Öldürmekten başka neyi başardılar?
Sözün özünü baştan söyleyelim: Terör örgütü İsrail, kendi sonuyla birlikte ABD’nin çöküşüne zemin hazırlıyor.
Hazreti Musa öncesinden beri; ahlâksızlığı, nankörlüğü, kötücüllüğü yüzünden defalarca katliama ve sürgüne maruz kalmış lanetli kavim, son 80 yıldır ‘masumiyet ve mazlumiyet’ ekmeği yedi.
Zulmü ve vatanından sürülmeyi, bizim ahlâkımız da imanımız da hoş görmez. Hal böyleyken, lanetli kavmin, yaşadığı zulümlerin hepsini bizzat kendi amelleriyle hak ettiği gerçeğini de yok sayamayız.
Nasıl bir tabiattır ki; içinde yaşadığı, ekmeğini yediği, aralarında kendini güvende hissettiği iyiliksever bir topluluğa, bulduğu ilk fırsatta ihanet eder? Nasıl bir ahlâkî düşüklüktür ki, hastalandığında ziyaretine gelen, ekmeğini kendisiyle bölüşen komşusuna, maddî güce sahip olduğunda derhal kazık atar?
Uğradığı her katliam ve sürgün öncesinde, Siyonist katillerin her yaptığı böyleydi. Tıpkı bugün Filistin’de, özellikle Gazze’de yaptığı katliam ve soykırım gibi…
ZATEN SAHNEYE TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK ÇIKTI
Filistin topraklarına da 100 küsur sene önce yerleştirildiklerinde, mazlum ve masum rollerindeydiler. Kendilerine yurt arayan, ezilmiş ve sürülmüş bir halk kimliğindeydiler. Fakat ayakları yer tuttuğunda, üzerinden henüz 30 yıl geçmemişken, vatanına yerleştikleri insanlara zulmetmeye başladılar.
Tıpkı bugün olduğu gibi, başlangıçları da terör örgütlenmesiydi. Silahlı örgütleriyle, çevrelerindeki Müslüman köylerine baskınlar düzenleyip, masum insanları katlettiler. Böylelikle onları, öz yurtlarını terk etmeye zorladılar. Tıpkı bugün Gazze’de yaptıkları gibi…
Tarih yine tekerrür edecek. İflah olmaz, hain ve nankör topluluk, yine belasını bulacak. Elbet doğrusunu Yüce Yaratan bilir; gözlemlerimiz, terör örgütü İsrail’in yeni bir zeval döneminin eşiğinde olduğu şeklindedir.
ÖLDÜRMEKTEN BAŞKA NE GEÇTİ ELİNİZE?
Hadi, geride kalan yaklaşık 2 senenin basit muhasebesini yapalım:
Katiller sürüsünün, son 2 senedir yürüttüğü insanlık utancı eylemlerinden dolayı elde ettiği bir sonuç yok. Sadece soykırım yaptı, ama eline bir şey geçmedi.
Cesedi enkaz altında kalanlarla birlikte, muhtemelen 100 binden fazla mazlumu, Batılı destekçilerinin yardımıyla katletti.
Elde ettiği tek şey, yüzyıllardır sermaye edindiği ‘masumiyet ve mazlumiyetin’ yerle bir olmasıdır.
Eline fırsat geçtiğinde ne kadar zalimleşebildiğini, tüm dünya halklarının gözüne soktu.
Yakın zamana kadar iyi niyetli insanlık nezdinde devşirdiği moral üstünlüğü tümüyle yitirdi.
Terör örgütü İsrail’in vatandaşları, artık nereye gitseler, halklardan tepki görüyor, hatta bazı ülkelerden kovuluyorlar.
Küresel vicdan, ‘Sumud Filosu’ oluyor; her dinden ve kültürden yüzlerce insan, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ahlâksız kuşatmayı kırmak için, Akdeniz’de yol alıyor. Hem de uğradıkları sayısız sabotaj ve yıldırma eylemlerine rağmen…
KENDİ VATANDAŞLARI NE DURUMDA?
Siyonist zalimlerin zorla katliam yaptırdığı korkak askerlerin büyük çoğunluğu kafayı yemiş; kimisi intihar ediyor, kimisi elindeki psikiyatri ilaçları olduğu halde İsrail parlamentosunu basıyor.
Binbir türlü vaat ve peşkeşle İsrail’e topladıkları yüzbinlerce Yahudi, kendi elleriyle yaşanmaz hale getirdikleri toprakları terk ediyor; kendilerine başka ülkelerde yeni bir hayat kurmaya çalışıyor.
Gazze katliamında suç ortağı olan Batılı emperyalistler, kendi halklarından gelen baskılar sebebiyle, bir nevi günah çıkarıyor; İsrail’i kınamaya başlıyor. Bazı ülkeler ise Filistin Devleti’ni tanıyacaklarını açıklıyor.
Türkiye’nin öncülük ettiği ekonomik ve ticarî boykot, onlarca ülke tarafından da kabul görüyor; İsrail giderek köşeye sıkışıyor.
MÜSLÜMAN UYANIŞI
Tüm bunlardan çok daha önemlisi; Türkiye’nin ısrarlı çağrıları, Müslüman coğrafyalarda karşılık buluyor ve İslam İşbirliği Örgütü Liderler Zirvesi Katar’da toplanarak, İsrail’i durdurmak için yapılacakları konuşuyor.
Denilebilir ki; toplandılar da ne oldu? Kınama mesajlarının dışında somut hangi adımları attılar?
Bakınız; aralarında Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın da bulunduğu Müslüman ülkelerin liderlerinin, ‘Gazze soykırımı ve Katar’a yapılan saldırı’ başlıklarını müzakere amacıyla aynı masanın etrafına oturabilmesi bile çok büyük bir başarıdır.
Tarih, çoğumuzun zannettiği gibi, kısa bir zaman dilimi içinde atılan keskin adımların sonuçlarıyla oluşmuyor. Bizim ‘tarih’ diyerek birkaç dakikada okuduğumuz olaylar zinciri, çoğunlukla onlarca, hatta yüzlerce yıl içinde meydana geliyor.
Osmanlı Türk Devleti yıkıldıktan bu yana, geride kalan 100 küsur senede Batılı yamyamların şekil verdiği bir Ortadoğu coğrafyasından bahsediyoruz.
Kendilerine dayatılmış dikta rejimlerin boyunduruğundan kurtulmaya çalışan halklardan insanlardan söz ediyoruz.
Haritayı cetvelle çizen Batılıların payandasıyla ülkesine ‘kral’ olanları, hem de hamileri olan Batıya karşı bir cephe oluşturmaya zorlamaktan dem vuruyoruz.
COĞRAFYAYA HÜKMEDEMEZLER
Kabuk çatladı bir kere. Bundan sonra o testi su tutmaz. Filistin’de insan mezbahası kuran ve etrafındaki her ülkeye pervasızcı saldıran terör örgütü İsrail, farkına varmadan, İslam Dünyasında bir uyanışın fitilini ateşledi.
Bu uyanış, İsrail’in sonunu getireceği gibi, ABD ve Avrupalı emperyalistlerin Ortadoğu’da kurduğu adaletsiz ve insanlık düşmanı düzenin de yıkılmasına vesile olacak.
Şimdi Siyonist çete, Gazze’yi topyekûn işgale soyundu. Oysa 2 senedir, o küçücük toprak parçasında hâkimiyet kurmayı bile başaramadı.
Sormak lazım; Arz-ı Mevut safsatasıyla, kutsal kitabını bile tahrif etmiş olan Siyonist çete, Nil’den Fırat’a kadar olan coğrafyayı nasıl ele geçirecek?…
Gözüne kestirdiği coğrafyalarda yaşayan yüzlerce milyon insana, hangi nüfusla, hangi insan gücüyle ve hangi askerî yetenekle hükmedecek?
ABD ve Avrupa’nın azmettirmesi ve beslemesiyle, havadan bombalayarak insanları katletmek, şehirleri yakıp yıkmak, masum insanlara telafisi güç zararlar verse de, günün sonunda saldırgana ‘hâkimiyet’ getirmez. Bir fayda da sağlamaz.
Bir kez daha soralım; terör örgütü İsrail ve destekçileri, Gazze’de 2 senedir öldürmekten başka neyi başardılar?