İncinsen de incitme
Hacı Bektaş Veli Anma Etkinlikleri her yıl olduğu gibi bu yıl da 16 Ağustos’ta devlet erkânı, siyasetçiler, sivil toplum temsilcileri ve halkın geniş katılımıyla gerçekleşti. Gönüller coştu, meydan doldu, protokol sıralandı, konuşmalar yapıldı. Fakat meydanda bir isim yoktu; gözler onu aradı: Sayın Kemal Kılıçdaroğlu.
Hatırlanacaktır; 2024 yılı 16 Ağustos törenlerinde kamuoyuna mal olmuş çok önemli bir ayrıntı hafızalara kazınmıştı. Protokolde yalnızca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP Genel Başkanı’nın önüne sehpa ve su konulmuş, bir önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun önüne ise konulmamıştı. İlk bakışta küçük görünebilir, ama aslında sıradan olmayan, önemli bir detaydı. Çünkü bazen en küçük görünen ayrıntılar, en derin anlamları taşır. Kamuoyunda bu durum uzun süre konuşuldu ve hâlâ tartışılıyor: “Kılıçdaroğlu’na su verilmedi.”
Tam da bu tartışma henüz soğumamışken, 2025’in 16 Ağustos törenlerinde Kılıçdaroğlu’nun yokluğu dikkat çekti. Meydanda, kahvelerde, sokakta, basında ve sosyal medyada hep aynı soru yankılandı: “Kılıçdaroğlu neden yok? Burada olmalıydı.”
Dillendirilen iddia şu: Bu yılki organizasyonda kendisine davetiye gönderilmediği söyleniyor. Resmî bir açıklama olmasa da, halkın dilinde ve meydandaki konuşmalarda bu güçlü biçimde dile getiriliyordu. Vatandaşların yorumları açıktı: Eğer gerçekten böyleyse, bu planlı ve bilinçli bir dışlama olarak algılanır. Ve böyle bir tavır, Hacı Bektaş Veli’nin “72 milleti bir nazarda gören” hoşgörüsüne gölge düşürür.
Ama meydanda yükselen başka sesler de vardı: “Böyle ufak hesaplar Kılıçdaroğlu’nun sevgisini bizden sökemez.” “İster davet etsinler, ister etmesinler; o istediği zaman Hacı Bektaş’a gelir, en büyük sevgiyi yine halktan görür.”
Gerçekten de tablo buydu. Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu, yıllardır Alevi-Bektaşi toplumunun gönlünde taht kurmuş bir isim, bir lider. Ne bir sehpa eksikliği, ne bir bardak su, ne de bir davetiyenin yokluğu bu sevgiyi sarsmaya yetmez. Bu düşünce, halkın gözünde açıkça görülüyor.
Asıl mesele şudur: Hacı Bektaş Veli’nin öğrettiği gibi, “İncinsen de incitme.” Eğer gerçekten bir dışlama yapılmışsa, o dışlama Kılıçdaroğlu’nu değil, halkın gözünde yalnızca yapanları küçültür.
Ve Hacı Bektaş Veli’nin bir sözüyle bitirelim:
“Her ne ararsan kendinde ara.”