CHP Geni

Özgür Özel, CHP Genel Başkanı olduktan sonra girdiği 31 Mart seçimlerinde yalnızca Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun erişemediği bir başarıyı ortaya koymakla kalmadı; uzun süredir aynı nakaratı okuyan siyasi analizleri ve anket şirketlerini de ters köşe yaptı.

Elbette bu başarıda siyasi konjonktürün etkisi, seçmenin yeni bir arayış içine girmesi ve iktidardan duyulan yorgunluk önemli rol oynadı. Fakat sahada daha geniş bir hikâye var: Bu başarı, tek başına elde edilmiş bir zafer olarak sunulmaya çalışılıyor.

Şaibe iddialarıyla tartışmaların gölgesinde genel başkanlık koltuğuna oturan Özel, dün yapılan kurultayla birlikte iki yılda dördüncü kez, üstelik her seferinde tek aday olarak genel başkan seçilerek güven tazeledi.

Ancak bu başarının ardından başlayan fırtına, Özel'in önüne farklı bir tablo koydu.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İstanbul'daki birçok belediye başkanının tutuklanması, ardından CHP'de delegelerin rüşvetle satın alındığı iddialarıyla açılan "şaibeli kurultay davası" ve İstanbul İl Başkanlığı'na Gürsel Tekin'in kayyım olarak atanması, Özel'i ağır bir mücadelenin ortasına çekti.

47 yıldır CHP'nin erişemediği bir başarıyı elde ederek partiyi 2024 yerel seçimlerinde Türkiye'nin birinci partisi yapan Özgür Özel, bu zaferi kutlayamadan kurultay tartışmaları, belediye başkanlarının tutuklanmaları ve İstanbul ilçelerine kayyum atanması gibi sorunlarla mücadele etmek zorunda kaldı.

Dün yapılan CHP 39. Olağan Kurultayı ise önemli bir gerçeği ortaya koydu:
Bir yıldır hukuk ve siyasi baskılarla boğuşan Özel, İmralı'ya heyet göndermeyi kesin bir dille reddederek iktidarın yıllardır işlediği "CHP terörle iş birliği yapacak" söylemini boşa düşürdü. Fakat bu hamle yalnızca ilk bakışta ilkesel bir çıkış gibi görünse de kulislerde bunun tamamen cumhurbaşkanlığı hesabıyla atılmış bir adım olduğu yorumları öne çıktı.

Özel'in kurultaydaki "Bu, muhalefetteki son kurultayımız" sözü de aslında yalnızca iddialı bir çıkış değil; kendi cumhurbaşkanlığı hedefinin doğrudan ilanı olarak okudum.

1357 delegeden 1333'ünün desteğini alması da olası bir erken seçimde CHP'nin cumhurbaşkanı adayının kim olacağına dair en güçlü işaret haline geldi.
Kurultaydan çıkan bir diğer mesaj ise yıllarca dışlanan bazı eski isimlerin yeniden vitrine taşınmasıydı. İlhan Cihaner, Kılıçdaroğlu ile saf tutmuş, sonrasında Kılıçdaroğlu ile ters düşmüş ve Kılıçdaroğlu’nun karşısına genel başkan adayı olarak çıkmıştı.
Özel’in anahtar listesinde dikkat çeken diğer bir isimde Engin Özkoç. Kılıçdaroğlu seçilseydi Özkoç içişleri bakanı olarak Cumhurbaşkanı kabinesinde yer alacaktı.

Özel'in İmralı konusundaki net tavrı, CHP tabanının bir bölümünü memnun ederken, iktidar çevrelerinde de bunun "ilkesel duruştan çok, cumhurbaşkanlığı planlaması" olduğu yorumları yapıldı.
Böylece Özel hem CHP'yi "terör yanlısı" gösterme çabalarını boşa çıkarmayı amaçladı, hem de kendisini "devlet refleksleri güçlü lider" pozisyonuna taşıyacak bir zemin oluşturma stratejisi yürüttü.

CHP’yi terör yanlısı algısına karşı duruş gösteren Özel, bu riski bertaraf etti ve bunu yaparken de siyasi manevra alanını genişletti.

Bu noktada önemli bir ayrıntı var:
Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Turan Taşkın Özer'in önce Beylikdüzü İlçe Başkanlığı'ndan milletvekilliğine, şimdi de CHP YDK Başkanlığı'na taşınması. Listeyi detay detay okumak mümkün olmasa da İmamoğlu'nun ağırlığının net şekilde hissedildiği ortada.
Özel de bu dengeyi gözetmek zorunda; Zira İmamoğlu'nun desteği olmadan parti içi güç mücadelesi daha da sertleşebilir. Bu nedenle Özel'in daha "Ekremci" bir görüntü vermesi siyasi olarak zorunlu hale geliyor.

Öte yandan, Özel'in yükselişinde göz ardı edilemeyecek bir unsur daha var:
İmamoğlu'nun yargı süreciyle yıpranmış olması.
İmamoğlu'nun mağduriyeti, Özel'in önünü açtı; Özel de bu fırsatı ustaca değerlendirdi.
İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı yolundaki engeller bilinirken, Özel'in yükselişi ve güçlü bir doğal aday haline gelmesi rastlantı değil.

Sonuç olarak tablo netleşiyor:
Özgür Özel, kurultayda "iktidar olacağız" derken yalnızca partiyi değil, kendi geleceğini tarif etti.
Kurultay kürsüsünde söylediği söz, aslında bir mesajdı:

"Bir sonraki seçimde CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olmaya geliyorum."

SON DAKİKA HABERLERİ

Hasan Taşkın Diğer Yazıları