Ankara’nın sırlı günü: Kızılca Gün

Ali İnandım

Ali İnandım

Tüm Yazıları

Okumuşla okumamışı, alimle rençperi, kundakta bebekli kadını, çoluğu çocuğu yollara döküp Ankara’da toplayan coşkunun kaynağını açıklayacak kavramı bulamadık bugüne kadar. 27 Aralık 1919 Kızılca Gün üzerine çok yazdık ancak duygu desen yetmiyor, bilinç desen yavan kalıyor, o günü tarif edecek kavrama daha ulaşamadık.

Konuşarak da olmuyor yazarak da; bir sırrı var o yokluktan, savaşlardan, doğal afetlerden, idaresizlikten bitkin, yorgun, çökmüş toplumu şen şakrak çocuklar gibi günlerce köylerinden kasabalarından Ankara’ya yürüten, daha yüzünü görmeden doğru adam olduğuna inandıran, yeni savaşlar için arkasında durmaya hazır bitkinliğini unutturan.

İlk duyduğumuz andan beri zihnimize mıhlanan, ilk kez duyduğumuz halde yaşamadığımız bir duygu ya da durumun güçlü etkisini hissediyorduk Kızılca Gün kavramında. Yeni devletin, yeni umutların doğduğu, karanlığın aydınlığa çıkışını tanımlayan, yan yana gelince sırrı gibi etkisi tarif edilemeyen müthiş iki sözcük.

UNUTTURULMUŞ HAFIZAMIZ

Türk ve devlet tarihinin sırrı Kızılca Gün’de. Her coğrafya ve iklimde bildiğimiz 16 devleti kurabilen milletin açıklanamayan bir sırrı olmalı ki yenisinin kuruluş ateşleyicisini de açıklayamıyoruz.

Bu sırrı çözemeyenler, Türklere tarihini unutturma çabasına kalkışmış, çokça da başarılı olmuştur yüzler hatta binlerce yıl boyunca. Halkbilimci Haluk Tarcan hoca, “Milattan Önce 700 yılında Türkler’e tarihi unutturulmuştur” demişti bir televizyon söyleşisinde. Atatürk’ün kurdurduğu Türk Tarih ve Türk Dil Kurumları’na kadar sürmüştü hafıza kaybı. İyileşmeye, son 20-30 yıllık arkeolojik buluntularla yeniden yerine gelmeye başlamıştır hafızamız.

TARİH YENİDEN YAZILIYOR

16 devlet diyoruz ama yeni buluntuların ışığında tarih yeniden yazılıyor ve kendini özgün sanan daha birçok devletin temelinden Türk harcı çıkıyor. Bir ırk ayrımından bahsetmiyoruz, Türk adı altında çeşitli ırktan, dinden, dilden oluşan bir duygu, bilinç ya da sezgi birliği olan bir toplum dokusu denebilir belki.

Biliyoruz Kızılca Gün’ün sırrını çözemeyeceğimizi ama en son 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Ankara’ya gelişiyle mucizenin yine gerçekleştiğini de biliyoruz. Bu aşağılanmış, bitkin, çökmüş toplumu çakı gibi dirileştiren, bir söz etmeden bir fiske vurmadan şehri apar topar terk eden İngiliz ve Fransız birliklerini rahatsız eden his neydi acaba?

KIZILCA GÜN RUHU YAŞIYOR

Yaklaşık 3 ay önce Ankaralılar, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının daha yüzünü görmeden uzaktan yeni devletin ve önderin kararını vermiştir bile; 11 Eylül 1919’da, Ankaralılar adına padişahla görüşmeye Müftü Hoca Atıf, Defterdar Yahya Galip ve Hoca Hatip Ahmet Efendi, Ankara Telgrafhanesi’ne gider. Sadrazam Damat Ferit Paşa çıkar telgrafın İstanbul ucuna, “Millet, padişahla görüşemez!” diye paylar. Israr sonuç vermeyince heyet yanıtlar Öyleyse Ankaralılar da ne senin gibi Sadrazamı ne de senin Padişahını tanımıyor!

Bir sezgi mi yüzünü görmediği Mustafa Kemal’e ikna etmiştir milleti? Bu sezgi Mustafa Kemal’i Ankara’ya getirmiştir, Ankaralı’yla mıknatıs gibi yapışmış, birleşmişler, yeni devlet Kızılca Gün idrakindeki Ankara’da doğmuş, bir de başkenti olmuştur.

Bugün siyasi, ekonomik ve toplumsal olarak görmezden gelinen, hırpalanan Ankara, Kızılca Gün ruhuyla direniyor, verilmeyeni, gerekirse kendi alıyor.

ANKARA KULÜBÜ DERNEĞİ

Bu duygu, bilinç ya da sezgi, 1925 yılında Atatürk’ün talimatıyla kurulan Ankara Kulübü Derneği’nde yaşatılıyor. Ankara gibi görmezden gelinen dernek, Seymen ve Bacı Eren geleneğiyle sinsin ateşiyle saya gezmeleriyle ruhunu yaşatmaya, etkinlikleriyle unutturulmak isteneni hatırlatmaya devam ediyor. Bir yandan da ilçe örgütlenmeleriyle yeniden büyüyor, yeni devletin kuruluşunda canıyla malıyla verdiği emeğin ve başkentliğinin hakkını, ilgisiz ve duyarsızlardan geri istiyor.

Kızılca Gün’ü, halen sadece Ankaralılar kutluyor, sırrın sahipleri, görmezden gelip, hırpaladıklarınız!

İlgili yazılar: https://www.yeniankara.com.tr/yazarlar/ali-inandim/27-aralik-yuzlerce-yilin-son-kizilcagunu-17518

https://www.yeniankara.com.tr/yazarlar/ali-inandim/kizilcagunden-bugune-17525

https://www.yeniankara.com.tr/yazarlar/ali-inandim/27-araliki-anlamadan-ikinci-yuzyil-zor-17541