TRÇ İttifakı… Neden olmasın?
MHP Genel Başkanı Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli, yine gündemi silkeleyecek, önemli bir tez dillendirdi.
Dr. Bahçeli’nin önerisi; Türkiye’nin, Batılı emperyalistlere karşı, Rusya ve Çin’le birlikte sağlam bir ‘Asya İttifakı’ oluşturmasını esas alıyor.
TRÇ İttifakı önerisinin temel gerekçesi olarak, ABD-İsrail bloğunun hem Ortadoğu hem de bütün bir dünya barışını tehdit etmesi gösteriliyor. Güncel gerekçe, terör örgütü İsrail’in kuduz köpek gibi önüne gelene saldırması olsa da, Asya merkezli sağlam ittifak oluşturma ihtiyacı, daha derin sebeplerden kaynaklanıyor.
Bugünkü dünya düzeni, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sonrasının şartlarında kuruldu. Söz konusu savaşların galipleri, düzeni kurarken, uluslararası adaletli bir düzen kurmak yerine, nalıncı keseri hesabını gözettiler.
Başlangıçta Rusya ve Çin de kurulan düzenin ekmeğini yiyen tarafta yer almış olsalar da, Soğuk Savaş, Sovyetler Birliği’nin dağılması ve nihayet ABD’nin Çin’in büyümesini engelleme çabaları, kartların yeniden dağıtılması ihtiyacını doğurdu.
ULUSLARARASI DÜZEN ÇATIRDIYOR
Halihazırda ortalıkta bir yığın ‘uluslararası kuruluş’ var. Birleşmiş Milletler’den tutun NATO’ya, Dünya Bankası’ndan IMF’ye, Avrupa Birliği’nden Şanghay İşbirliği Örgütü’ne…
Onca uluslararası yapıya rağmen, dünyaya bir türlü barış ve huzur gelmedi. Oysa bütün o uluslararası örgütlenmelerin temel amaçları; yeryüzündeki çatışmaları önlemek, siyasî-ekonomik-kültürel işbirliklerini geliştirmek ve topyekûn bir kalkınma zemini oluşturmak idi.
Peki, bu amaçların herhangi biri gerçekleştirilebildi mi?
Sıraladığımız yapılanmalar içinde, Avrupa Birliği’ni kısmî başarı öyküsü diye kabul edebiliriz. Fakat AB için yolun sonu görünüyor. İngiltere’nin birlikten ayrılması… Birliğin motor ülkelerinin, sahip oldukları siyasî ve iktisadî gücü, diğer üye ülkelerin aleyhine kullanmaları… Serbest dolaşım, gümrük birliği gibi ortaklık uygulamalarının, büyük ülkeler lehine bazı dengesizlikler oluşturması…
Velhasıl, ‘Uluslararası Düzen’ dediğimiz müesses nizam çatırdıyor. İsrail’in Gazze’de; ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere, onlarca ‘etkili’ ülkenin askerî, ekonomik ve siyasî desteğiyle yürüttüğü soykırım, işte o kurulu düzenin artık işlemediğini tescilledi.
AVANTAJ DOĞUYA GEÇTİ
Meselenin biraz daha ayrıntısına girecek olursak… Mevcut kurulu düzen, ‘Batıyı önceleyen’ bir anlayışa dayanıyor olsa da, artık dünyanın ekonomik, askerî ve siyasî ağırlık merkezi Doğuya doğru kaymaktadır.
Batı bloğu, sahip olduğu teknolojik üstünlük ve askerî yetenekleri kullanarak, çoğunluğu Asya ve Afrika’da yer alan ülkeler ve toplumlar aleyhine bir sömürü düzeni kurmuştu. Bugün geldiğimiz noktada teknolojik üstünlük Batının tekelinden çıktığı gibi; enerji, hammadde gibi doğal kaynaklar, nüfus yoğunluğu ile nitelikli ve yeterli işgücü bakımından avantaj Doğuya geçmiş bulunuyor.
Çin’in ekonomik bakımdan ABD’yi geçmek üzere olduğu günümüzde, teknolojik yetenekler tekel olmaktan çıkmış ve çok sayıda ülkenin sahip olduğu bir güç haline gelmiştir.
Türkiye, Rusya ve Çin’in havacılık ve savunma sanayisine yaptığı istikrarlı yatırımlar sayesinde, Batının elindeki bir diğer üstünlük de dengelenmiştir.
ABD’nin başını çektiği emperyalist blok, kaybetmek üzere olduğu üstünlüğü elinden kaçırmamak üzere, çok sayıda hamle yapıyor. Ki, bu hamlelerin büyük çoğunluğu, bizzat Batı tarafından tesis edilen ‘Uluslararası Hukuk’ düzenini de bir ‘yalan’ haline getiriyor.
Aslında Batı egemenliğini temel alan mevcut kurulu düzene karşı Asya ve Afrika, hatta Güney Amerika coğrafyasında atılmış bazı adımlar var. Şanghay İşbirliği Örgütü, İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği ve nihayet Türk Devletleri Teşkilatı gibi…
Fakat tüm bu anılan yapılanmalar, Batı egemenliği karşısında topyekûn bir dengelenme sağlayamıyor.
HER YÜRÜYÜŞ İLK ADIMLA BAŞLAR
İşte, Dr. Devlet Bahçeli’nin ortaya attığı Türkiye-Rusya-Çin İttifakı önerisi, Batının emperyalist ve hukuksuz dayatmalarına karşı, bütün bir Doğuyu bir araya getirecek büyük bir organizasyonun başlangıç noktası olabilir.
Esasen Asya’nın 3 dev gücü olan Türkiye, Rusya ve Çin’in oluşturacağı ittifak, Japonya ve –muhtemelen- Hindistan dışında, neredeyse tüm Asya ülkelerini şemsiyesi altında toplama potansiyeli taşıyor. Elbette böyle bir yapılanma, Afrika kıtasında yer alan; başta Mısır, Libya, Cezayir, Tunus, Fas, Sudan ve Somali başta olmak üzere başka ülkelerin de menfaatlerine uygun düşecektir.
TRÇ İttifakı, bugünden yarına vücut bulacak bir arayış değil elbette. Zaten bütün uluslararası ittifaklar, belli süreçlerden sonra vücut bulabilir. O süreçler de insanların ömrüyle değil, devletlerin ve milletlerin ömrüyle ölçümlenebilir.
Sonuçta varılan her menzil, başlangıçta atılan ilk adımlarla başlar.
Son olarak, bir hususun da hatırlanmasında yarar var: Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli’nin bugüne kadar yaptığı ezber bozan çıkışların tamamı, kısa bir zaman sonra ‘Türk Devlet Siyaseti’ olarak karşımıza çıkmıştır.
TRÇ İttifakı önerisine bir de bu gözle bakmak lazım.