem bu kadar önemliyiz, neden hâlâ bu kadar görünmeziz?