Mikrofonu ve kamerayı görünce övgü, icraata gelince boş

Türkiye’de Alevi nüfusunun 25 milyonun üzerinde olduğu biliniyor. Bu topraklarda yüzyıllardır yaşayan köklü bir inanç topluluğu var.

Süreç, kendi haddini bilmeyen sözde bir gazetecinin “Alevilerden hain çok çıkar” söylemiyle başladı.
Bu hadsiz ifadeye her kesimden tepki çabuk geldi: Sayın Cumhurbaşkanı, siyasi parti liderleri… Herkes mikrofonu ve kamerayı görünce Alevi-Bektaşi toplumuna yapılan hakarete karşı, Alevilere destek için övgü dolu sözler söylediler.

Dikkat çeken örneklerden biri İYİ Parti Genel Başkanı’ndan geldi. Genel Başkan öyle sözler sarf etti ki:

“Siz bu Cumhuriyet’in gerçek sahibi ve onu inşa eden iradenin temel taşlarısınız.”

Ardından diğer siyasi liderler ve temsilciler de benzer sözler söylediler. Öyle ki, Alevi olmayan bir yurttaş bile bu sözleri duyunca, “Acaba ben de mi Alevi olsam?” diye düşünecek kadar etkilendi.

Ama işin aslı başka, mikrofonu ve kamerayı görünce övgü var, güzel sözler var… İcraata gelince yok, sessizlik hâkim. Bakıyorsunuz kamu kurumlarına, kuruluşlara, siyasi partilerin yönetim kademelerine…
Alevi temsiliyeti neredeyse yok. Söz çok, eylem yok. Övgü bol, adalet eksik.

Alevi-Bektaşi toplumu artık sözlere değil, icraata bakıyor. Çünkü bir toplumun hakkı, alkışla ya da iltifatla değil, eşit temsil ve adaletle teslim edilir.

Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan Alevisiyle, Sünnisiyle, Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle… Kim varsa, din ya da ırk ayrımı yapmadan birdir, kardeştir, beraberdir diye düşünür.
Hangi inanca mensup olursa olsun, hiç kimsenin başkasına hakaret etmeye, küçümsemeye hakkı yoktur. Herkes sözlerine dikkat etmelidir.

Her inancın, her insanın iyisi de vardır, kötüsü de vardır. Alevi yurttaşların yaşam felsefesi de şöyledir;
“Biz 72 milleti bir nazarda görüyoruz. Bizim için din, dil, ırk, mezhep ayrımı yoktur. Bizim için iyi insan, iyi olmayan insan vardır.”

Onun için bu topraklarda kardeşçe yaşamayı seçtik. Yurdumuza, milletimize sahip çıkmayı seçtik.
Hep böyleydi, böyle de kalacak. Ancak Alevilere yöneltilen iltifatlar, övgü dolu sözler… Bunlar aslında bir iltifat değil, tam da gerçeklerin ifadesidir. Alevi toplumu bunu hak ediyor.

Ama Aleviler diyor ki, “Madem gözünüzde bu kadar değerliyiz, neden eşit şekilde temsil edilmiyoruz?” Buyurun, cevabı siz verin.

Mikrofonlar ve kameralar kapanıyor… Alkışlar bitiyor… Ama temsil hâlâ yok.

SON DAKİKA HABERLERİ

Durak Karabulut Diğer Yazıları